‘İşte Benim Stilim’ 2016’nın durumu vahim

Derkenar’ın yakın takipçisiyseniz belki anımsarsınız, geçtiğimiz aylarda sizlerle stil, moda programlarıyla ilgili bir yorum paylaşmıştım. Televizyon denen bu iblis kutunun sunduğu uyuşturuculardan bir demet olmasını kabul etsem de, durumu bardağın dolu tarafından bakarak değerlendirmiş; bu program(lar)ın sokak modasına olumlu etkilerinden bahsetmiştim. Bu haftaki derdim ise ‘İşte Benim Stilim 2016’nın yeni vahim durumuyla ilgili. 

İki büyük deprem

Gelecek bölümlerin gidişatı ne olur elbet bilinmez, ama program hem jüriyi, hem de konsepti değiştirerek iki büyük deprem geçirmiş oldu. Yeni sezon oldukça olumsuz bir başlangıç yaptı. Yarışmacılar arasındaki kontrolden çıkmış agresif diyalogları bir kenara koyarsak, önceki sezonlar gerçekten öğreticiydi. Her şeyden önce, çıta hem jüri, hem de yarışmacılar anlamında çok daha yüksekti. Giyimle ilgili çabalayan ve modayla ilgili motivasyonu olan oldukça hırslı ve iddialı genç kadınlar görüyorduk, ki bu genç kadınların hepsi ‘İşte Benim Stilim’ podyumuna çıkmadan önce bir ön elemeden geçiyordu. Önceki şampiyonlara bakarsak, Aycan - Nurcan Şencan kardeşler sayesinde, basit tuhafiye ürünlerinin nasıl mucize aksesuarlara dönüşebileceğini öğrendik. Ayşenur Balcı ile çağdaş modayı takip ettik, ama bugün tanımadığımız ünlülerle ve ulaşılmaz fiyatlardaki giysileriyle baş başayız.

Aralarından iki üç kişiyi tenzih ederek söylemek gerekir ki, yeni yarışmacıların moda ve tasarımla alakaları olmadığını anlamak, on dakika bile sürmüyor. ‘Survivor’ gibi bir yarışma, ünlüleri rahatlıkla kaldırabilir. Hayatları boyunca spor yapmış olan ünlülerin kendilerini fiziksel olarak bir de adada sınamaları gayet anlaşılabilir bir durum, ama modayla, tasarımla ilgili hiçbir motivasyonu olmayan kişilerin yaratıcı içerikli bir programda karşımıza çıkması son derece anlamsız oldu ve bir de üstüne, bu ekip, yorum konusunda önceki isimleri mumla aratan bir jüriyle buluştu.

Neslihan Yargıcı gibi bir isim oldukça umut vaat etmişti; ama Neslihan Hanım’ın yorumları, “beğendim” ya da “beğenmedim”, “ruh arıyorum”, “iddia arıyorum”lardan öteye henüz geçebilmiş değil. Hakan Akkaya ise bu programlardaki geçmiş deneyimini unutmuş gibi, tarzdan çok tavır ve karakter eleştirisine takmış durumda. Hâlbuki bu tip bir yarışmada bir jüri, uygun olmayan bir kombinin neden olmadığını ve yerine hangi alternatifin tercih edilebileceğini söylemekle yükümlü. Verdiği kumaş ve kup bilgileriyle Nur Yerlitaş, styling üzerine yorumlarıyla Kemal Doğulu, kendilerini şimdiden özletti. Tek teselli, öğretici yorumları ve sabrıyla Ivana Sert’in hâlâ bizimle olması.

Kategoriler

Kültür Sanat

Etiketler

Derkenar


Yazar Hakkında