Çatışma sürecini ve çatışmalara sahne olan bölgelerdeki özyönetim ilanının ne anlama geldiğini gazeteci Cengiz Çandar ile Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun’a sorduk.
FATİH GÖKHAN DİLER
UYGAR GÜLTEKİN
Cengiz Çandar: Ardındaki psikoloji ne olursa olsun, siyaseten uygun bir karşılık değil
“Açıkçası bunu bilemiyorum ve siyasi olarak da bugün itibarıyla doğru bir hamle olduğu kanısında değilim. Çünkü Türkiye’de şiddet ortamını oluşturmak isteyen ve oluşturulmasından yarar umanın, esas olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğu görüşündeyim. Bunun da hesaplanan süre içinde seçimleri yenileyerek, HDP'yi baraj altına itmek ve milliyetçi oyları toplamak gayesiyle yapıldığı, Tayyip Erdoğan'ın bu nedenle böyle bir politika yürüttüğü kanısındayım. Bu, bana özgü bir görüş de değil. Türkiye’nin içinde ve dışında çok kişi, bunun böyle olduğunun farkında. Eğer şiddeti tırmandırma politikası, hele de yeniden seçim ihtimalinin yükseldiği bir dönemde HDP’yi siyasi denklem dışına çıkartmak amacı güdüyorsa, bu birbirinin ardına gelen özerklik ilanlarının ortaya çıkarttığı manzara şu: Gerek devlet güçleri, gerekse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgeye yönelik bir şiddet için, bölgeyi bastırmak için, ellerine koz geçirmiş durumdalar. Varto’da, Silvan’da, Lice’de, Cizre’de, Yüksekova'da ve başka yerlerde yapılanları, vicdani ve insani olarak kabul etmek mümkün değil. Bu işin başka bir yönü… Ben tamamıyla siyasi taktik açısından bunu söylüyorum ve dolayısıyla, yani HDP’nin denklem dışına itilme çabasına imkân verecek her şey, Tayyip Erdoğan’ın siyasi çizgisine uygun düşüyor. Dolayısıyla, bu özerklik ilanlarının kitlesel arka planı ve ardındaki psikoloji ne olursa olsun, benim görüşüme göre, siyaseten dönemin gereklerine, siyaseten yapılması gerekenlere uygun bir karşılık değil.”
Vahap Coşkun: Aklı selim davranmak gerekiyor
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, artan çatışmaların tekrar görüşme masasına dönülmesini zorlaştırdığını ve HDP’nin oynayacağı işlevi ortadan kaldırdığını söyledi:
“Özellikle son dönemdeki özerklik ilanları hem tansiyonu arttırdı, hem de çatışmalara sebebiyet verdi. PKK’nin güvenlik güçlerine yönelik eylemlerinde de artış var. Bunlar durumu daha kaotik bir hale getiriyor. Çatışmaların boyutunun ve kayıpların artması, tekrar görüşme masasına oturmayı, sürece yönelik adımların atılmasını zorlaştırıyor. Biz bu yöntemle çözüm üretilemediğini, geçmiş 40 yıl boyunca tecrübe ettik. Ne PKK, ne de devletin bu tarz bir siyaset üreterek çözüme, amacına ulaşamayacağını biliyoruz. Aklı selim davranmak gerekiyor. Bu ortadan kalktığında, sakin bir şekilde siyaset üretmenin mümkün olmadığını görüyoruz.
Çatışmaların başlaması, HDP açısından olumsuz bir tablo oluşmasına sebebiyet veriyor. Seçim sonrasında bir umut kapısı, siyaset alanı genişletme imkânı olmuştu; hem demokratikleşme, hem de Türkiyelileşme söylemlerini, Meclis’te gerçekleştirebilecek bir ağırlığa sahipti. HDP’nin bu alanı tahrip ediliyor. HDP’ye büyük zarar veriliyor. Oy kaybediyor anlamında söylemiyorum bunu. HDP oyunu muhafaza edebilir ama kamuoyuna seslenme, ilişki kurma imkânını ortadan kaldırıyor. HDP’li vekilleri zor durumda bırakıyor. HDP’nin oynayabileceği işlevi ortadan kaldırıyor.”