Doktor Avedis Cebeciyan’ın hayat hikâyesi, oğlu Robert Cebeciyan’ın kaleme aldığı ve 1999’da Halep’te yayımlanan, ‘Robert Cebeciyan’ın Otobiyografisi, Hatıraları ve Faaliyetleri’ kitabından derlenmiş. Kitapta ayrıca Prof. Ayhan Aktar’ın ‘Dr. Cebeciyan’ın Savaş ve Soykırım Günlüğü’ başlıklı bir de sunuş yazısı yer alıyor.
Antepli Doktor Avedis Cebeciyan’ın Birinci Dünya Savaşı’nda bir Osmanlı subayı olarak yaşadıkları, Ermeni Soykırımı’nın bir başka yüzünü ortaya koyuyor. Kendisi Çanakkale Cephesi’nde askerî doktor olarak bulunan Cebeciyan’ın eşi Yevnige ve çocukları, Halep’e tehcire gitmişlerdi.
Antep’ten Halep’e
1876’da Antep’te Ermeni Protestan bir ailede doğan Avedis Cebeciyan, ilköğrenimini Antep’teki bir Protestan okulunda tamamladı. Daha sonra Antep Getronagan Koleji’nden 1896’da mezun oldu. Aynı okulda iki yıl Ermenice dili yardımcı öğretmenliği yaptıktan sonra, 1898’de tıp eğitimi almak için Suriye Protestan Koleji’ne, daha sonra da Beyrut Amerikan Üniversitesi’ne gitti. 1902’de mezun olup Antep’e döndü. Bir süre Urfa’da doktorluk yaptıktan sonra, başhekimliğini Lorrin Shepard’ın yaptığı Antep Amerikan Hastanesi’nde 1904-1906 yılları arasında görev yaptı. 1907’de mesleğini ilerletmek için Almanya ve İsviçre’de çalışmalarda bulunana Cebeciyan, 1908’de Halep’e yerleşti.
Cebeciyan, aynı yıl, Adana Amanos Hasanbeyli köyündeki Ermeni Protestan Kilisesi’nin vaizi Hagop Kundakcıyan’ın kızı Yevnige ile evlendi. Hagop Kundakcıyan, 1909’da Adana’da Ermeni katliamları başladığı sırada, Kilikya Protestan Kiliseler Birliği Kongresi’ne katılmak üzere yolculuk ederken öldürüldü. Birinci Dünya Savaşı patlak verince, Doktor Cebeciyan, 3 Ekim 1914’te askere çağrıldı. Cebeciyan, tabip subay olarak 1914 ile 1916 arasında Çanakkale Cephesi’nde, daha sonra da Doğu Cephesi’nde (Maraş, Pervari, Malatya, Harput, Palu, Diyarbakır, Siverek, Siirt, Bitlis, Tatvan, Van, Bayazıt) görev yaptı.
‘Yumuşak tehcir’
Eşi askere alınan Yevnige Cebeciyan, iki oğlu ve bir kızıyla birlikte yalnız kalmamak için ailesinin yanına, Antep’e gitti. Bu defa da 1915’te Ermenilere yönelik tehcir ve katliamlar başladı. Avedis Cebeciyan Osmanlı Ordusu’nda subay olduğu için, oğlu Robert’in deyişiyle aile ‘yumuşatılmış bir tehcir’e uğradı. Yevnige, kayınpederi, kayınvalidesi ve çocuklarıyla birlikte Halep’e ulaştı ve savaş süresince burada kalmalarına izin verildi. Burada, ünlü Mazlumyan Ailesi tarafından işletilen Baron Otel’in hemen arkasında, üç katlı büyükçe bir ev tutan aile, o zor günlerde pek çok kimse için kurtarıcı bir sığınak oldu. Evde 23 kişinin aynı çatı altında saklandığı günler yaşandı; pek çok Ermeni, Cebeciyan Ailesi’nin çabaları sayesinde Der Zor’a gitmekten ve ölümden kurtuldu.
