Türkiye Ermenileri Patrikliği tarafından kurulmak istenen ve Ermeni toplumunda tartışmalara neden olan Hovagim 1461 Vakfı için mahkemeye tescil başvurusu yapıldı. Vakfın, Ocak ayında yapılacak olan duruşmanın ardından tescillenmesi ve kuruluşunun resmiyet kazanması bekleniyor.
Türkiye Ermenileri Patrikliği tarafından kurulmak istenen ve Ermeni toplumunda tartışmalara neden olan Hovagim 1461 Vakfı için mahkemeye tescil başvurusu yapıldı. Vakfın, Ocak ayında yapılacak olan duruşmanın ardından tescillenmesi ve kuruluşunun resmiyet kazanması bekleniyor.
Bir süredir tüzel kişilik sorununu çözebilmek için çeşitli formüller üzerinde çalışan Türkiye Ermenileri Patrikliği, Medeni Kanun’a göre bir vakıf kurulması yöntemini, tüzel kişilik sorununun kanunla çözülmesine kadar en uygun ara çözüm olarak görüyor.
Patrikhane Ruhani Kurulu’nun kurucusu olacağı ‘Hovagim 1461’ adlı vakfın, dönemin ruhani önderinin başkanlık edeceği ve sadece ruhani kurul üyelerinin yer alabileceği bir yönetim yapısına sahip olması planlanıyordu. Gizli bir şekilde yürütülen çalışmalar, Agos’un geçen Ekim ayında yaptığı haberle kamuoyuna duyurulmuştu. Toplumda tartışılmadan son aşamaya getirilen bu oluşumda, sivillerin yönetimde yer almayacak olması da tepkiye yol açmıştı.
Agos’un 3 Ekim’de tartışmaları manşetine taşımasının ardından Patriklik, vakfın kuruluşu konusunda geri adım attı. Kuruluş tüzüğünde bazı değişiklikler yapılarak, vakfın yönetiminde sivillerin de yer alabileceği bir yapı oluşturuldu.
Yapılan değişikliklerin ardından vakfın kuruluşu için mahkemeye başvuru yapıldı. Başepiskopos Aram Ateşyan’ın da içinde bulunduğu ruhani kurul üyeleri, vakfın kurucu üyeleri oldu. Dosyayı incelemeye alan mahkeme, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden (VGM) görüş sordu. VGM, mahkemeye, Hovagim 1461 Vakfı’nın kurulmasının önünde bir engel bulunmadığı yönünde görüş bildirdi. Mahkemenin, Ocak 2015’te, vakfın kuruluşunu tescil etmesi bekleniyor.
Agos'un merceğinden:
Toplum neden bilgilendirilmiyor?
2015’i karşıladığımız ve Ermeni Kilisesi’nin İsa Mesih’in Kutsal Doğuş yortusu ‘Surp Dznunt’u kutlamaya hazırlandığı bu dönemde, toplumu böyle bir tartışmaya sürüklemeyi bizler de istemezdik. Fakat ‘Hovagim 1461 Vakfı’ gibi önemli bir adımın, Patrikhane tarafından toplum bu konuda yeterince aydınlatılmadan atılması, tepki gösterilmeden geçiştirilecek gibi değil. 2 Ekim’de manşetimize taşıdığımız ve büyük tartışma yaratan bu konu hakkında, Başepiskopos Aram Ateşyan yönetimindeki Patrikhane, söz konusu vakfın kuruluş işlemini son aşamaya getirirken tekrar toplumu bilgilendirme ihtiyacı hissetmedi. Ortada her bakımdan belirsiz bir durum olması nedeniyle yanıt bekleyen pek çok sorudan bazıları şunlar:
Ermeni toplumunun, vakıf kurulduktan sonra bilgilendirilmesi ne kadar doğru? Böylesi önemli kararların topluma danışılarak, ortak akılla alınması gerekmiyor mu? Bu önemli tasarrufun sorumluluğunu, vekâleten görev başında olan bir din adamı üstlenebilir mi? Mal, mülk idaresi gibi akçeli konularda Ermeni Kilisesi tarihinde ve İstanbul Ermeni kilise geleneğinde bugüne kadar hep siviller görev yapıyordu, neden bu uygulamadan vazgeçiliyor? Kurulacak vakıf ne gibi tasarruflarda bulunacak? Yetki alanı ne olacak? Tüzel kişilik sorunu gibi köklü bir sorunun tali yöntemlerle çözülmeye çalışılması ne kadar doğru? Bu tutum, devletin bir elli yıl daha “Bununla yetinin” diyebilmesinin önünü açmıyor mu? Patrikhane’nin tüzel kişiliğinin ‘dinî özgürlükler yasası’ gibi bir kanunla tanınması durumunda bu vakfa ihtiyaç kalacak mı? Bu vakfa ihtiyaç kalmadığı dönemde, vakfın edindiği mülkler ne olacak?