ALEV ER
Unutulan geçmiş, unutulamayan yakın geçmiş
Nazar, Hrant, Tomo ve Sırpazan Karekin Bekçiyan… Bu sırayla tanıdım onları, ama kiminin ilk kez, kiminin yeniden, kiminin daha derinden hayatıma girmesi Hrant’ın 2004 yılı başlarında önce Agos’ta, sonra Hürriyet gazetesindeki “Sabiha Gökçen Ermeni miydi” haberiyle oldu. Sonrasını herkes biliyor, anlatıp acıları yeniden deşmeyeyim ama “böyle başkaları da var mı” sorusu o haberle, Hrant’ın başına gelenleri, gelecekleri sorgularken düştü aklıma o yıl. Bununla ilgili her şeye daha bir kulak kesilmişken kimin nerede yazdığını hatırlamadığım bir anektod düştü önüme; “Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 1920’lerin sonunda, Çorlu’da yaşayan Aras Yayınevi’nin sahibi Yetvart Tomasyan’ın annesi Mari’yi tren istasyonunda görmüş, onu da evlat edinmek istemişti.” Tomo’yla, Yetvart Tomasyan’la beni Hrant tanıştırdı ve ona ilk sorumdu “Olmuş mu böyle bir şey?” “Evet” demişti Tomo, “olmuş evet, anlatırım bir gün, hatta annemle tanışırsın, o anlatır.”
‘Zarig’in altınları’ ve Sivas Kongresi fotoğrafı
Bakalım becerebilecek miyim; eski, 45 yıldır tanıdığım bir arkadaşımın üç kuşak önceki akrabalarının en azından tanığı olduğu bir tehcir hikâyesi anlatacağım.
Hrant’ın, kayıp Ermeni yetimin peşinde
Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in Hatun Sebilciyan adlı yetim bir Ermeni kızı olabileceği iddiaları 2004 yılında Agos gazetesinde Hrant Dink’in imzasıyla yer almış, söz konusu haber Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülüşüne kadar süren hedef gösterme harekatının başlangıcı olmuştu. Gazeteci Alev Er bu sırrın peşine düşerek kayda geçtiği çarpıcı ayrıntılarla Türkiye’nin yakın dönem tarihine de ışık tutuyor.