Hrant Dink ölümünün dokuzuncu yıldönümünde vurulduğu yerde, Agos’un önünde kitleler tarafından bir kez daha anıldı. İlhamını onun fikirlerinden ve karakterinden alan sanat yapıtları da, öldüğü günden beri onu hatırlamayı hiç bırakmadı.
Yasemin Özcan: ‘üçyüzbir’
Yasemin Özcan’ın ‘üçyüzbir’ başlıklı çift kanallı bir video ile 301 yazılı bir kolyeden oluşan yerleştirmesi, ilhamını Hrant Dink’in yargılandığı anayasa maddesinden alıyor. Ogün Samast hayranı bir kadının ‘Ogün’ yazılı kolyesiyle Hrant Dink cinayeti davasının görüldüğü mahkeme önünde belirmesi, işe yeni bir boyut kazandırıyor. Özcan bu çalışmasıyla, 301. Madde’den açılan davanın Dink’in katledilmesine giden yoldaki etkisine dikkat çekiyor. Yapıt, geçen yıl Salt Beyoğlu’nda düzenlenen ve ‘Hyperallergic’ adlı, uluslararası güncel sanat sitesi tarafından 2015’in en iyi sergilerinden biri olarak gösterilen ‘Yüzyılların Yüzyılı’nda yer aldı.
Sarkis: ‘Respiro’
Sarkis, 2015’te, Defne Ayas küratörlüğünde, Venedik Bienali’ndeki Türkiye pavyonu için hazırladığı ‘Respiro’ (Nefes) sergisi için zamanların ve coğrafyaların ötesinde bir kurgu yaptı. ‘Acıları hazineye dönüştürmek’ amacıyla yola çıkan sanatçı, Venedik’te yaptığı yerleştirmede bulunan çok sayıda rölyefle, Gezi Direnişi’nden kadim kültürlere, birçok unsura selam gönderdi. Bu rölyefler arasında, Hrant Dink’in meyve tezgâhları arasında gülümsediği bir fotoğrafın, Sarkis’in yeniden ürettiği haline rastlamak mümkündü.
Ayreen Anastas ve Rene Gabri: ‘Parrhesia (Hakikat) Merkezi’
14. İstanbul Bienali’nin en dikkat çekici projelerinden birine imza atan Ayreen Anastas ve Rene Gabri, Agos gazetesinin eski çalışma mekânını ve Hrant Dink’in ofisini ‘Parrhesia (Hakikat) Merkezi’ne dönüştürdü. Dink’in odasını herhangi bir müdahalede bulunmadan ziyarete açan, düzenledikleri atölyelerle mekânı gündemin ve geçmişin tartışıldığı, yaşayan bir yere dönüştüren ikili, bu projeyi hazırlarken Dink’in geride bıraktığı birikimden ve Agos’un geçmişinden ilham aldı. Sergi süresince Hrant Dink cinayeti davasına dair dosyalar da ziyaretçilerin incelemesi için açıktı.
Anti-pop: ‘Hrant Dink 2007-1915’
2015’te, Ermeni Soykırımı’nın 100. yılında yeniden anlam bulan, Anti-pop’un ‘Hrant Dink 2007-1915’ çalışması, 2007 yılında, Dink’in ölümünün hemen ardından üretilen yapıt, bizleri suikast gününden Ermeni Soykırımı’nın yaşandığı tarihe götürerek, bu iki olay arasındaki bağlantıya, soykırımın aslında hâlâ devam eden ve can alan bir süreç olduğuna dikkat çekiyor. Bu çalışma son olarak, Nisan ayında soykırımın 100. yılı anısına düzenlenen ‘Nereye Gideceğimizi Bilmeden’ sergisi kapsamında Depo’da sergilendi.