Her 24 Nisan'da Ermeni Soykırım Anıtı'na bırakılan çiçekler 2010 yılından beri geri dönüşüme uğruyor.
1967’den beri her 24 Nisan’da Ermeni Soykırım Anıtı ‘Tsisernakaberd’ (Kırlangıç Kalesi) ziyaretçiler ile dolup taşıyor. Gelenler, ‘Tsisernakaberd’in sönmeyen ateşini, hiç tanıyamadıkları akrabalarının mezarı olarak görüyor, dua ediyor, içlerini döküyor ve çiçekler bırakıyorlar. Yaşanan duygu yoğunluğu ile ateşin kenarına bırakılan bu çiçekler, son yıllarda ziyaretçilerin acısına hürmeten ve o anki hisleri ölümsüzleştirebilmek için geri dönüştürülüyor.
2010’dan bu yana
Vahşi Doğayı ve Kültürü Koruma Derneği ve Soykırım Müzesi Enstütüsü işbirliği ile 2010’dan bu yana çiçeklerin çöplüğe atılmaması için çalışmalar yürütülüyor. 24 Nisan’dan sonra öğrenciler, doğayı koruma ve farklı sivil toplum dernekleri çalışanları, bakanlık görevlileri ve daha birçok gönüllü, anıta gelip çiçekleri topluyorlar. Çiçekler, öncelikle gövde ve yaprak olmak üzere gruplara ayrılıyorlar. Gövde ve yapraklar, toprak için humusa; çiçek yaprakları ise kartpostal ve müze yazışmaları için kâğıda dönüştürülüyor.
Vahşi Doğayı ve Kültürü Koruma Derneği Başkanı Ruben Khaçaduryan, bu fikrin gelişmesini bir anısı ile anlatıyor: “2008 yılında Soykırım Anıtı’nı görmek için Almanya’dan bir gazeteci gelmişti; onu gezdirirken bana çiçeklere ne olduğunu sordu. Çöpe atılıyor, yakılıyor dedim. Çöplükleri gezdi, fotoğraf çekti ve yayımladı. Çok utandım. Bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündüm. Müze Müdürü Hayk Demoyan’ın da aklında böyle bir şey varmış, oturup ne yapabileceğimizi konuştuk; geri dönüşüm fikrine böyle karar verdik.”
‘Eli gidememeli’
Ermenistan’ın önemli telefon operatörlerinden VivaCell MTS de son yıllarda çalışmalara destek veriyor. VivaCell Yöetim Kurulu Başkanı Ralf Yirikyan, “Anıta çiçekler bırakmak, soykırımda öldürülen insanlar için bir saygı duruşu aslında. Birkaç gün sonra bu çiçekler soluyor, bu duygu ile getirilmiş çiçekleri yakmaya insanın eli gidememeli. Her şey bir tarafa, yakma işlemi doğa için de zararlı, bir taraftan da yaşam alanımızı kirletiyoruz. Bütün bu nedenler, bizim bu çalışmaları desteklememizi sağladı” diyor.
Soykırımın 100. yıldönümünden sonra anıta getirilen çiçek sayısı, geçen yılın 4-5 katıymış. Bu nedenle, bu yılki ‘Dzağkahavak’ (Çiçek Toplama) 27-28 Nisan’da iki günlük bir program içinde yapıldı. Ruben Khanaçaduryan, bu projeyi kendilerinin başlattığını, ama ne olursa olsun “çiçek toplama ve dönüştürme”nin bir geleneğe dönüşüp devam etmesini umut ettiklerini söylüyor.