Kumkapı madağında yeni bir protokol düzenine tanık olduk. Geleneksel olarak, diğer masalardan yüksekte kurulan, patriklerin başkanlık ettiği protokol masası bu kez kurulmadı; diğer masalarla birlikte, aynı düzeyde, yuvarlak bir masanın çevresinde yeni bir protokol düzeni oluşturuldu.
Başepiskopos Aram Ateşyan’ın emriyle başlatılan bu yeni uygulamanın ilk denemesinde bazı skandallar yaşandı. Protokol masasında yer verilmeyen Episkopos Sahak Maşalyan, bu davranışı protesto ederek sevgi sofrasını terk etti. Patrik Genel Vekili Ateşyan’dan sonra en kıdemli din görevlisi olan ve Ateşyan dışında, İstanbul’daki tek episkopos olan Sahak Sırpazan’a, olayın ayrıntılarını sorduk.
Ateşyan’ın emri
Farklı bir kilisede badarak ayinine riyaset ettikten sonra, Bezciyan yararına düzenlenen madağ sofrasına katılmak üzere Kumkapı’ya giden Maşalyan, karşılaştığı manzarayı şöyle anlattı: “Hayatımda ilk kez gördüğüm bir sofra düzeniydi. İstanbul’da geleneksel madağlarımızın ve cemaat toplantılarının protokol düzeni çok katıdır. Episkoposların yeri her zaman baş makamın hemen yanıdır. Oraya vardığımda protokol masasında bana yer ayrılmadığını gördüm. Bana diğer din adamlarının masasında yer gösterdiler. Bir yanlışlık olduğunu düşünerek bir müddet bekledim. Ancak bunun Aram Sırpazan’ın emri olduğu belirtildi. Elbette, rütbeme yapılan bu saygısızlığı hoşgörmem mümkün değildi; bu yüzden yemeği terk ettim.”
“Kabul edilemez”
Maşalyan, yüzlerce yıllık geleneklere dayanan uygulamaların oldubittiye getirilerek bir günde değiştirilemeyeceğini belirtti: “Sevgi sofralarındaki protokol, patriklik makamının merkezi konumunu vurgulamayı ve patrikleri toplanan cemaatin aile babası olarak göstermeyi amaçlar. Biz Şnorhk Badriark’ı, Karekin ve Mesrob badriarklarımızı hep bu yücelikte gördük. Şimdi bir vekilin, hiç kimseye danışmadan bu düzenleri bozması kabul edilebilir bir durum değil. En azından ben kabul edemem.”
“Kimseye danışılmıyor”
Sahak Sırpazan, olaydan sonra Ateşyan’ın kendisini arayarak, yanlışlıktan dolayı üzgün olduğunu söylediğini ancak bunun hiçbir şeyi değiştirmediğini belirtti: “Yemekten sonra beni aradı ve kasti bir durum olmadığını, yapılan yanlışlıktan dolayı üzgün olduğunu belirtti. Ben de kendisine benim haberim olmadan benimle ilgili bir protokol değişikliğini yapmaya hakkı olmadığını söyledim.”
Maşalyan, protokoldeki yeni uygulamanın kimseye danışılmadan yapıldığını ifade ederek, “Maalesef Patrikhane’de her kararın tek bir kişi tarafından alındığı, kaotik bir düzene geçildi” dedi.
Ruhani Meclis toplanamıyor
Daha önce Ruhani Meclis toplantılarına davet edilmediği için katılmadığını söylediğini hatırlattığımız Sahak Sırpazan, gelinen noktada bu durumun etkili olup olmadığı yönündeki sorumuzu ise şöyle yanıtladı: “Patriklik seçimi istediği için o meclisin başına gelenler de herkesin malumu. Dokuz kişilik Ruhani Meclis’in üye sayısı, Der Bısag’ın vefatı ve Tatul Hayr Surp’un istifaya zorlanmasıyla yedi kişiye inmiş durumda ve aylardır bir kez bile toplanmadı. Doğru söylüyorsunuz, bu noktaya gelinmesinde söz konusu boşluğun rolü büyük. Benim yerim artık Ruhani Meclis olmalı, çünkü oranın seçilmiş ve asli bir üyesiyim. Aram Sırpazan’ın da artık böyle bir desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.”