‘Gürcülerin sesi’ geliyor

Türkiye’de yaklaşık 2-3 milyonluk bir nüfusa tekabül eden Türkiyeli Gürcüler, asimilasyon ve kültürel yok oluşun karşısında yeni bir oluşuma imza attılar. Kendilerine ‘Gürcülerin sesi’ olma misyonunu hedef seçen oluşum, Ahmet Özkan Melaşvili gibi aydınları örnek alarak yeni bir uyanış süreci başlatmak istiyor.

Asimilasyon tehlikesine karşı son noktaya geldiklerini tespit eden ‘Gürcülerin sesi’nin basına ve kamuoyuna duyurusu ise şöyle;

“Türkiyeli Gürcülere yönelik yüzyılı aşkın asimilasyonun bir sonucu olarak dil, kültür ve kimlik sorunlarının çözüm öznesi olamayan halkımızın, dil, kültür, kimlik bilinci kazanabilmesi samimi, dürüst, ilkeleri, anlayışı, mücadele programı net olan özde Gürcü aydınları ile mümkün olabilecektir. Bir yandan resmi ideolojinin asimilasyon politikaları ile çürüme ve yok oluş süreci doludizgin sürdürülürken diğer yandan ise bu süreç kendi içimizden asimilasyona karşı kapsamlı bir kimlik mücadelesini değil de folklorik-akademik faaliyetleri temel alan,  diasporacı-milliyetçi-rantçı anlayış ve kişilerce beslenmektedir.

2-3 milyonluk bir nüfusa sahip Türkiyeli Gürcüler için hayati bir öneme sahip bu müdahaleyi yapacak araçların, projelerin devreye girmesi öncelikle düşünsel bir açılımdan geçmektedir. Bu açılıma sahip yeni genç, dinamik kadrolarla buluşmak ve tüm bu dostlarımızla teorik-pratik temelde birlikte yürümek için “Gürcülerin sesi” olmak istiyoruz.

Özellikle son yirmi yıllık geçmişin, diasporacı, milliyetçi, rantçı anlayış ve kişilerin aşılması için yeni bir çizgiye, yeni mücadele araçlarına ihtiyaç vardır. Öncelikle bu sakat anlayış ve kişiler aşılmadan yeninin inşası, asimilasyona karşı ciddi bir kimlik mücadelesi vermek neredeyse imkânsız gibidir.

Tarihin bizlere yeni bir fırsat sunabilmesi için Türkiyeli Gürcülerin aydınlanma öncülerinden Ahmet Özkan Melaşvili ve arkadaşları gibi samimi, dürüst ve iddialı olunmalı, Türkiyeli Gürcülerin gerçekliği iyi kavranılmalı, demokrasi-kimlik mücadelesi birlikteliğinin gerçekliği göz ardı edilmemelidir. Gelinen nokta, asimilasyondaki son aşama olup, tarihsel olarak uygun araç ve kadrolarla gerekli müdahale yapılamazsa geri dönüşüm neredeyse imkânsızdır.

Bu sürecin kolay olmayacağını bilerek ya sürecin gereği yapılacak ya da süreç kendi acımasız gerçekliğini dayatıp halkımızla birlikte bizlerde diğer diller, kültürler, halklar gibi tarihin kör karanlık kuytularında yok olup gideceğiz.

Gürcülerin sesi internet gazetesi ile öncelikle asimilasyonu ve yok oluş gerçekliğini kavratmak, akabinde buna karşı mücadeleyi bilince çıkartmak istiyoruz.

Hastalıklar doğru teşhis edilmeden sonuç alıcı bir tedavinin mümkün olamayacağı gerçeğinden hareketle, kendimize ve halkımıza güvenerek ve sürecin gereği yapılarak bu olumsuz gidişatın aşılması ve önemli oranda geleceğimizin kazanılması mümkün olabilecektir. Hastalıklı her türlü anlayış ve kişiliklerin aşılmasını ortadan kaldıran, “kol kırılır yen içinde kalır”  düşüncesini ve dedikodu trafiğini ortadan kaldıracak, bunların panzehiri olacak eleştiri-özeleştiri mekanizması bizlerin yol göstericisi olacaktır.”

Atalarımıza, kültürümüze, dilimize, kimliğimize bağlılığın bir göstergesi olarak ve gelecekte çocuklarımıza, torunlarımıza dil, kültür ve özgür bir kimlik bırakabilmek için Gürcülerin Sesinde buluşarak tarihsel sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışacağız.

Ya özne olup tarihimizi yapacağız, ya da asimilasyon gerçekliğine teslim olup yok olacağız. Ya onurluca var oluş, ya da onursuzca yok oluş… Sonuç bizlere bağlı…

Tarih bizi kimlik, demokrasi ve insanlık için büyük bir yolculuğa davet ediyor. Bu yolculuğa ilk etapta katılanlar, özünde Gürcülük, demokratlık ve insanlık adına değer taşıyanlar olacaktır…'

 

http://gurculerinsesi.net/ )