Geçen sene olduğu gibi 2015’te de yaz ayları yaklaşırken, Suriyeli mültecilere yönelik saldırıların sayısında artış yaşanıyor. İnsan hakları örgütleri, medyaya yansımasa da, daha küçük çaplı saldırıların yıl boyunca yaşandığını, seçimlerle meşgul olan medyanın bu saldırıları görmediğini belirtiyor.
Geçen sene olduğu gibi 2015’te de yaz ayları yaklaşırken, Suriyeli mültecilere yönelik saldırıların sayısında artış yaşanıyor. İstanbul Güvercintepe’de 11 Mayıs’ta bir Suriyeli mültecinin bıçaklanması ve Suriyeli bir aileye ait olduğu bilinen bir evin yakılmasıyla basına yansıyan saldırıları, 16 Mayıs’ta Antakya’da yaşanan linç girişimi takip etti. 17 Mayıs’ta Urfa’da “Suriyelileri istemiyoruz” yürüyüşüne polisin izin vermemesi üzerine dağılan grup, ara sokaklarda karşılaştıkları Suriyeli mültecilere saldırdı. Saldırı sonucunda bir Suriyeli bıçaklandı, iki Suriyeli de ağır şekilde darp edildi.
Medyaya son dönemde daha sık yansımaya başlamasına rağmen, Helsinki Yurttaşlar Derneği Mülteci Destek Projeleri Koordinatörü Hakan Ataman, yerelde Suriyelilere yönelik tepkinin hep var olduğunu söylüyor. Medyaya yansımasa da, daha küçük çaplı saldırıların yıl boyunca yaşandığını belirten Ataman, seçimlerle meşgul olan medyanın bu saldırıları görmediğini söylüyor.
Konuyla ilgilenen sivil toplum kuruluşu yetkilileri, yaz aylarında saldırıların artmasının özellikle doğu bölgelerinde mevsimlik tarım işçiliği alanında yaşanan rekabetten kaynaklandığını söylüyorlar. Suriyeli mültecileri ucuza çalıştıran işverenler sebebiyle iş bulmakta zorlanan yerel ahali, artan işsizlik sorunundan mültecileri sorumlu tutuyor.
İstikamet: Mardin
Devletin artan saldırılara karşı aldığı önlem ise, genellikle Suriyeli mültecileri cezalandırma yönünde. Mülteciler toplanarak başka şehirlerdeki kamplara gönderiliyorlar. Bu durumun son örneği, Trabzon’da yaşandı. Yerel medyanın ‘dilenci operasyonu’ olarak verdiği haberlere göre, Nisan ayında 85, Mayıs ayında ise yüzden fazla Suriyeli mülteci, polisler tarafından toplanarak, Mardin’deki mülteci kampına gönderildi. Konunun uzmanları tarafından mültecileri kamplara kapatmanın çözüm olmadığı ısrarla vurgulanmasına rağmen, devlet yetkilileri hâlihazırda başka çözüm üretemiyor.
Suriyeli mültecilerin zorla gönderildikleri kampların durumu da sorunun başka bir boyutu. 30 Nisan tarihinde, Mardin Derik Geçici Barınma Merkezi’nde verilen yemekten zehirlenen mültecilerin protesto eylemine polisin sert müdahalesi olmuş ve 17 Suriyeli mülteci gözaltına alınmıştı. Suriyeli mültecilerin kamplarda da şiddette uğradıkları anlaşılıyor.
Ceren Sözeri (Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi)
Medyada saldırıların kod adı: GerginlikSuriyelilerle ilgili haberlerde başından beri en dikkat çekici olan ve eleştirdiğimiz konu, haberlerin sürekli “gerginlik” başlığı altında verilmesi. Medya, linç girişimlerine dair haberleri, linç girişiminde bulunanların tarafından göstermeyi tercih ediyor. Haberler genelde, “kalabalık, yetkililerin itidal çağrılarıyla yatıştırıldı” diye bitiyor. Bu linç girişimleri yüzünden insanların kaldıkları yerlerden ayrılmak zorunda kalmaları, haberin sonunda kalabalığın yatışma gerekçesi olarak bir cümleyle geçiştiriliyor. Medyanın bu tarz haberleştirme biçimi, özellikle şiddeti meşrulaştırma halkasını besliyor. Medya, bu haberlerde belki doğrudan bir nefret dili kullanmıyor, ama gerek görmeyerek, gerekse de olayları sadece bir taraftan görmesiyle, aslında nefret suçuna zemin hazırlıyor.