EZGİ BERK
Hazır pastırma yazını da yeni yeni arkamızda bırakıyorken doğanın hayatlarında çok önemli yeri olan iki çocuğun hikâyesine kulak verelim mi? Şehir hayatında beton, beton ve daha çok beton arasında büyüyen çocuklar, içinde ağaçların, çiçeklerin, boylarının iki katı kadar uzun otların arasında hayallere dalan çocukların maceralarını okuyunca ebeveynlerinden talep ederler, yeşil görme arzuları depreşir belki. Gelelim kitapta anlatılan hikâyeye. Connor adında bir oğlan çocuğu, şehirden biraz uzakta, evinin hemen arkasında kocaman orman olan bir yerde yaşıyor. Evde annesi var, başkaları var mı bilmiyoruz, çok da önemli değil; çünkü hikâye evin arkasındaki ormanda geçiyor. Evlerinin bulunduğu bölgede kendisiyle yaşıt birileri olmadığından Connor zamanının çocuğunu bu ormanda tek başına geçiriyor, tâ ki Moriko ailesiyle yakınlara taşınana kadar. Moriko hemen gelip Connor’la tanışıyor ve ormanda oynamaya gidiyorlar.
ELF’nin sırrı
Koşup zıplıyorlar, etraftaki hayvanların seslerini dinleyip neler yaptıklarına bakıyorlar ve en sonunda bir ağacın gövdesine yaslanıp dinleniyorlar. Ağacın tepesinde şahin yuvası görmeleri ve Moniko’nun şahinin kendilerinden yardım istediğini anlamasıyla macera başlıyor. Meğer iş makineleri ormandaki ağaçları kesmeye başlamış. Connor ve Moniko, sarı renkli ejderhayı andıran bu iş makinelerine bakmak için o gece ormana tekrar giderler. Birkaç kişinin makineye ve elektrikli testerelere zarar verdiğini, makinenin üzerine de ELF yazdığını görürler. Çocuklar bunu masal kahramanlarından elfler sansa da kitabın dipnotundan öğreniyoruz ki ELF çevreci bir hareketin kısaltması, açılımı şöyle: Earth Liberation Front (Yeryüzü Kurtuluş Cephesi). ELF’ler doğayı ve gezegeni korumak için bir araya gelen, lidersiz, genel merkezi olmayan bir hareket. Doğa katliamı neredeyse orada oluyorlar.
O gece çocuklar ELF’leri kaçırsa da birkaç gün çocukların düşünüp taşınıp buldukları çözümler ağaç kesimlerini yavaşlatıyor. Sonunda bir gece yine ELF’lerle karşılaşıp tanışan çocuklar ormanlarını korumayı başarabilecek mi dersiniz? Bu sorunun cevabı bir solukta, heyecanla okunan bu kitabın son sayfalarında gizli. Yine bir ipucu vereyim sizlere, hikâye hem umut dolu hem de gerçekçi. Ama sonuçtan öte süreç o kadar keyifli ki…
Örneğin, çocuklar ormanda gezerken birgün yıldırım düşmesi nedeniyle yıkılmış bir ağaç görüyorlar. Ağacın kökünde ne mi var? Cılız ve yavaşça büyüyen yemyeşil otlar tabii ki! Hani bazen sokakta yürürken kaldırımlar arasından biten yeşil taze otlar görürüz ya işte umutsuzluğa ne zaman kapılsam onlar gelir aklıma. Yaşama sevinci, bulduğu ilk delikten, nereye çıkıyorum, betonların arasındayım demeden çıkan o otlardadır.
Özellikle arnavut kaldırımlarının arasında rastlarsınız o belli belirsiz yeşilliklere. Bazen bir balkonun taşları arasında bazen de şehrin en işlek caddesinde nedendir bilinmez, kırılmış bir betonun tam kırığından fışkırır yeşil. İşte onları fark edince bilin ki kafamızı yerden kaldırıp en uzağa, ağaçları görebileceğimiz kadar uzak bir yere gitmenin, kendimizi ve doğanın sesini dinlemenin vakti gelmiş demektir. Hem size hem de evdeki küçük insana çok iyi gelecek bu ufak kaçamakları ihmal etmeyin sakın. Bazen tüm dünya üstünüze üstünüze geldiğinde ve bir yere kaçamadığınızda da eğin kafanızı, betonun arasıdaki yeşili fark edin. Ne de olsa “kaldırım taşlarının altında kumsal var.”
Gizemli Diyar Terijian
CrimethInc. Ex-Workers’ Kollektifi
Resimleyen: Bahiyyih
Çeviren: İnan Mayıs Aru
Kaos Yayınları
99 sayfa.