İntifada Yayınları’ndan Paul Amar ve Vijay Prashad’ın editörlüğünde çıkan ‘Arap Baharı’ndan Kesitler: Yeni Ortadoğu’yu Anlamak’ kitabı, bölgenin tüm ülkelerinde yaşanan dönüşümü, “yazdıklarının nabzı isyanın ritmiyle atan eylemci akademisyenler”in kaleminden anlatıyor.
EMRE CAN DAĞLIOĞLU
17 Aralık 2010’da Tunuslu sokak satıcısı Muhammed Buazizi’nin bedenini ateşe vererek ilk kıvılcımını çaktığı isyan ateşi tüm Arap dünyasını kısa zamanda sardı. Korku duvarını yıkan Arap halkları, çürümüş diktatörlükleri devirerek yeni bir tarihsel dönemi başlattılar. Her ne kadar ‘bahar’ olarak nitelendirilse de, dönüşümlerin sonucu coğrafyada bir ‘bahar’ havası yaşatmadı. Evet, 2011 yılı boyunca dünyayı sarsan gelişmeler yaşandı Ortadoğu’da. Tunus, Mısır ve Libya’da uzun süreli diktatörlükler devrildi. Libya ve Tunus’ta sonrasındaki süreçte istikrar bir türlü kurulamazken, Mısır’da 2013 yılında yapılan darbeyle ülke, 1952-2011 arasındaki rejimine geri döndü. 2011’de Suriye, Yemen, Ürdün ve Bahreyn’de yönetimleri sarsacak protestolar yaşandı. Bazıları sertlikle bastırıldı ve reformlara yol açtı, bazıları ise bölgenin dengesini değiştirecek savaşlara sebep oldu. Nihayetinde aradan geçen dört yılda, bölgenin genel tablosunda 2011’in coşkusundan eser kalmadı. Peki, bu dönüşüm neden yaşandı ve nasıl bu duruma geldi?
Yeni Ortadoğu’yu anlama kılavuzu
İntifada Yayınları’ndan Paul Amar ve Vijay Prashad’ın editörlüğünde çıkan ‘Arap Baharı’ndan Kesitler: Yeni Ortadoğu’yu Anlamak’ kitabı, tam olarak bu soruya odaklanıyor. Kitap, bölgenin tüm ülkelerinde yaşanan dönüşümü, “yazdıklarının nabzı isyanın ritmiyle atan eylemci akademisyenler”in kaleminden anlatıyor. Nouri Gana Tunus, Paul Amar Mısır, Anjali Kamat ve Ahmad Shokr Libya ve Paulo Gabriel Hilu Pinto da Suriye tarihinde bir geziye çıkarak, her toplumu ve ülkeyi farklı biçimde etkileyen yapısal güçler tarafından harekete geçirilen bu ayaklanmaların nereden çıktığı hakkında fikir veren ‘aşağıdan’ öyküler sunuyor. Kitap, aynı zamanda, Cezayir, Fas, Ürdün, Lübnan, Filistin, Irak ve Sudan gibi Türkiye’den bakınca ‘Arap Baharı’nın etkisinin hiç görülmediği ülkelere de odaklanıyor. Ayrıca Adam Hanieh’in yazdığı Bahreyn ve Toby Jones’un yazdığı Suudi Arabistan Türkçede neredeyse hiç olmayan bir perspektif ve genişlikle Arap yarımadasında dönüşümün etkilerine odaklanıyor. Geçtiğimiz günlerde yaşanan darbeyle sarsılan Yemen üzerine Shelia Carapico’nun yazdığı bölüm ise bu ülkedeki darbeyi Türkiye ve İran’la bağdaştırarak komploculuk üzerinden anlamak isteyenlere karşı panzehir niteliğinde. Bu anlamda, kitap, dönüşümlerin ana motoru olarak sadece etnik ve mezhep çatışmalarını gören analizlerin içerisinde nefes almamızı sağlıyor.
Bu perspektiften bakınca, kitabın ortaya koyduğu bir diğer sonuç da, her ne kadar genel nitelemeden yola çıkarak başlığında kullanılsa da, ‘bahar’ nitelendirmesinin bölgede yaşayan insanların gündelik hayatlarını, mücadelelerinden acılarına kadar her şeyiyle görmezden gelerek Arap coğrafyasında yaşananlara ziyadesiyle ‘uzaktan’ bakan bir tanım olduğu. Özellikle bazılarına fazlasıyla şiddet bulaşmış böylesi büyük toplumsal hareketler sonucu gerçekleşen köklü rejim değişikliklerinin bu benzetmeyle romantize edilmeye çalışılması, Rebab el Mehdi’nin de belirttiği gibi, ‘ziyadesiyle soğuk bir bakış’. Aynı zamanda, bu romantizasyon, kitlesel kalkışmaları ve beraberinde gelen sosyal dönüşümleri, gerçeklik bağlarından kopartarak ‘müphem’leştiriyor. Bu bağlamda, kitap, ‘Arap Baharı’nı 4 yıllık muhasebesiyle birlikte yeniden düşünmemizi sağlıyor.
Arap Baharı’ndan Kesitler
Vijay Prashad ve Paul Amar
Çeviri: Ömer Furtun, Seyit Ümmetoğlu, Yankı Tan
İntifada Yayınları
472 sayfa.