Ancak, diğer Cebeciyanlar o kadar şanslı değildi. İki ailenin Hama ve Der Zor taraflarına sürülen pek çok üyesinden daha sonra haber alınamadı. Cebeciyan’ın erkek kardeşi Krikor’un Suriye’nin güneyindeki Selimiye bölgesine sürülen ailesinden geriye kalanlar ise, yörenin İsmaili aşiretinin gösterdiği iyi muamele sayesinde hayatta kaldı ve 1918’de Halep’e dönebildi. Avedis Cebeciyan’ın oğlu Robert, anılarında, ailesinden 25 kişinin 1915’te öldürüldüğünü yazacaktı.
Soykırımın tanığı
Dr. Cebeciyan, Birinci Dünya Savaşı’nın başlarından itibaren Osmanlı Ordusu’nda tabip subay olarak görev aldı. Cephede boş kaldıkça Yunanca öğrenmeye çalıştı; nota öğrenip mandolin çalmayı denedi. 1914-1918 yılları arasında Ermenice harflerle Türkçe günlük tuttu. Savaşın en sert yüzüne tanıklık ederken, geniş ailesinden pek çok kişinin ve sevdiklerinin 1915’te Ermenilere yönelik politikalar nedeniyle katlini de yaşadı. Ayrıca, özellikle Doğu Cephesi’ndeki görevi sırasında, tehcir ve katliamların ardından boşalmış, pek çoğu şimdiden harabe halini almış Ermeni yerleşimlerine ve artlarında bıraktıkları izlere tanık oldu.
Savaştan sonra
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından, aylar süren bir yolculuk sonunda Halep’e dönmeyi başaran Doktor Cebeciyan, akrabalık bağıyla bağlı olduğu, kendisi gibi Beyrut Amerikan Üniversitesi mezunu Doktor Filip Hovnanyan’ın muayenehanesini ortak olarak kullanmaya başladı. İkili, şehrin Süleymaniye semtinde, 1915’teki katliamlardan sağ çıkabilen Ermenilerin yaşadığı kampta ve civarındaki gecekondu mahallelerinde de sağlık hizmeti verdi. Daha sonra, yine Doktor Filip Hovnanyan’la birlikte, Cebeciyan-Hovnanyan Hastanesi’ni kurdu. 1934’te oğlu Robert de doktor oldu. O da öğrenimini Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde almış ve göz hastalıkları uzmanı olmuştu. Doktor Avedis Cebeciyan, 1952’deki ölümünden bir yıl öncesine kadar fiilen doktorluk yapmayı sürdürdü. Mezarı, Halep Ermeni Mezarlığı’ndadır.
Doktor Avedis Cebeciyan, Birinci Dünya Savaşı sonrası Halep’e döndükten sonra, öldüğü 1952 yılına kadar memleketi Antep’i bir daha hiç göremedi. Cebeciyan Ailesi’nin bazı fertleri, günümüzde Suriye’de süren savaşa rağmen Halep’te yaşamaya devam ediyorlar.
KİTAPTAN
‘Dünyada bu hadisâta en çok sevinen benim deyu zannediyorum’
16 Nisan 1915 Gelibolu
Bugün sabahlayın hava gayet hoş ve rüzgârsız idi, deniz kıyısında bir hamama gittim, jamın [kilisenin] vakıfı imiş. Burda da 200 ev kadar Ermeniler var. Öğleye kadar hamamdan çıktım ki Saros tarafından bir teyyare geliyor. Geldi şehrin üzerinde fırlanmaya başladı, herkes seyre çıktı. Barbaros zırhlısı limanda duruyor idi, onun üzerine iki bomba attı, tutturamadı, suda patladı, biraz fırlanıp gitti. Öğle sonu arkadaş Doktor Papadopulo ile atlara binip gezmeye gittik. Baktık bir teyyare sesi daha, bu Doktor’un telaş ve korkusunu görmeli idi... Bu da epeyi fırlandı, şehrin üzerine birkaç bomba attı, biri tam Ermeni mahallesine düştü, sonra gidip mahalı gördüm. 2 metro böyük, 1 metro derin bir çukur açmış idi. Yanında olan evde cam kalmamış, kırılmış idi. Hele ki can zayiatı hiç olmadı. Kendine epeyi top sıktık ise de yetiştiremedik. Sonra savuşup gitti. Akşama yakın Çanakkale tarafında dört tane daha göründüler, onlara da oradan epeyi toplar sıktılar, ne oldu bilmem, bize gelmediler. Akşam arkadaşlar ile sohbet ettim, yatıp uyudum.
