Sibel Üçal’ın ‘Haykır Yüreğim’ adlı, ‘Türk Hıristiyan İlahileri’ alt başlıklı albümünü dinlediğimde, profesyonel bir çalışma olduğunu düşündüm. Ancak Sibel Üçal’ın mütevazılığı beni şaşırttı. “Amatörüm” dese de, eşsiz bir sese ve yoruma sahip olan Sibel Üçal ile, yüze yakın ilahi bestelediği halde kendini müzisyen saymayan eşi Turgay Üçal, muhteşem bir albüme imza atmışlar. Sibel Üçal’la, Mega Müzik etiketiyle çıkan yeni albümü ve müzik hayatı üzerine konuştuk.
Hıristiyan bir evde mi büyüdünüz?
Anneannem Ukraynalı, Kiev’de doğup büyümüş. Ortodoks bir geçmişi var fakat bir Türk’le evlenip Türkiye’ye yerleştikten sonra Protestan Kilisesi’ne devam etmiş. Bible House Kilisesi’ne giderdi, ben de ona sık sık eşlik ederdim. Annem o zamanlar, babası Müslüman, annesi Hıristiyan olduğu için ikilemde kalmıştı. Babam da Hıristiyan’dır. Ben de, 1992’de Moda Presbiteryan Kilisesi’nin pastörü Turgay Üçal’la evlendim.
Konservatuar mezunu musunuz?
Hayır, Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun oldum. Sanata yatkın bir yapım var. Müzik alanında eğitimim yok, amatörüm, fakat 1993’ten beri kilisede bilfiil hizmet ediyor, ilahiler söylüyorum. Bence insan şarkı söyleye söyleye kendi sesini keşfediyor, nefesini kullanmayı öğreniyor.
Evde ne tarz müzik dinlenir?
Her tür müziği dinleriz ama eşim de, ben de Sanat Müziği’ni çok seviyoruz. Müzik yapmaya karar verdiğimizde, “Neden Türkiye’de bulunan makamlarla ilahi bestelemiyoruz?” diye düşündük ve bu yönde çalışmaya başladık.
Albüm çıkarma kararını nasıl aldınız?
Tanıdıklarımdan, bir ilahi albümü yapmam konusunda büyük teşvik aldım. 1998’de, Batı Müziği tarzında ilahilerden oluşan ilk albümüm ‘Dönün Rabbinize’ çıktı. O zamanlar bulunduğum kiliseye devam eden, İlona adında, Macar bir keman virtüözü vardı. İkinci albümümün hazırlık aşamasında, maalesef, onu ve eşini Suudi Arabistan’da kaybettik. İlona, ilk albümümde sesimin tonunu ayarlamam, müzikleri bulmam konusunda bana çok yardımcı olmuştu. Gereken izinleri alarak, bazı eserlerin üzerine Türkçe söz yazdık, bazılarının ise sözlerini Türkçeye çevirdik. İlk üç albümümde Batı tarzında ilahiler yer aldı. Sonrasında, eşimle birlikte, bu topraklara özgü makamlarla seslendirilmiş Hıristiyan ilahilerinin yer aldığı albümler çıkarmaya başladık. ‘Haykır Yüreğim’, bu tarzdaki dördüncü albümüm. Ayrıca hizmet ettiğim All Saints Moda Presbiteryan Kilisesi adına hazırladığım bir ibadet albümü de var.
‘Haykır Yüreğim’ nasıl bir çalışmanın ürünü?
İki senedir kilisemize devam eden etnomüzikolog Sue Whittaker, Türk Sanat Müziği makamlarında yaptığım üç albümü dinlemiş ve doktora tezini bu konuda yazmaya karar vermiş. Şu anda, eşim ve benim yaptığımız müzik üzerine çalışıyor. Bu albümün çıkmasına da Sue önayak oldu. Albüm iki CD’den oluşuyor; şarkılar bir CD’de Türkçe, diğerinde İngilizce olarak seslendirildi. Bu topraklara özgü müzikler temelinde, Klasik Osmanlı Müziği (1299-1922), Türk Sanat Müziği ve Sufi Müziği çerçevesinde Türk Hıristiyan ilahileri yazdık ve söyledik. Albümde kullanılan ana enstrümanlar ney, kanun, kemençe ve tambur. Düzenlemelerde, çağdaş bir ilave olarak, arka plana keman ve çello da kondu.
İlahilerin besteleri ve güfteleri kime ait?
Eşim Turgay Üçal’a ait. Aslında müzisyen değildir ama müzik kulağı iyidir ve yüze yakın besteye imza atmıştır. Amatör olarak ut çalar. Bazen tıraş olurken, bazen metroda seyahat ederken bu ilahilerin sözlerini, bestelerini yazıyor. Daha doğrusu, telefonuna kaydedip, evde bana dinletiyor. Ben öncelikle ilahiyi kilisede söylüyorum, tepkiler olumlu olursa profesyonel müzisyenler bu ilahileri notaya döküyor, ve albümde seslendiriyoruz.
İlahileriniz hakkında hiç olumsuz eleştiri aldınız mı?
Tabii. İnsanlar alışık değiller bu tarz müziği duymaya. Özellikle genç kesimden çok tepkili olanlar var. Hatta “Sufi Müziği İslam’ın müziğidir, Hıristiyan ilahisi Sufi Müziği’yle icra edilmez” diyenler de var. Bu, bize göre doğru değil. Biz, Anadolu’nun her bir karış toprağından bas bas bağıran bu müziğin ilahi olarak da kullanılabileceğini iddia ediyoruz. Kilisemizde sadece bu tarz müzikle bestelenmiş ilahiler kullanmıyoruz; piyano eşliğine söylediğimiz, Batı Müziği tarzında da birçok ilahimiz var. Yaptığımız müziği sevmeyebilirler, ama sözler çok içsel ve özel. Hiç olmazsa sözleri okusunlar. Yaradan’la kişiyi baş başa bırakan bir albüm olduğuna inanıyorum ‘Haykır Yüreğim’in.
“Manço da kilisemize gelirdi”
Kilisemiz Moda’da, Barış Manço’nun evinin tam karşısında. Barış Manço komşuluk, arkadaşlık, dostluk adına bazen kilisemize gelirdi. Ayinlerimize katıldığı da olmuştur. Eşim ve benimle de iyi bir diyaloğu vardı. Çocukları çok severdi. Arada bizim çocukları toplar, onlara şeker çikolata dağıtırdı.