İstanbul’un en önemli tarihi yapılarından 550 yıllık Kapalıçarşı, sorunlarını çözmeye çalışıyor. Yıllardır süren bakımsızlık yüzünden, çelik demirlerle ayakta tutulmaya çalışılan Çarşı’nın birçok yerinde, çatı akıntıları yaşanıyor. Fatih Belediyesi, Kapalıçarşı’nın restorasyonu için çalışmalarını sürdürüyor. Kapalıçarşı nasıl yönetilecek, restorasyon ne kadar sürecek, Çarşı’nın çehresi nasıl değişecek gibi soruları Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'e sorduk.
Kapalıçarşı konusunda kafanızda ne var?
Kapalıçarşı, dünyanın en fazla ziyaret edilen ve İstanbul’un en önemli değerlerinden birisi. 3 bin 150 dükkânı, 25 bin çalışanı ile âdeta bir şehir. Yazın ortalama 300 bin ziyaretçisi olan bir yer. Ama bu kadar kıymetli bir eserin bu kadar çok sorunla boğuşuyor olması üzücü. Bu sorunların çözümüne yönelik bütüncül bir çalışma yapılmamış. 2009’da Eminönü bize bağlandığında, sorunların çözümüne yönelik, sadece Kapalıçarşı’yı değil, Kapalıçarşı’nın etrafındaki hanları da içeren bir proje başlattık. Derdimiz, bu işler bittikten sonra, Kapalıçarşı’nın kendi ayakları üzerinde durması, kendi yönetimi olması ve kendi problemlerini çözebilmek için kimseye ihtiyaç duymadan yoluna devam etmesi.
Şu anda sorun çıktığında nasıl müdahale ediliyor?
Dükkânlar, bireysel olarak başvurup proje hazırlayarak Anıtlar Kurulu’na gidiyorlar. Bu bireysel projelerin onaylanması oldukça güç oluyor. Kapalıçarşı’nın bütününü ilgilendiren, mülk sahiplerinin ortak sorunlarını çözecek bir mekanizma yok. Altyapı, çatı gibi sorunlar var, ama bu sorunları kimin çözeceğiyle ilgili bir muhatap yok. Kapalıçarşı’nın en önemli sorunu, yönetimle ilgili. Evet, bir dernek var. Bazı sorunların çözümü için gayret gösteriyorlar, iyi niyetliler, ama temel sorunların çözümüne yönelik bir şey yapamazlar.
Öncelikli sorunlar neler? Siz neler sunuyorsunuz?
Biz beş aşamalı bir çözüm sunuyoruz. Bunlardan biri, Kapalıçarşı’nın bütüncül bir projesi yok. Nasıl yönetileceği, altyapısının yenilenmesi, taşıyıcı kolonlarının güçlendirilmesi, çatının yapılması, havalandırma ve ısıtma gibi çözülmesi gereken acil sorunları var. Mülk sahipleri tarafından duvarlar inceltilmiş ya da kaldırılmış. Statik sorunları var.
Kapalıçarşı’nın kaotik bir havası var. Kendine has bir doku yaratmış durumda. Restorasyondan sonra, yalnızca turistlerin gezdiği, daha elit bir yere dönüşür mü?
Karakteristik yapısını muhafaza etmesi gerek. Bizim zaten konseptini değiştirme gibi bir yetkimiz yok. Biz sadece düzenleriz. Dar sokaklar var Kapalıçarşı’nın etrafında. Esnaf, karşılıklı olarak eşyalarını dışarı çıkardığı için, sokakta yürüyecek alan kalmıyor. Bunlar doğru değil. Kapalıçarşı’nın etrafındaki ara sokaklarda, esnafın dükkân önüne malzemelerini bırakması, geleneksel bir yaklaşımdır, ama bunu abartmasına izin veremeyiz. Öncelikli bu sınırları belirleyeceğiz.
Ne kadar sürecek?
