Agos bu haftaki sayısında, iki aydır iade edilmeyen Kamp Armen'le ilgili cevaplanması gereken sorular soruyor.
6 Mayıs’ta Tuzla’daki Kamp Armen’e dozerlerin girmesi ve kampta direnişin başlamasının üzerinden tam iki ay geçti. Mülk sahibi Fatih Ulusoy’un kampı Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Vakfı’na bağışlayacağını açıklamasının üzerinden ise yaklaşık olarak 40 gün… Süreçte bir tıkanıklık olduğu aşikâr. Dolayısıyla bazı soruları sormak elzem.
- Ulusoy’un mülkü bağışlayacağını söylemesine rağmen hâlâ bir gelişme yok. Ne tür bir tıkanıklık yaşanmakta? Yapılacak olan ‘bağış’ ise neyi beklemekteyiz?
-Başbakan Davutoğlu’nun sorunun çözümü için gerekli talimatları defalarca verdiği, konuya yakın taraflarca dile getiriliyor. Buna rağmen sürecin ilerlemeyişini nasıl açıklamalı?
-Her şey yeni kurulacak olan hükümeti mi bekliyor? Öyleyse neden? Hükümet kurulamazsa bu kez de erken seçimlerin sonuçlanmasını mı bekleyecek, Ermeni toplumu?
- Ermeni toplumunun elinden haksız bir şekilde alındığı neredeyse her kesim tarafından kabul edilen Kamp Armen konusunda dahi Devlet kesin bir çözüm (yani, tapu iadesi) üretemeyecekse benzer davalar için umutlu olmak anlamlı mı?
-‘Bağış’ çözümü net ve hızlı olması nedeniyle tüm pürüzlerine rağmen uygulanabilir bulunmuştu. Şimdi böyle olmadığı anlaşılıyor. Bu durumda yasa ile çözümü gündeme almak gerekmez mi?
-Tüm bu tabloda Ermeni toplumu için muhatap kim? Başbakan mı, Büyükşehir Belediyesi mi? Tuzla Belediyesi mi? Mülk sahipleri mi?
-Ermeni toplumu mülk gaspları konusunda ‘en reformist’ olduğunu söyleyen iktidar döneminde dahi bürokrasi labirentleri içinde mi dolanacak? Eğer öyleyse 100 yıl sonra geldiğimiz aşama, nasıl bir aşamadır?
Daha sorulacak çok soru var aslında. Ama şimdilik bu kadarla keselim ve en kısa sürede tatmin edici bir yanıt bulmayı umalım.