Gerçeğe yolculuk

“1915 yılının o gününde, 235 Ermeni apar topar evlerinden alınıp Çankırı ve Ayaş’a, dönüşü olmayan bir yola sürüldü. Mebusu, doktoru, öğretmeni, gazetecisi, yazarı, sanatçısı, bütün bu insanlar bir halkın sesiydi. Meşrutiyet sonrasının özgür ve eşit günlerine inanmışlardı. Düşleri, dönüşsüz yollarda kendileriyle birlikte kayboldu gitti. Sesini yitiren bir toplumun başka neyi kalır ki geriye?”

İstanbul Taksim Meydanı’ndaki 24 Nisan anmasında, grup adına yapılan konuşmada yer alıyordu bu ifadeler. Ortaya atılan “Geriye ne kalır?” sorusunun yanıtını ise bizzat o meydanda ve onlarla birlikte Ankara, Diyarbakır, İzmir ve Bodrum’da bir araya gelen bir avuç insan verdi: 97 yıl sonra, o ölüm yolculuğundan geriye, 24 Nisan gerçeğini bu ülkeye anlatma yolculuğuna çıkanlar kaldı. 

1915 acısı için adalet talebi

EMRE ERTANİ

emreertani@agos.com.tr

1915 Soykırımı’nın kurbanları anısına Türkiye’nin çeşitli yerlerinde anma etkinlikleri düzenlendi. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Muğla’nın Bodrum ilçesinde düzenlenen anmalarda, öldürülen ve topraklarından sürülen insanların hikâyeleri paylaşıldı, Türkiye’nin yaşananları kabul etmesi ve adalet talebini karşılaması talep edildi.

İstanbul’daki ilk anma, İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından, 24 Nisan 1915’te tutuklanan Ermeni aydınlarının ölüm yolculuklarından önce tutuklu kaldıkları, günümüzde ise, Türk-İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılan binanın önünde yapıldı. Gruptakiler, 1915 kurbanlarının anısına binanın önüne birer karanfil bıraktı. Grup, ardından, Tüm Ermeniler Gatoğigosu Karekin II ve Kilikya Gatoğigosu Aram’a birer mektup gönderdi. Daha sonra ise, 24 Nisan 2011’de askerlik görevini yaparken Batman’da öldürülen Sevag Balıkçı’nın mezarı ziyaret edildi.

Üçüncü kez Taksim’de

İHD’den Meral Çılgın, Eçmiyadzin ve Kilikya Gatoğigosluklarına hitaben yazılan mektubu okudu. Mektuplarda, “Soykırım sürecinde katledilen tüm mal varlıklarına, her anlamda zenginliklerine el konulan, geçmişteki izleri silinmek için elinden büyük çabalar harcanan Osmanlı Ermenilerinin anısı önünde utanç ve saygı ile eğiliyoruz” denildi.

Akşam saatlerinde ise Taksim Meydanı’nda ‘Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De’ girişiminin öncülüğünde düzenlenen anma töreni vardı. 19.15’teki anmaya katılanlar, ellerinde 24 Nisan’da tutuklanan aydınların fotoğraflarını taşıdı. Ermenice, Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olarak ‘Bu acı hepimizin’ yazılı pankartı açıldı.

Geriye yasaklı fısıltılar kaldı

Grup adına Zişan Tokaç’ın okuduğu açıklamada, “1915 yılının o gününde Anadolu’nun en eski halklarından Ermeniler apar topar evlerinden alınıp Çankırı ve Ayaş’a, dönüşü olmayan bir yola sürüldü. Mebusu, doktoru, çevirmeni, öğretmeni, gazetecisi, yazarı, sanatçısı, bütün bu insanlar bir halkın sesiydi. Meşrutiyet sonrasının özgür ve eşit günlerine inanmıştı. Düşleri, dönüşsüz yollarda kendileriyle birlikte kayboldu gitti. Sesini yitiren bir toplumun başka neyi kalır ki geriye? Çoluk çocuk, genç yaşlı kafilelerle Ermeni halkı Anadolu’nun dört bir bucağından çöllere sürüldü. Evin erkekleri öldürüldü. Kiliseler, okullar harabeye döndü. Mal mülk el değiştirdi. O korkunç soykırımın sonunda Ermenilerin varlığından geriye sadece yasaklı fısıltılar kaldı” denildi.

Sevag unutulmadı

Geçen yıl 24 Nisan’da, Batman’da askerlik yaptığı sırada Kıvanç Ağaoğlu adlı bir askerin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Sevag Balıkçı için 21 Nisan Cumartesi günü Beyoğlu’nda bir yürüyüş düzenlendi.  Sevag, ertesi gün Feriköy Surp Vartanants Kilisesi’nde Sevag’ın ailesi, akrabaları ve sevenlerinin katılımıyla yapılan Surp Badarak ayininin ardından Şişli Ermeni Mezarlığı’ndaki mezarı başında Hokehankist duaları ile anıldı.

 

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem