PINAR ÖĞÜNÇ

Pınar Öğünç

Ezgi Apartmanı, Rende Sitesi, İsias Oteli, Ebrar Sitesi... Geçen bir buçuk yılda yıkılmasında kusur bulunan binalar üzerinden hukuk mücadelesi veren binlerce kişi var. Süheyl Sümbültepe de onlardan biri. Hatay, İskenderun'daki MCG Tower'da hayatını kaybeden on dört kişinin arasında annesi Cahide ve babası Rafi Sümbültepe, kuzeni Serhan Bozhüyük ve eşi Başak Bozhüyük ile altı aylık bebekleri Mahir vardı. Bu hikâyeyi benzerlerinden ayıran şey, sadece üç yıl önce yapılmasına ve İskenderun'un depremin en şiddetli hissedildiği yerlerden biri olmamasına rağmen on dört katlı bu gıcır gıcır görünümlü yapının tuzla buz olması.

44 yaşındaki Nejla Işık gaz, su, cop dinlemeden nöbet tutan o kadınlardan biriydi. Doğduğu, gözü gibi baktığı bu coğrafyanın “cehennem çukuruna” döndürülüşüne şahit oldu, toprak altında kalmasın diye zeytin ağaçlarını elleriyle kesti ağlayarak. 80'lerine gelmiş ailesinin bir üst kuşağıyla ve 20'lerindeki kendi iki çocuğuyla birlikte direnişin hep ön saflarında yer aldı. 31 Mart yerel seçimlerinde İkizköy'ün muhtarı seçilmesiyle ise Işık'ın hayatında yeni bir evre başladı. Akbelen Direnişi açısından anlamı dışında bu yeni dönem, çevre hareketi etrafında dönüşen bir kadının da hikâyesini barındırıyor.

Cumartesi Anneleri, her Galatasaray eyleminde bir kaybın öyküsünü anar. Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi imzasıyla biten bu metinlerin toplamına bakılsa en sık kullanılan fiil “vazgeçmemek” olabilir. “Gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin açıklanması, suçun fail ve sorumlularının yargılanarak cezalandırılmaları talebiyle” oradadırlar. “Tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” diyerek bitirirler. Kaldı ki orada bulunmanın bizatihi kendisi vazgeçmemek anlamına gelir. Peki neden vazgeçmemek?