Kökü Musa Dağ’ a dayanan Ermenistanlı Hasmik Martiryan’ ın Ermenistan’ dan Vakıf Köy’ e uzanan hikayesinin anlatıldığı “Portakalın Uykusu” belgeseli, geçtiğimiz hafta Cumartesi Anarad Hığutyun Binası Havak Salonu’nda izleyicisi ile buluştu.
Avrupa Birliği, Ermenistan-Türkiye Normalleşme Süreci Destek Programı kapsamında hazırlanan, yönetmenliğini Eylem Şen’in, yapımcılığını Ferzan Özyaşar’ ın üstlendiği “Portakalın Uykusu”, portakal çiçeğinin kokusuna hasret kalmış, kuşaktan kuşağa anlatılmış bir hasret hikayesini anlatıyor.
Dedesinin ve babasının anlatılarından yola çıkarak Musa Dağ’ ı ziyaret eden Hasmik Martiryan, artık tarihe daha bir anlam yüklü bakıyor: 1915 Musa Dağ Direnişi, Fransız gemileri ile Port Said yolculuğu, Musa Dağ’ a tekrar dönüş ve Hatay vilayetinin Türkiye Cumhuriyeti’ne katılım kararı almasının ardından tekrar bir dağılma süreci..
Gösterimin ardından konuşan yönetmen Eylem Şen şunları söyledi:
“1915 soykırımına karşı direnenlerin bugüne taşıyacakları şeyler ışığında o günleri anlatmak, onun ışığında tanıklar üzerinden belgeleştirmek, bu güne taşımak mümkün olabilir. Aslanlar kendi tarihlerini anlatmadıkları sürece biz tarihi avcıların tarihinden öğreniyoruz. Ama bu ülkede avcıların tarihi palavralarla oluşturulmuş. 1915 soykırımı bunlardan bir tanesi. 1915’ in üzerinin kapatılmasına razı olanlar, ertesi zamanlarda; 12 Eylül’ de, 90’lı yıllarda ve bugün daha Gezi eylemleri ile gördük çeşitli katliamlar ile karşı karşıya kalıyorlar. İşte bu yüzden avcılara fırsat vermeden, aslanların kendi ağzından film yapmak bence daha anlamlı.”
Bu tarz belgesellerin toplumsal hafızalara ışık tuttuğunu belirten Şen; acı yaşayan halkların başkalarının acılarına sahip çıkarak onlar için elini taşın altına koymak gerektiğinin altını çizdi
Yönetmenin ardından yapımcı Ferzan Özyaşar ise Türkiye-Ermenistan sınırının hala kapalı olduğunu belirtti, şunları söyledi:
“Biz bu filmi sınırın açılması, Ermenistan Musa Dağlılar’ ın dedelerinin topraklarına gelmek için şevk duyması açısından önemli bildik. Biliyoruz ki var olan sınırlar sadece suni sınırlar ve devletlerarası sınırlardır. Sorunlar sadece halklar arasında çözülebilir. İnsanlar ağaçlarından, topraklarından, köklerinden ve en önemlisi birbirinden koparılmış, Bu soykırım biraz daha fazla konuşulmaya başlanacaksa biz iyi bir iş yaptık demektir. “