Mehmet Uluışık’ın hikâyesi, Türkiye’de arşivlerin herkese açık olduğu iddiasının aksini ispat ediyor. Arşivlerde Ermeni ve Çerkes soykırımlarını araştırması sebebiyle Türkiye’ye giriş yasağı konan Uluışık’ın iddiasına göre, hakkındaki bu yasak kalksa bile, arşivlere girmesi MİT’ten gelen bir mektupla engelleniyor.
Devlet yetkilileri, “Ermeni meselesi” söz konusu olduğunda hemen gündeme arşivleri getirirler. Arşivlerin herkese açık olduğu ve tüm belgelerin erişebilir olması, 1915’te yaşananları tarihçilere bırakmak için yeterli sebep olarak gösterilir. Mehmet Uluışık’ın hikâyesi ise arşivlerle ilgili gerçeklerin hiç de iddia edildiği gibi olmadığının ispatı.
Uluışık, 12 Eylül sonrasında Almanya’ya gitmek zorunda kalan çok sayıda isimden biri. Daha sonra Türkiye’ye dönmediği için, askerliğini yapmadığı gerekçesiyle, 1991’de Türkiye vatandaşlığından çıkarılır. 1997’de Almanya vatandaşı olduktan sonra ise her yıl en az bir defa Türkiye’ye rahatça gelir, ta ki 2007 yılının Kasım ayına kadar.
Daha önce Türkiye’de hiçbir sorun yaşamadığını söyleyen Uluışık için, sorunlar, 2005 yılında Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nden hem kendi hem de Prof. Taner Akçam’ın çalışması için belge toplamasıyla başlar. Her defasında 1915 Ermeni Soykırımı’yla ilgili belgeleri isteyen Uluışık, arşivlere üçüncü gidişinde arşiv çalışanlarının garip sorularına muhatap olur ve adeta sorguya alınır. “Ermeni misin?”, “Taner Akçam’la sıklıkla görüşür müsün?” gibi sorulara maruz kalan Uluışık farklı mecralardan ölüm tehditleri de alır.
Uluışık, Kasım 2007’de bir hafta önce çıktığı Türkiye’ye geri dönmek istediğinde, havaalanından, hakkında yurda giriş yasağı olduğu gerekçesiyle Almanya’ya gönderilir. Uluışık’ın başlattığı hukuki süreç, yasağın kaynağının ortaya çıkmasını sağlar. İdari mahkemede İçişleri Bakanlığı’na karşı açtığı davanın ilk oturumunda, Bakanlık’tan gelen Osman Karakuş imzalı dilekçeye göre, Uluışık, Pasaport Kanunu’nda yer alan “Türkiye Cumhuriyeti’nin emniyetini ve umumi nizamını bozmak niyetiyle veya bozmak isteyenlere ve bozanlara iştirak veya yardım etmek amacıyla geldikleri sezilenler” arasında sayılır. İkinci oturumunda, Bakanlık’tan gelen dilekçe ise düğümü çözer. Bu dilekçeye göre, Bakanlık, Uluışık hakkında Emniyet Genel Müdürlüğünce düzenlenen istihbari bir bilgi notu almıştır. Bu bilgi notunda Uluışık hakkında yer alan görüşler, arşivde çalışmalar yapmasının devleti rahatsız ettiğini açıkça gösterir: “Osmanlı arşivlerinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi, İttihat ve Terakki Partisi dönemi ile Milli Mücadele dönemlerinde, son Osmanlı yönetimlerinin Çerkesler başta olmak üzere, Kafkas halklarının Ermenilere karşı kışkırttığı, Ermenilerle Çerkesleri birbirlerine kırdırdığı ve böylece Ermeni Soykırımı yanında Çerkes Soykırımı’nı da gerçekleştirdiği yönündeki tezlere destek bulmak amacıyla çalışmalar yaptığı, çalışmalarını Almanya merkezli faaliyet gösteren Konrad Adanauer Vakfı ile Goethe Enstitüsü fonlarından aldığı mali destekle sürdürdüğü şeklinde duyumlar alınmıştır.”
Uluışık’ın söz konusu yasağa itirazı, önce İdari Mahkeme, sonra da Danıştay tarafından kabul edilir. Böylece hakkında konulan yurda giriş yasağının kalktığını düşünen Uluışık, 15 Mayıs 2013’te Türkiye’ye girmeye çalıştığında başka bir sürprizle karşılaşır: 13 Nisan 2011 tarihinde hakkında yeniden yurda giriş yasağı konmuştur. Fakat esas sürpriz, ablasından gelen haberdedir. Türkiye’ye gireceğinden emin olan Uluışık, ablasına arşive gidip kendi adına belge istemesini rica eder, kendisi bir gün sonra gelip belgeleri inceleyecektir. Fakat arşiv görevlileri, Mehmet Uluışık’ın adını duyunca, “Kendisinin arşivlere girmesi yasak” cevabını verirler. Ablasının “Türkiye’ye giriş yasağı kalktı” tepkisine ise “Türkiye’ye girse bile arşivlere giremez” karşılığı verilir. Ankara’da tanıdığı bazı isimleri araya sokarak, arşive giriş yasağının sebebini öğrenmeye çalışan Uluışık’a gelen bilgilere göre, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürü Yusuf Sarınay zamanında Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan (MİT) kuruma gelen bir mektupla Uluışık’ın arşivlere girmesi yasaklanmış.
Uluışık, “O güne kadar arşive sokulmamak için Türkiye’ye girişinin yasaklandığını düşünmeme rağmen, arşive girişimin her şekilde yasak olması beni çok şaşırttı” diyor. Bu yasağın nedeninin ne olduğunun yanıtı ise Uluışık’ta da yok. “Konuştukça, esen rüzgârı bile suçlu bulabiliriz” diyen Uluışık, artık hukuki bir girişimde bulunmayacağını, çünkü devletin sonsuza kadar yasak koyabileceğini bildiğini söylüyor.