Kırşehir’de Diyarbakır Tatlı ve Kebap Salonu'nu yakarak ateşe veren altısı tutuklu 15 sanık hakkında devam eden davanın nakli istendi. Gerekçe: Kırşehir’in sosyolojisi ve güvenlik.
Kırşehir’de, 7-8 Eylül olayları sırasında, içerisinde insanların bulunduğu Diyarbakır Tatlı ve Kebap Salonu’nu yakarak ateşe veren altısı tutuklu 15 sanık hakkında “Öldürmeye teşebbüs, mala zarar verme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, yasadışı gösteri” suçlarından dava açıldı. Sanıkların “Etnik kimlik gözeterek” tatlıcıyı yaktıkları, “Binaların seçilmesindeki niteliğe bakıldığında ırk bakımından ayrılık gözetilerek eylemler sergilendiği” vurgulandı.
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre mahkeme, “Kırşehir’in sosyolojik yapısı ve nüfusunu” gerekçe göstererek, güvenlik nedeniyle dosyanın bir başka şehre nakledilmesi için dava dosyasını Adalet Bakanlığı’na gönderdi. Oysa aynı ailenin, bir başka caddedeki lahmacun salonu da yakılmış, bununla ilgili açılan davanın nakline gerek görülmemişti. Ayrıca, başta Gül Kitabevi olmak üzere, yakılan diğer iş yerlerine ilişkin yargılama da halen Kırşehir’de devam ediyor.
‘Diyarbakır’a!’
İddianamede, 8 Eylül 2015’te “Terör faaliyetlerini protesto” amacıyla yürüyen grubun “Etnik kimlik gözeterek” Ankara Caddesi’nde bulunan Diyarbakır Tatlı Salonu’nun önüne geldikleri, iş yerine zarar verdikleri belirtildi. Görüntü kayıtları ve üç polisin anlatımına göre sanık Mustafa İlişik, yürüyüş sırasında “Diyarbakır’a, Diyarbakır’a!” diye bağırarak, topluluğu salona yönlendirdi. Murat Cengiz koltuk, karton ve sandalyeleri yaktıktan sonra içeriye attı. Yangının başlamasına neden olan Cengiz, “Yakalım, yakalım” diye bağırdı. Birol Yıldız yaktığı malzemeyi içeriye atarken, İshak Ünal ve Mustafa Olgun yanan eşyayı dükkâna fırlattı. Erdoğan Şahin ve Abdulkadir Uzun yangının büyümesini önlemek için dükkânın dışına atılan plastik bebek maketini tekrar içeriye attı. Fikret Sönmez elindeki cisimle dükkânın kapısına vururken; Mustafa Aydın, Arif Baş, Erdal Yeşilay, Gökhan Beyazıt ve Fatih Yiğit içeriye taş ve çeşitli cisimler attı. Cem İnci arabasını dükkânın önüne park ederek, polislerin uyarmasına rağmen bulunduğu yerden ayrılmadı ve itfaiyenin müdahalede bulunmasını engelledi.
Salon sahipleri ise taş atılmasından sonra iş yerinde yangın çıktığını, kalabalığın kapıyı kırdığını, yangının çıkması ve içeriyi duman kaplaması nedeniyle ön ve arka kapıdaki kalabalıktan ötürü bodrum kata sığındıklarını, yoğun dumana maruz kaldıklarını, küçük kapının kilidini kırarak kaçtıklarını söyledi.
İddianamede, “Eylemde bulunulan binaların seçilmesindeki niteliğe bakıldığında ırk bakımından ayrılık gözetilerek eylemler sergilendiği” ve “Halkı kin ve düşmanlığı tahrik suçunun” oluştuğu ifade edildi.
Sanıklar hakkında "Öldürmeye teşebbüs, mala zarar verme, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme, kanuna aykırı yürüyüş düzenleyip bunlara katılma” suçlarından dava açıldı. 15 sanıktan Cengiz’in 10 Eylül, Yıldız’ın 14 Ekim, Ünal’ın 11 Kasım, Olgun’un 12 Kasım, Şahin’in 19 Kasım ve Uzun’un 7 Aralık 2015’ten beri tutuklu olduğu anlaşıldı.
Kırşehir’in sosyolojik yapısı!
İddianameyi kabul eden Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Ocak’ta, tutukluların tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, yargılamanın nakli için Adalet Bakanlığı’na yazı yazdı. Nakil gerekçesinde, “Sanıklara isnat edilen suçların niteliği dikkate alındığında Kırşehir’in sosyolojik yapısı, nüfusu ve diğer özellikleri dikkate alındığında davanın Kırşehir’de görülmesinin kamu güvenliği için tehlikesi arz etmesi ihtimali yüksek olduğundan aynı derecede başka bir mahkemeye nakledilmesi” ifadesi yer aldı. Dava dosyası, Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi için başsavcılığa iade edildi.