25 Nisan 1915, Kemerli
Sabahlayın şafaktan topların sesi beni uyandırdı. Müthiş sesler. Kalkıp yokarı Kemerli’ye gitmeye hazırlandım. Yola çıktık, tırmandık, saat 9’da yetiştik, bombardıman dehşetli surette devam ediyor idi. beş-altı teyyareler istihkâmlara her taraftan ateş yağdırıyorlar idi. Askerlerimizin birisinin biraderi dünki gün bombadan ölmüş idi. Suya düşen bazı mermiler, suyu iki minare boyu çıkarıyorlar idi. Suyun yükselip inmesi 40 saniye sürüyor idi. Düşmen gemileri ta Boğaz’ın ağzına yaklaştılar. Şimdi çam ağacının altında yüksek tepede oturmuş hem yazıyorum, hem seyrediyorum, hem gürültüleri dinliyorum. Bizim Barbaros zırhlısı, daire şeklinde kale önünde durmayor, fırlanıyor; içeri bir tahtelbahir [denizaltı] girmiş, ondan korkuyor imiş. Batmış olan biçare Mesudiye zırhlısı hâlâ kısmen karşıda görünüyor. Akşama kadar ateş endahtı [atışı] devam eyliyor. Akşam yeni odamız caminin mektebi, taam edip yattım.
31 Mart - 5 Nisan 1917, Diyarbekir
Üç gün evvel Diyarbekir’e geldik. Diyarbekir ovası, gayet [bir kelime okunaksız] bir mahaldır. Yolda gayet acılı manzaralar gördüm, her yer Ermeni kemikleri ile dolu idi. Burada gayri resmi olarak Severek [Siverek] hastahanesine tayin olduğumu anladım. Birkaç gün sonra gideceğim. Bu birkaç gün zarfında Amerika seferberlik ilan etti. Çin kat-ı münasebet etti [ilişkilerini kesti] Almanya ile. Rusya’da ihtilal hâlâ devam ediyor. Bağdat’ın sukut eylediği tahakkuk eyledi [düştüğü ortaya çıktı]. Bu şehri dahi harap olmuş buldum, her yer harap. Eve kart yazdım.
6-9 Nisan 1917, Diyarbekir
Halen resmen tayinim tebliğ olmadı. Lakin Severek’e gideceğim muhakkak görünüyor. Evvel gün Amerika’nın ilan-ı harbını okuduk, Gazze ve Kudüs-ı Şerif etrafında İngiliz taarruzu devam ediyor, mühim muharebeler oluyor. Palu’daki 4. Kolordu Komutanlığı’ndan, bütün hastahane heyetimiz hakkında itimada şayan bir heyet olmadığımız içün bir jurnal geldi. Bakalım, ne olacak?
10-18 Nisan 1917, Diyarbekir
Bugünlerde boş vakit geçiriyoruz. Sandık hesaplarımıza bakıyoruz. Severek’e tayinim resmen tebliğ olundu. Amerika ilan-ı harb etti. Nihayet iki gün evvel Bulgariya da Amerika’ya karşı ilan-ı harb eyledi. Almanlar, Garp cephesinde hâlâ ricat eyliyorlar [geri çekiliyorlar]. Verdun, Rennes, Roi vs. mahallar tahliye ediliyor. Belki Mardin’e tayin olunacağım. Burayı Severek’e tercih ederim, şimendifer boyunda olduğu içün. 4. Kolordu’dan gelen jurnala çok güzel bir cevap verildi, o cihette bir güçlük kalmadı.
5-6 Ekim 1918, Bitlis
Bugün ajansta Ferdinand’ın terk-i saltanat edip, yerine veliahtı III. Boris’in geldiğini okuduk. Almanya, Avusturya Macar ve Türkiya’nın, geçen sene Wilson’un 14 bendli sulh tekliflerini kabul ettiklerini ve sulha hazır olup hemen cümle cephelerde mütareke aktını teklif eylediklerini okuduk. Muharebe bitmiş addediliyor. Dünyada bu hadisâta en çok sevinen benim deyu zannediyorum. Bu gece onun içün uyuyamadım ve bu sabah rahatsızdım.