Kapalıçarşı’nın proje çalışmaları, 2009’da başladı. Avan proje, 2015’te onaylandı. Altyapı çalışmalarına başlayabileceğiz. Kapalıçarşı’nın çevresiyle birlikte 110 bin metrekarelik alanını ilgilendiren restorasyon projesinin onaylanması, yıl sonunu bulur. Restorasyon sürecinin ne kadar süreceğini kestirmek güç. Yanlış bir algı var, sanki Kapalıçarşı’nın her tarafını kapatacakmışız gibi. Böyle bir şey yok. Bu proje, aslında Kapalıçarşı’nın röntgeni. Mesela, Kapalıçarşı’da bodrum yoktur ama şimdi bodrum yapmışlar. Örneğin, iki dükkânı var esnafın, aradaki duvarı kaldırmış. Bu şekilde 245 duvar var. Duvarları incelterek vitrin yapmışlar. Kapalıçarşı’nın statiğine zarar veren bu durumlara müdahale edeceğiz, diğerlerine dokunmayacağız. Dükkân sahiplerini yok sayarak bir şey yapmak doğru değil, ama sırf içindekilerin menfaati için de Kapalıçarşı’yı gözden çıkartamayız. Üç yerde, çeliklerle tutuyoruz Kapalıçarşı’yı. Oralara hemen müdahale edilmesi gerekiyor. Bir sonraki aşamada da, ileride sorun olacak yerlere müdahale edeceğiz. En son, çatı yapılacak. Altyapıdan başlayacağız. Osmanlı döneminden kalma kanallar var ve bozulmuş. Yağmur suları geliyor, yerin altına iniyor ama nereye gidiyor belli değil. Bu durum, zeminin çökmesine neden oluyor. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), altyapı çalışmalarını yapacak. Kanallar yapılırken, elektrik kablolarını, düşük gerilimli internet hatlarını, soğutma ve ısıtma sistemlerini de yapmak istiyoruz. Bir kazıyla hepsini bitirmek istiyoruz.
Maliyeti ne kadar?
Proje ve altyapı çalışmaları, 40 milyon TL’ye denk geliyor. Proje, Fetih Belediyesi ve İl Özel İdaresi tarafından hazırlandı. Altyapıyı ise İSKİ karşılayacak. Restorasyon büyük iş. 300 milyon gibi bir rakamı bulabilir. Kapalıçarşı’nın yüzde 95’i özel mülkiyet. Neticede, burada yapılacak olan restorasyonların maliyetini, mülk sahiplerinin karşılaması gerekiyor. Biz de üzerimize düşeni yaparız.
En büyük tartışma, yönetim konusunda yaşanıyor. Nasıl bir yönetim olacak? Belediyenin yönetimi kendi denetimine almak istediği söyleniyor.
Kapalıçarşı esnafının tedirginliğini görünce, biz bütün esnaf ve mülk sahiplerini davet ettik. Onlara önerilerimizi sunduk. 11 kişilik bir yönetim oluşturulacak. Dört daimi üye olsun. Fatih Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği ve Vakıflar Genel Müdürlüğü temsilcileri. Bu dört üye, çarşı yönetimine el koymak için değil, diğer 7 üyeye destek olmak için bulunacak. Başkan, sekreter ve denetim kurulu ise, esnaftan oluşacak. Bir diğer önerimiz ise, gözlemci sıfatıyla bulunalım ya da yönetimde olmak yerine, danışma kurulu olarak görev yapalım ve belirli aralıklarla toplantılara katılalım. Bu önerileri kabul etmiyorsanız, siz bize öneri getirin dedik. Benim kişisel düşüncem, bu dört daimi üyenin, oy kullanma hakkı da olmasın. Kapalıçarşı’da birçok problem var ama biz yönetim problemiyle karşı karşıya kalacağımızı hiç tahmin etmemiştik. Kapalıçarşı, herhangi bir alışveriş merkezi değil. Ortak bir değer ve belediyenin böylesi önemli bir yerde bir şekilde olması gerekiyor. Tek başına mülk sahiplerinden seçilmiş bir yönetime destek verecek bir mekanizma olmalı. Alınan kararlarda herhangi bir sıkıntı hissedilirse, o kararı Genel İdare Kurulu’na götürme yetkisi olmalı. Tarihî yapının geleceğiyle ilgili bir sıkıntı hissedersek, bunu daha geniş bir mecrada tartışılmasını isteyebiliriz. Ben bugün varım, yarın yokum. 500 yıllık çarşı. 60-70 yıl sonra onların da hiçbiri orada olmayacak. Öyle bir karar alalım ki, 100 yıl sonra da sorun çıkmasın. Biz, temel paydasının Kapalıçarşı’nın olacağı bir sistem yaratmak istiyoruz.
‘Yönetim tamamen esnaftan oluşmalı’
Fatih Belediyesi’yle görüşmelerini sürdüren Kapalıçarşı Esnaf Derneği Başkanı Hasan Fırat, belediyenin yönetim konusundaki görüşlerine katılmıyor. Belediyenin yönetim için yeni bir taslak hazırladığını ve taslağa itiraz ettiklerini söyledi. Hasan Fırat, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Hazırladıkları taslakta, Fatih Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden temsilciler var. Niye 4 kişi? Bir temsilcinin olması yeterliydi. Kapalıçarşı’da azınlık vakıflarının da mülkleri var. O zaman onları da yönetime alsın belediye. Belediyenin taslağında şartlar çok ağır. Şartlardan birinde, projeye göre dükkânlar biraz daha küçük. Dükkânlar küçülmüş olacak ve ortaya çıkan boşluklar belediyenin eline geçecek. Kapalıçarşı’da yönetim, mülk sahiplerinin elinde olmalı. Biz de Çarşı’nın restorasyonundan yanayız. Statiğe aykırı durumlar varsa, tamam onları düzeltelim, ama belediye burada esnafı korkutmaya çalışıyor. Bizim önerimiz, yönetimin tamamen esnaftan olması. Parayı esnaf verecek ama yönetim belediyede olacak. Biz bu yönetim anlayışına karşıyız.”
Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in taslağa gelen tepkilerden dolayı geri adım atmaya başladığını söyleyen Fırat, İstanbul Üniversitesi’nden uzmanlarla çalışmaya başladıklarını ve kendi yönetim taslaklarını oluşturacaklarını söyledi.
‘Yenikapı’da kilise ve çevresi korunacak’
Yenikapı’da ne oluyor?
Marmaray İstasyonu’yla Sahil Caddesi arasındaki alanda, Yalı Mahallesi çalışmamız var. Eskiden Ermenilerin yaşadığı bir yer. Mevcut dokusunu muhafaza ediyoruz. Birinci parselde bütün binalar yıkılacak. Ön tarafı yeşil kalması kaydıyla, otel fonksiyonu verdik. Kilise ve çevresinde doğal mimari korunacak. Kilise’nin çevresindeki büyük depoların hepsi kaldırılacak. Onun yerine ofis fonksiyonları verdik. Alçak binalar olacak. Proje Anıtlar Kurulu’ndan onaylandı. Bizim bir müdahalemiz olamayacak. Sadece altyapı ve yolları biz yapacağız. İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olacağını düşünüyorum.
Göçmenlerin yoğun yaşadığı bir bölge. Bu tür bir müdahale onları zor durumda bırakmayacak mı?
Manhattan’ın Harlem’i gibi. Afrikalıların yoğun yaşadığı bir yer. Ama aynı zamanda, İstanbul’un en güzel yeri. Aksaray çevresinde yüksek binalar yapılmış, keşke yapılmasaydı. İstanbul’un dünyada cazibe merkezi olması önemli. Son on yıldır Afrikalılar gelmeye başladı. Doğrusunu söylemek gerekirse, orası da uzun süre bunu çekemez. Mevcut hâliyle bunu taşıması mümkün değil. Büyükşehir ve Fatih Belediyesi olarak bir tarama çalışması yapıyoruz. Sadece orası da değil. Nişanca’da, Süleymaniye’nin alt bölgelerinde de Suriyeliler çok var. Şimdi bu meselenin çözümüne yönelik çalışma yapıyoruz. Belediyeler, insanları bir yerden zorla başka bir yere göndermemeli. Altyapısını oluşturursun, orası hayal ettiğiniz şeye dönüşür. Orayı da düzenleyeceğiz ve her şey kendi kendine düzelecek. Yalı Mahallesi de öyle.
Sulukule çok tepki topladı?
Biz de olgunlaşıyoruz. Sulukule bir proje ve bitmedi aslında. Çünkü hâlâ tartışılıyor. Suriyeliler geldi. Orada binalar bitmiş ve yaşam başlamış olduğu halde, tartışmalar devam ediyorsa, o zaman devam eden bir proje var demektir. Binaların yerine yeni binalar yapmakla proje bitmiyor. İçindeki insanlarla birlikte dönüştürebilirseniz olur. Zorlamak yok diyorum. Biz de yaşadıkça öğreniyoruz. Bu anlamda Sulukule’nin sevabıyla, günahıyla tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Sulukule, yerinden dönüştürülmüş bir projedir. Mülk sahiplerinin katkısıyla gerçekleştirilmiştir. En çok tartışılan mesele de Sulukule’de Roman kalmadığı. Bu sorularla karşılaşacağımızı bildiğim için, oradaki mülk sahibi Roman vatandaşlara, mülklerinizi satmayın dedim. Onları uyardım. Mülklerini satmasınlar diye tedbir koydurduk. İmkânlar tanıdık, ama netice ortada. Sulukule’de 640 ev vardı. Yaklaşık yüzde 30’unu Roman olduğunu düşünün, 200 aile eder. Biz projeye başladığımızdan beri, mülkünü muhafaza etmiş aile sayısı 110 civarında. Diğerleri el değiştirdi. Bu bizim istediğimiz bir şey değildi. Bu çalışmalarda böyle sıkıntılarla dünyanın her yerinde karşılaşılır. Yurt dışında da hassasiyet sahibi gruplar, Romanlara ne olacak diye endişelendiler. Kimse beni, Romanları göndermek için bunu yaptınız diyerek eleştiremez. Mülk sahipleriyle konuştuk, onların istediği gibi evler yaptık, fazla para ödemeleri için çalıştık ama buyurun proje orada.