2004 yılında Hrant Dink’i İstanbul Valiliğine çağırarak ‘uyaran’, Dink’in yaşamının tehdit altında olduğunu bildikleri ve kendileri bizzat İstanbul İl Koruma Komisyonu üyesi oldukları halde hiçbir önlem almayan, üst düzey MİT görevlileri için kovuşturmaya yer olmadığı kararı alındı. Dink ailesi avukatları savcılığın verdiği karara itiraz ettiler.
Dink’in yaşamının tehdit altında olduğunu bildikleri ve kendileri bizzat İstanbul İl Koruma Komisyonu üyesi oldukları halde hiçbir önlem almayan, üst düzey MİT görevlileri Özel Yılmaz ve Handan Selçuk hakkında, Dink ailesi avukatlarının başvurusu ve Başbakan Erdoğan’ın soruşturma izni vermesi ile açılan soruşturmada Ankara Savcılığı, yaklaşık bir yıl sonra kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi.
Kararda “şüphelilerin üzerlerine atılı suçun görevi ihmal veya görevi kötüyle kullanma suçlarını düzenleyen maddeleri ihlal eder nitelikte olduğunu ancak zamanaşımı tarihi dolduğundan” kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği anlatıldı.
Dink ailesi avukatları Av. Fethiye Çetin ve Av. Hasan Ürel karara itiraz ettiler. Savcılığa sunulan itiraz metninde savcılığın suçun tayininde hata yaptığı ve suçun savcılığın vardığı sonucun aksine 'mütemadi' bir suç olduğu belirtilirken, zaman aşımı yorumunda da suçun tanımında hataya düşülmesi sebebiyle yanlış karar verildiği savunuldu.
Zaman aşımı yorumunun neden yanlış olduğunun ayrıntılarıyla ifade edildiği itiraz metninde failler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına yönelik kararın hata olduğu şu satırlarla ifade edildi;
'yasal düzenlemelerde açıkça ve kesin olarak işaret edildiği üzere, şüpheliler Hrant Dink cinayetini engellemek, koruyucu ve önleyici tedbirler almakla yükümlüdürler ve bu yükümlülükleri kanundan doğan bir yükümlülüktür.
Kanundan doğan yükümlülüklerini yani önleyici tedbir almak şeklindeki icrai bir davranışı gerçekleştirmedikleri için TCK 83 anlamında Hrant Dink cinayetinden sorumludurlar.
Çünkü, bu şahıslar, kanunla yükümlü kılındıkları eylemleri ihmal ederek Hrant Dink cinayetine sebebiyet vermişlerdir. Özel Yılmaz ve Handan Selçuk görevlerini yapmış olsalardı hiç kuşku yok ki Hrant Dink bugün yaşıyor olacaktı.
Sayın savcı, zamanaşımı süresini belirlerken bu hususu göz ardı etmiştir.
Oysa şüphelilerin eylemleri açıktır. Yasadan kaynaklanan görevlerini yerine getirerek önlem almış olsalardı Hrant Dink’in öldürülmesine engel olacaklardı. Olmadılar. O halde eylemleri ihmal yoluyla insan öldürmektir. Kasten insan öldürme eylemini ihmali davranışla işlemişlerdir. Bu suçtan yargılanmaları gerekir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek bu yargılamanın önünün kesilmesi hukuki değildir. '