Gazeteciler Erdem Gül ve Can Dündar, casusluk yaptıkları gerekçesiyle cezaevinde. Esra Arsan, Rıza Türmen ve Kerem Altıparmak, basın özgürlüğünün casusluk suçuna kurban edildiğini söylüyor.
Almanya’nın en önemli dergilerinden Der Spiegel, 26 Ekim 1962’de bir gece yarısı polis tarafından basıldı. Gerekçe dergide hükümetin savunma politikasını sorgulayan haberde devlete ait gizli bilgilerin ifşa edilmesiydi. Polis baskınında ‘vatana ihanet’ suçlaması yöneltilen derginin genel yayın yönetmeni Rudolf Augstein, yazı işleri müdürleri ve haberi yapan muhabir Conrad Ahlers tutuklandı. Bu olay Der Spiegel Skandalı olarak tarihe geçti. Spiegel Skandalı’nın patlak vermesine neden olan, 10 Ekim 1962 tarihinde NATO Tatbikatı ‘Fallex 62’ye ilişkin ‘Sınırlı Savunma’ başlıklı haberdi.
Bizim Spiegel
Bilgi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Esra Arsan, Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanmasını Der Spiegel Skandalı’na benzetiyor: “Der Spiegel’in muhabiri NATO’nun ülkelerin ordularını değerlendirdiği raporunu ele geçiriyor. Raporda Alman ordusu için bir savaş durumunda ülkeyi savunabilecek yeterlilikte olmadığı söyleniyor. Dönemin başbakanı Konrad Adenauer ve Savunma Bakanı Franz Strauss’ın yayın yönetmenini ve muhabiri hapse attırması, 1960’lar Almanyası’nda çok büyük bir tepkiye neden oluyor. Adenauer, sonunda baskıya dayanamıyor ve bakanını kabineden çıkartıyor; gazetecileri de salıveriyorlar. Çünkü kamuoyu da yargı da ‘Gazeteci, kendi ülkesinin ordusunun bile iyi durumda olmadığına dair belgeleri ele geçirmişse ve haber değeri taşıyorsa yayınlayabilir’ diyor. Şu anda bizde yaşanan duruma benziyor.”
Bizde ne olmuştu?
19 Ocak 2014’te Suriye’ye silah taşıdığı iddiasıyla durdurulan MİT tırlarının haberi zaten daha önce defalarca yayınlanmıştı. Fakat Cumhuriyet gazetesi, 29 Mayıs 2015 günü “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” başlığıyla fotoğrafları da yayınladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, haberi casusluk faaliyeti olarak değerlendirdi ve “Haberi yapan bedelini ağır ödeyecek” dedi. Açılan soruşturmada 26 Kasım’da Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, tutuklandı. Gazeteciler Türk Ceza Kanunu’nun üç maddesiyle suçlandı: TCK 328 yani “siyasi ve askeri casusluk amacıyla gizli bilgileri temin etmek”, 330 yani “siyasi veya askeri casusluk amacıyla gizli kalması gereken belgeleri açıklamak ve TCK’nın 314/2 yani “teröre yardım ve yataklık”. Bu “casusluk” suçlaması da kamuoyunda ciddi taraftar topladı. Basın ve ifade özgürlüğü diyenlerin sesi daha cılız kaldı.
Casusluk ve gazetecilik
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski hakimi ve CHP eski milletvekili Rıza Türmen Dündar ve Gül’ün tutuklanmalarının haksız olduğunu söylüyor. “Bir kere hem 330 ve hem de 328 suçlarının oluşması bakımından gizlilik olması lazım. Ama burada gizli bilgi yok! Ocak’ta bu TIR’lara operasyon yapılması ve tırların içinde ne olduğunu anlaşılmasıyla zaten gizlilik ortadan kalktı. Ocak 2014’ten Haziran 2015’e kadar bu kamyonların, Suriye’ye silah taşıdığına dair iç ve dış basında sayısız haber çıktı. Yani gizlilik ortadan kalktı, ki 328 ve 330’un oluşmasına zaten imkan yok. Tutuklama kararında bu fotoğraflar ilk defa yayınlandı deniyor. Gizliliği ortadan kalkmış fotoğrafların yayınlanması ne zamandan beri suç teşkil ediyor?”
Türmen, AİHM’de basın özgürlüğüne dair bu tür birçok kararın olduğunu da söylüyor. AİHM’in basını demokrasinin bekçisi olarak gördüğünü, daha önce gizli de olsa sonra gizliliği kalkmış bilgilerin gazeteciler tarafından yayınlanmasının ‘gazetecinin görevi’ olarak tanımlıyor.
Anayasaya bakınız
Ankara Üniversitesi’nden Kerem Altıparmak da, gazeteciliğin sadece Anayasa’da yazıldığı gibi sınırlandırılabileceğini ifade ediyor. Yani Anayasa Madde 27: “Basın hürdür ve sansür edilemez.” Altıparmak, “Bu karar Anayasa’ya uygun mu? Hayır, açık ve net olarak uygun değildir. Partizanca davranmayan, adil bir kişi böyle bir tutuklamaya insan haklarını ilişkin en ufak bir bilgisi varsa, onaylayamaz” diye konuşuyor.
Casus kimdir?
Türkçe Sözlük’te casus şöyle tanımlıyor: “Bir devlet veya kuruluşun gizli amaçları için çalışan kimse, dil avcısı, çaşıt, ajan.” Rıza Türmen de “Casusluk devletin güvenliği ile ilgili bilgileri, kanuna aykırı yollardan elde etmek ve başka bir devlete ya da kuruluşa aktarmaktır” diye tanımlıyor ve arkasından soruyor: “Casusluğun amacı açıklamak olur mu hiç? Casusluk dediğin şey, gizli yapılır. Dündar ve Gül ise herkese açıkladı.”
Kerem Altıparmak da “casusluk suçunun işlenebilmesi için, yapacağı faaliyeti casusluk için yapıyor olması lazım. Birisi casusluk yapmışsa yapmıştır ama casusluk yapanın haberini yapan gazeteci de casusluk yapmıştır anlamına gelmez. Gazeteci öyle bir hassasiyet içine girerse gazetecilik yapamaz zaten” diyor.