Artuklu Üniversitesi’nden Cuma Çiçek, 1 Kasım seçim sonuçlarıyla HDP’nin reel gücünün ortaya çıktığını, artık HDP’nin bir entegrasyon projesi olarak stratejik önemini kaybettiğini ve Kürt siyasetinin kendi bölgesine dönerek daha da özerkleşeceğini söylüyor
7 Haziran’da aldığı yüzde 13 oy oranını 1 Kasım’da koruyamayarak 10.7’ye kadar düşüren ama yine de yüzde 10 barajını aşarak Meclis’te üçüncü parti olabilmeyi başarabilmiş Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 1 Kasım seçim sonuçlarını, bölgeyi ve Kürt siyasetini yakından takip eden Mardin Artuklu Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Cuma Çiçek değerlendirdi.
“HDP’nin reel gücü ortaya çıktı”
7 Haziran’a oranla başarısız olduğu açık, 1 milyona yakın oy kaybı var. Bunu HDP’nin reel gücünün ortaya çıkışı olarak okuyabiliriz. Çünkü aslında 90’larda HEP’in kuruluşundan bugüne kadar legal Kürt hareketi yüzde 5-6 bandını bir türlü geçememişti. Son birkaç yılda çok hızlı bir yükseliş yaşadı. Bu aslında belli bir ölçüde “emanet oyları” barındırıyordu. Bu seçimde ortaya çıkan yüzde 10.7’nin daha reel güç olduğunu düşünüyorum. HDP’nin daha konsolide olmuş seçmen oranının bu olduğunu düşünüyorum. Gidenler, emanet oylardı. Bu durumda HDP’nin yüzde 10,7’yi tutturması bir yönüyle başarı.
“7 Haziran geçici hava değilmiş”
Bir yönüyle de konjonktürel durumlar, yani Selahattin Demirtaş’ın performansı, medya desteği gibi durumlar olmasa da, Kürt siyasetinin Ortadoğu’daki yükselişinin tekabül ettiği oy oranı yüzde 10-11 arası. Bu açıdan bakarsak bu bir başarısızlık değil, bir başarı. Seçim başarısından ziyade Kürt hareketinin büyüdüğünü gösteren bir başarı. 7 Haziran’daki geçici bir hava değilmiş. Onu gördük.
“Hala 20 ilde en ciddi siyasi güç”
İkincisi, bütün oy kaybına rağmen, HDP hala 20 Kürt ilinde ciddi bir siyasi güç. 20 ilin 12’sinde HDP birinci parti. Bitlis dışında yüzde 52 ve üstünde oy almış, en yakın rakibi AKP’ye yüzde 20 oy farkı atmış. Bu şu anlama geliyor: Aslında 11 ilde HDP hegemonik bir güç. Yani sokağın siyasetini belirleyen ana güç. Yakın bir zamanda da rakibi çıkmayacak.
“Entegre olan Kürtler HDP’den kaçmış”
Kayıplar açısından baktığımızda Türkiye genelinde, yüzde 16’lık bir kayıp var, altı oydan biri gitmiş. HDP’nin hegemonik olduğu 12 ilde, bu kayıp yüzde 11.46. Şöyle diyebiliriz: HDP zayıf olduğu bölgelerde daha fazla oy kaybetmiş. HDP aslında hegemonik olduğu bölgeden değil, hegemonik olmadığı bölgelerden oy kaybetmiş. Yani entegre olmuş Kürtler büyük oranda HDP’den kaçmış. 7 Haziran’da HDP hegemonik olmadığı illerde ve metropollerde oyunu artmıştı, bugün tam tersi bir durum var. Kaba bir yorumla diyebiliriz ki, HDP zayıf olduğu bölgelerde daha çok oy kaybetmiş, yani o dönemde HDP’ye yeni gelen seçmenler gitmiş.
“HDP’ye gelen muhafazakar Kürtlerin en az üçte ikisi kalmayı tercih etmiş”
Ama buna rağmen, şunu da söyleyelim, 7 Haziran’da büyük oranda artış muhafazakar Kürtlerden gelmişti, yüzde 4-5 civarında. HDP’ye gelen muhafazakar Kürtlerin en az üçte ikisi kalmayı tercih etmiş, üçte biri gitmiş, bu olumlu bir gelişme.
"HDP metropollerde ciddi oy kaybı yaşadı”
Bir de metropoller var. 10 büyük metropoldeki oy kaybı, Türkiye ortalamasıyla paralel, yani 15. 79, altı seçmenden biri demek bu da. 1 milyonluk oy kaybının üçte biri buradan. Bunun siyasi sonuçları önemli. HDP, aslında bir siyasi entegrasyon projesiydi. Bunu bu metropol sonuçlarıyla birlikte okuduğumuzda, HDP İstanbul, İzmir, Mersin ve Adana gibi metropollerde az bir oy kaybına uğraşa da hala iddiasını koruyor. Bunun dışında kalan metropoller Ankara, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Aydın, Muğla ve Antalya’da ise ciddi kayıplar var.
AKP’nin yüzde 49 aldığı bir seçimin HDP tarafından bakarak yapılacak ilk okuması şu olur: Kürt siyaseti daha da özerkleşecek. Ortadoğu’daki çatışmalarını da düşündüğümüzde Kürt siyaseti istemese de Kürt bölgesine dönecek ve Kürt meselesine odaklanacak. Ama bu özerkleşme süreci bir çatışma üzerinden mi yoksa bir uzlaşı üzerinden mi devam edeceği, iki tarafın tercihine kalmış durumda.
“Sağ seçmen ‘İslami hükümet’ istedi”
Seçim sonuçlarının kaygı verici bir sonucu da, AKP’nin savaş politikası ya da Kürt meselesine güvenlik meselesi ekseninde çözme siyaseti bir cevap bulmuş durumda. Öte yandan sağ seçmen kriz anında kendi iç çatışmalarını bırakıp hükümeti koruma seçeneğini öncelikli hedef olarak saptadı. Muhafazakar Kürt seçmen de şunu söyledi aslında: Tamam Kürt siyaseti güçlenmeli, parlamentoda kalsın ama AKP iktidarda olsun. Yani “İslami bir hükümetin” yönetimde kalmasını önlerine koydular.
“Entegrasyon projesi olarak HDP stratejik önemini kaybetti”
Entegrasyon projesi olarak HDP stratejik önemini kaybetti. HDP’nin yerini Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve DTK alacak. DTK ve DBP çok daha fazla görünen aktörlere dönüşecek bu seçimlerden sonra. Elbette HDP’nin dağılacağına söylemiyorum ama Kürtler artık seçimlerini yaparken aktör olarak DTK ve DBP’sini baz alacak.