Antalya, G20 Zirvesi’ne hazırlanıyor. Kasım ayında Türkiye başkanlığında bir araya gelecek hükümetlerin gündeminde pek çok konunun yanında, sürdürülebilirlik başlığı altında iklim krizi ve enerji politikaları da var. Aynı günlerde Boğaziçi Üniversitesi’nde ise iklim krizinin ‘sıradan insanı’ nasıl vurduğu konuşulacak. İklim Forumu’nu düzenleyen ‘İklim İçin’ kampanyası, söyleyecek sözü olanları, foruma çağıran bir açıklama yayımladı.
9 Haziran 2015’te Almanya’nın Bavyera eyaletinde düzenlenen G7 Zirvesi’nde ülkeler, küresel ısınmanın 2 derece ile sınırlandırılması hedefinde uzlaşmıştı. Bu yüzyılın sonuna kadar dünya genelinde karbon salınımının yüzde 100 azaltılmasının hedeflendiğini belirten ülkeler, detayların Aralık 2015’te Paris’te yapılacak Dünya İklim Zirvesi’nde karara bağlanacağını açıkladı. Yani, BM İklim Değişikliği Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP21) kapsamında Aralık ayında çıkacak iklim anlaşması, gezegenin kaderini belirleyecek.
İklim kriziyle ilgili önlem alması gereken ülkelerse Paris İklim Zirvesi’nden önce son kez Türkiye’de bir araya geliyorlar. Türkiye’nin başkanlığında 15-16 Kasım’da Antalya’da düzenlenecek G20 Zirvesi’nde pek çok konu başlığının yanı sıra ‘sürdürülebilir kalkınma’ başlığı altında ülkelerin enerji politikaları da masaya yatırılacak.
Gezegenin geleceğini etkileyecek kararların alınacağı bu toplantı öncesinde, ekoloji hareketi bileşenleri kolları sıvadı. Geçtiğimiz Şubat ayında, farklı meslek gruplarından iki bin kişinin imza verdiği ‘İklim İçin Ben de Varım’ çağrısıyla, Paris Konferansı öncesinde başlayan kampanya, Antalya’da liderlerin bir araya geldiği günlerde İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘İklim Krizinin Sorumlusu G20 Antalya’da, Çözüm Arayanlar İstanbul’da’ başlıklı bir iklim forumu düzenleyecek.
12-13 Kasım’da gerçekleşecek İklim Forumu’nda 40’a yakın oturumda iklim değişikliğinin neden olduğu sosyal ve ekonomik sorunlar tartışılacak ve ortak talepler oluşturulacak.
Son nesil
Agos’a konuşan ‘İklim İçin’ kampanyasının yürütücülerinden Menekşe Kızıldere, Aralık ayında Paris Konferansı’nın nasıl bir önemi olduğunu şu sözlerle açıklıyor:
“Dünyaya verilen zararlardan geri dönülebilir kararını verecek son nesiliz. Bizden sonraki nesiller tartışmayacak. Biz emisyonları belirli bir seviyeye çekmekten bahsedebiliyoruz, onlar bundan değil, sadece emisyon artışının azaltılmasından ya da adaptasyondan bahsedebilecekler.”
Aralık’ta düzenlenecek Paris Konferansı’nın başlıklarından biri de iklim finansmanı olacak. ‘İklim İçin’ kampanyası koordinatörlerinden Didem Usluca, Türkiye’nin bu fona ulaşma amacından ve amacın arkasındaki gerekçelerden bahsediyor: “Temiz iklim fonları veren kuruluşlar, bankalar var. Örneğin Hindistan, Fransa’nın sağladığı bir fon aldı; bunu temiz kömür üretimi ya da teknolojik termik santral gibi, tamamen yenilenebilir olmayan enerji üretimi için kullanıyor. Türkiye de bu finansman desteğini alıp benzer şekilde kullanacak. Hâlâ emisyonları keselim, atmosfer temizlensin gibi bir kaygı yok.”
Peki, her ne kadar G7’den iklim krizine karşı çözüm arayışı mesajı çıksa da, çokuluslu şirketlerle ilişki içinde olan ve enerji üretimine ekolojik değil ekonomik perspektiften yaklaşan hükümetler henüz harekete geçmemişken, sokaktaki sıradan vatandaş ne yapabilir? Kızıldere, iklim krizinin ‘sıradan vatandaşı’ nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor.
‘Herkesin mücadelesi’
“Ekolojik mücadele, aynı zamanda emek mücadelesi demek. Bu kampanyayı başlatma amacımız, bu mücadelenin bir grup naif orta sınıf çevrecinin değil, herkesin mücadelesi olduğunu göstermek. Bir çiftçi düşünün ki, para kazandığı bahçesi kurumuş; eğer Karadeniz’deyse üzerinde HES yapılmış, termik santral alanındaysa santral yapılmış; Lice ya da Edirne’deyse kaya gazı şirketleri yeraltı suyunu zehirlemiş. Gündelik hayatımızda yaşadığımız sorunlar, üst politikalarla ilgili ve en çok etkilenenler de karar veren hükümet temsilcileri değil, daha ziyade yoksullar, orta sınıf oluyor.”
‘İklim İçin’ kampanyası, 12-13 Kasım tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenecek foruma, iklim kriziyle ilgili sözünü söylemek isteyen herkesi çağırıyor. 14 Kasım’da ise “Büyük İklim Yürüyüşü” düzenlenecek. Forumda toplantı düzenlemek için 1 Eylül 2015’e kadar başvurmak mümkün.