KARİN KARAKAŞLI
Türkiye’de basın ve medyanın son yılları yurt içi ve yurtdışında pek çok sivil toplum kuruluşu tarafından yakından izlenerek raporlara konu olurken, alanın en özgün parçasını oluşturan alternatif medya da hararetli bir gündem maddesi. Zira, basın ve yayın özgürlüğünün; sansür, baskı, otosansür, işten çıkarmalar ve yanlı yayınlarla sekteye uğratıldığı Türkiye’de havuz medya ve ana akım medya dışında yayın organlarının bulunabilmesi gerçek anlamda haber almanın ve hakikate kavuşmanın yegâne yolu olarak görünüyor.
Şimdi bu yolu döşeyenlerin topluca ele alındığı bir derleme, alternatif medyanın Türkiye’deki macerasını okurla buluşturuyor. Editörlüğünü Barış Çoban ve Bora Ataman’ın üstlendiği KAFKA Epsilon Yayıncılık’tan çıkan ‘Direniş Çağında Türkiye’de Alternatif Medya’ başlıklı derleme, yeni yeni gelişmekte olan bu alanı en temel çizgileriyle toparlamış.
Tam zamanında
Yaşadığımız günün, içinden geçtiğimiz zamanının doğrudan çarpıtıldığı ya da alenen yalana dönüştürüldüğü bir dönemde alternatif medya, gerek kuramsal çalışmalara konu edilmeyi gerekse günlük hayatta tekabül ettiği uygulamaların biraz mesafelenerek incelenmesini neredeyse zorunlu kılıyor. Bu derleme, zamanlama ve kapsam açısından işte bütün bu ihtiyaçlara karşılık geliyor.
‘Direniş Çağında Türkiye’de Alternatif Medya’ bir yandan farklı yayın organları ve oluşumlarını ele alırken diğer yandan son yılların en belirleyici siyasal ve toplumsal gelişmelerini de gözler önüne sermiş. Söz konusu derlemenin ortaya çıkışındaki en büyük etkense 2013’teki Gezi Direnişi. Nitekim editörler bu noktayı ve hedeflerini şöyle aktarmış: “Alternatif Medya ve Toplumsal Hareketler serisi, farklı disiplinlerden gelen araştırmacıların buluşacağı medya ve direniş odaklı bir platform olarak tasarlanmıştır. Ancak editörler olarak son birkaç yıldır üzerinde çalıştığımız bu tasarının hayata geçmesini, 2013 Haziranı’nda Gezi Direnişi’nin Türkiye’de yarattığı dipten gelen dalganın akademik ve popüler dünya üzerindeki sarsıcı etkisine borçluyuz. Bu sayede elinizde tuttuğunuz serinin bu ilk kitabıyla başlayarak, söz konusu alanın Türkiye’deki gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.”
Giriş bölümünde Türkiye’deki alternatif medyanın kısa tarihini aktaran Çoban ve Aktaran, direnişi, geleneksel alternatif medyanın yaratıcı sokak mücadelesinin ürettiği yeni alternatif medya ve internet temelli alternatif yeni medyayla iç içe geçtiği bir tarihsel moment olarak yorumluyor. Gezi Direnişi’ni de bu anlamda üçüncü halka olarak tanımlıyor. Öncesindeki iki halka ise 1908 Devrimi basını ile 1974-80 arasında devrimci mücadeleye koşut olarak yüz binlere ulaşan alternatif gazeteye ve dergiler.
Çeşitlilik imkân artırır
Çıkış noktasını oluşturan Gezi Medyası başlıklı bölümle açılış yapan kapsamlı derleme, yazılı ve sözlü basını da iki ayrı bölümde ele alıyor. Gezi Medyası içerisinde o dönemin en temel unsurlarından biri olan sosyal medya ağırlıklı yer kaplarken Çapul TV, Çapulcu Yurttaş Muhabirler, Gezi Postası, Hemzemin Forum Postası gibi yayın platformları çeşitli akademisyenler tarafından ayrıntılarıyla incelenmiş. Derleme; hikâyeleri direniş sürecinden öncelere uzanan Bianet, Ötekileri Postası, Kürt medyası, feminist Amargi dergisi, topluluk medyası olarak Agos, sol muhalif BirGün, mizah dergileri, ana akımda alternatif arayışları gibi pek çok yayıncılık imkânını da okura ilk elden görüşmeler ve akademik okumalarla sunuyor. Hâl böyle olunca da son elli yılın siyasi, sosyolojik, toplumsal ve popüler kültür alanına ait iz bırakan gelişmeler de çok yoğun bir arka plan olarak karşımızda. Gerek iletişim öğrencilerinin ve basın çalışanlarının gerekse alana ilgi duyan okurların çok şey öğreneceği derleme, iletişim araçları ile iktidar arasındaki girift ilişkiyi tersten göstermesi açısından da ibretlik veriler sunuyor.
Direniş Çağında Türkiye’de Alternatif Medya
Der: Barış Çoban, Bora Ataman
KAFKA Epsilon Yayıncılık
533 sayfa.