Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 28 Şubat soruşturmasına ilişkin soruları yanıtladı. 28 Şubat'ın medyaya uzanıp uzanmayacağına dair açıklamalarda bulunan Arınç, 'Demirel'in bu millete bir hayrı dokunacaksa, o tarihte ne olduğunu açık yüreklilikle anlatması yeter. Yoksa biz onun savcının önüne gitmesini, mahkemenin önüne çıkmasını istemeyiz' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 28 Şubat operasyonlarının nerede durup durmayacağını bilmediğini belirterek, yargılanması istenen dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in o tarihte yaşananları 'açık yüreklilikle' söylemesinin yeterli olacağını dile getirdi.
'Mahkeme önüne çıkmasını istemeyiz'
Arınç, 'Cumhurbaşkanı yargılanmaz. Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten yargılanır, görev süresinde yapılanlardan dolayı. Mesela bakanlık görevimle ilgili bir suçlama olsa ancak Meclis soruşturmasıyla ben Yüce Divan'ın önüne giderim. İsteyen, 'gel, ben seni aldım' diyemez bana, anayasa var. Demirel'in yargılanmasından, bilmem nesinden bahsetmiyorum. Demirel'in bu millete bir hayrı dokunacaksa, o tarihte ne olduğunu açık yüreklilikle anlatması yeter. Yoksa biz onun savcının önüne gitmesini, mahkemenin önüne çıkmasını istemeyiz' dedi.
28 Şubat sivilleri kapsayacak mı
Seçim bölgesi Bursa'da yerel televizyonların ortak yayınında Bursalı gazetecilerin sorularını cevaplandıran Bülent Arınç, gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 28 Şubat soruşturmasında daha kimlerin olacağının bilinmediğinin altını çizen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir medya mensubu olarak 'medya da var' diyemeyeceğini belirterek, 'Sizi korumak zorundayım. Bu kazanda bu aşı pişirenlerin, altına ateş, odun koyanların içinde şunlar da var diyebilirsiniz. Mesela sözüm meclisten dışarı. O zamanın KESK'i, DİSK, TÜSİAD'ı var. Onlara 5'li çete denmeli, o zaman. Hepsi açıkça ortaya çıktılar. 'Bu hükümet yıkılmalı' dediler. Bunlarla ilgili bir soruşturma olacak mı? diye merak ediyorsunuz. Cevap yargıda. Savcılık onlarla ilgili bir soruşturma devam ettirecekse işin sivil ayağının da dikkate alınacağı düşünülebilir. Ama inanın bir Başbakan yardımcısı olarak, istihbaratı güçlü biri olarak, 28 Şubat sürecinin nasıl başladığı, savcıların nasıl bir hazırlık yaptığını bilmiyorum. Merak da etmiyorum, beni de ilgilendirmiyor' diye konuştu.
Bülent Arınç, 'Eğer siyasi bir konu olsaydı, hükümetimizin şu ya da bu şekilde içinde olduğu bir durum olsaydı şüphesiz bunu bilirdim. Ve derdim ki 'şu bu olsun'. Ama bu tamamen bir yargı operasyonudur. Nerede durur veya nerede durmaz bilmiyorum. Benim söylediğim tutukluluk süresi uzamasın. Bir cezaya dönüşmesin, uzun yargılama olmasın. Bir an evvel dosyalar karara bağlansın. Gözaltına alınırken de tutuklanırken de daha vicdanlı hareket etmek lazım. Sabah saatlerinde baskınlar yaparak, onu bunu götürmek kamu vicdanını yaralar. Bu operasyon daha önce de söylediğim gibi bir an önce sonuçlansın. Soruşturmalar, davalar bir an önce sonuçlansın, kamu vicdanı yaralanmasın. Başbakan da bunu teyit etti. 28 Şubat'ın mağdurlarından biri de benim' şeklinde konuştu.
'DYP'nin içini kim boşalttı'
28 Şubat döneminde Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan Süleyman Demirel'in yargılanıp yargılanmayacağı tartışmalarını da değerlendiren Başbakan Yardımcısı Arınç, Demirel'in sadece o dönem yaşanılanları açıklamasının yeterli olacağını dile getirdi. Arınç şunları kaydetti: '28 Şubat sadece Demirel'den ibaret değil. O, DYP'nin içini kim boşalttı. Kim kime ne teklif etti. Truva atları gibi Milli Güvenlik Kurulu'nun içinde kim ne için çalıştı. Çözmemiz gereken soru bu. Yürekli bir gazeteci 28 Şubat'ın Bursa ayağı varsa bunu ortaya çıkartacak. Sorgulamak yargılamak adına değil kim nerede durdu. Tam 12 Haziran 1997 lojmanlardayız. Hepimize haber geldi. 'Darbe oluyor herkes kaçsın'. Herkes kaçtı. Biz buradayız, kim gelecekse bizi burada bulacak dedik o kaçanların kim olduğunu arayan bulur. Refah Partisi kaçmadı. Ortağımızın içini kim boşalttı. 28 Şubat'ı çözmek için bunu bilmek lazım. Ben biliyorum da burada anlatamam.'
'Böyle yapmasaydık 10 yıl ayakta kalamazdık'
Başbakan Yardımcısı Arınç, son on yılda parti olarak yaşadıklarına: ''10 senedir bizi yıkmak için her şeyi yaptı birileri. Bir kısmı yargıda. Tankla, tüfekle, cuntacılıkla yıkamayacaklarını anlayınca içimizden bizi yıkmaya çalıştılar. Bu partinin iki insanından biriyim. Her şey benim bilgim dahilinde oluyor. Meclis başkanıyken de böyleydi şimdi de böyle. Biz bu partiyi sokakta bulmadık, sokağa da teslim edecek halimiz yok. Erkan Mumcu'yu biz başka partiden aldık. Hemen Milli Eğitim Bakanlığı'nı, arkadan Kültür Bakanlığı'nı verdik 2,5-3 yıl. Bizi içimizden yıkmak isteyenler kanına girdiler, 'aslansın, kaplansın kardeşim, sen bu partide heder olup gidiyorsun, bu partinin de sonu yok. Sen ayrıl, ayrı parti kur biz sana destek olacağız, sen AK Parti'nin bile yerini tutabilirsin' dediler. Bunu bana söylemeye cesaret edemezler. Söyleseler de alacakları cevapları biliyorlar. İnsanların zayıf tarafını bilenler var. Partiden 8-10 adam aldı, birkaç tane de CHP'den adam getirdi, 3 günde grup kurdu. Söz konusu disiplin, en alttakinden en yukarıdakine kadar birbirini seven, tanıyan ama parti çalışmaları ve hedef konusunda hatır, gönül ilişkisi bilmeyen bir ilişki anlamına geliyor. Böyle yapmasaydık 10 yıl ayakta kalmamız mümkün olmayacaktı' dedi.