Ermeni Soykırımı’nın başlangıcı kabul edilen 24 Nisan, 100. yılında İstanbul’da binlerce kişi tarafından anıldı. Diaspora’dan da katılım yoğun olduğu anmada soykırımda hayatını kaybedenler anısına pankartların yanı sıra kırmızı mumlar ve kırmızı karanfiller taşındı.
Galatasaray Lisesi’nin önünde başlayan yürüyüşte "100'üncü yılda soykırımla yüzleş" yazılı pankart taşındı. Süryani soykırımı olan Seyfo’nun da anıldığı yürüyüşte anmaya katılanlardan bazıları, tüm dünyada soykırımın 100. yılını simgeleyen unutmabeni çiçeği rozeti taktı.
Fransa Konsoloslluğu önüne konulan temsili dilek ağacına kurdele ve Ermenice metinler asıldı.
Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ile Sevag Şahin Balıkçı’nın yakınlarının da katıldığı anma töreninde, soykırımda hayatını kaybedenlerin fotoğrafları yere serildi. Daha sonra fotoğrafların üzerine karanfil atılarak, çevresine mum bırakıldı. Anmaya, 'project 2015' projesi altında bir araya gelen pek çok Diaspora Ermenisi de katıldı.
'Burada bulunmamı, büyük büyük annemin 100 yıl önce bir dağa çıkmasına borçluyum'
Saat 19.15’te Fransa Konsolosluğu önünde başlayan anma töreninde ilk olarak ailesi soykırım mağduru olan Heghnar Watenpaugh konuştu. Watenpaugh, Hıdırbey köyünde yaşayan ve tehcirden kaçarak üç çocuğuyla birlikte Musa Dağı'na sığınan büyük büyükannesi Varter Kocanyan'ın hikayesini anlattı:
“Ben bugün burada bulunmamı, büyükannemin annesinin bundan yüz yıl önce bir dağa çıkmış olmasına borçluyum. Kocası Osmanlı devleti tarafından zorla askere alınmış ve bir daha da geri dönmemiş. Kısa bir süre sonra da devlet köyün boşaltılmasını buyurmuş. Hıdırbey Köyü’nün ahalisi buna nasıl karşılık vereceklerini kararlaştırmak için toplanmışlar. Bazı köylüler emre itaat ederek yola koyulmuşlar ancak kısa bi süre sonra aralarından pek azının hayatta kalacakları bir ölüm yürüyüşüne çıktıkları anlaşılmış. O zaman 3 çocuk sahibi genç bir anne olan büyükannemin annesi ve inatçı birkaç köylü daha emre itaati reddederek dağa çıkmış ve dağı kuşatan Osmanlı ordusuna direnmişler. 40 gün direndikten sonra mucizevi bir şekilde ittifak devletlerine ait bir savaş gemisi tarafındaa kurtarılmışlar. İşte bu ve bunun gibi hayatta kalabilen Ermeniler benim atalarım gbi gittikleri her yerde mülteci kamplarında, bütün şehirlerde hayata tekrar sıfırdan başlayıp daima özlemini kurdukları köylerini kurmuşlar. Dut, nar ağaçları dikip gölgesinde yaşayıp kaybettikleri geçmiş hayatlarını anmışlar. İşte ben de bugün öldürülen, direnen ve hayatta kalan bütün Ermenilere saygımı sunmak için burada bulunuyorum. Bugün burada sizinle birlikte gururla, dimdik ayakta durarak büyükannemin ve büyükbabamın adını, her şeye rağmen hayatta kalabilen güzel dilimizde Ermenice anıyorum: Sarkis Zeytliyan ve Varter kocanyan.
Ardından konuşan AGBU Avrupa Temsilcisi Nicolas Tavytian da anneannesinin hikayesini anlatarak soykırımla yüzleşme çağrısı yaptı.
"Karşılıklı acılardan bahsetme değil, özür bekliyoruz"
Ermeni Soykırımı Anma Platformu adına yapılan basın açıklamasını ise platform üyesi Nurcan Kaya okudu. Konuşmasında yüzleşme vurgusu yapan Kaya, soykırımın 100'üncü yılında yüzleşmenin gerçekleşmesi için yürütülen mücadelenin 1915 yılında katledilen yüz binlerce insana karşı vicdani sorumluluk olduğunu belirterek, "Bu yüzleşmenin gerçekleşmesi için çabalamak yanı başımızdan kopartılıp alınan halkların anısını yaşatmak için bir sorumluluktur. Yüzleşmenin gerçekleşmesini sağlamak Hrant Dink'e, Sevag Balıkçı'ya, Maritsa Küçük'e olan borcumuzdur. Kendi vicdanımıza karşı olan borcumuzdur" ifadelerini kullandı. Kaya, "Şimdi sıra devlette; karşılıklı acılardan söz eden taziyeler değil, özür bekliyoruz. Özür dileyin. 100'üncü yıl yüzleşmek için bir fırsattır, yüzleşin!" çağrısında bulundu.