OHANNES KILIÇDAĞI
“Mezar çeşme” hakkında
Ben o taşı oraya koyanların, o köyde yaşayanların özellikle kötü insanlar olduğunu ve o taşı da “kötülük olsun diye” oraya koyduklarını düşünmüyorum. Hatta, belki sorsan Ermenilere özel bir düşmanlıkları da yoktur. Sorunun özü tek tek insanların kişiliği, iyiliği veya kötülüğü değil; kötülüğün aldığı kemikleşmiş, yapısal durum.
Mezar çeşme
Gördüğünüz gibi, bu bir çeşme fotoğrafı. İlk bakışta sıradan gibi duruyor. İlk dikkat çeken şey, bakımsızlığı. En tepesinde besmele ve yapım tarihi olan 5 Ekim 1999 yazılmış. Onu ilginç kılan ise, çeşmenin önünde, tabana konmuş uzun mermerin bir mezar taşı olması. Kasım 1844’te doğmuş, 1904’te başka bir Kasım’da ölmüş rençber Garabed Dalbizyan’ın mezarı.
Alarm zilleri
Duyduğunuzda savunmaya geçmeniz gereken birtakım siyasi ‘fikir’ ve söylemleri tekrar hatırlamakta fayda var. Bir nevi alarm zili gibi, kulaklarımızı dikeceğimiz sözler...
‘Allah’ın lütfu’ bitmez
Tanpınar’ın satırlarını okurken aklıma gelen ise şu oldu: İktidarda kim veya hangi görüş olursa olsun, ister İslamcı, ister ‘Allahsız pozitivistler’, muktedirler ‘işini biliyorsa’, onlar için ‘Allah’ın lütfu’nun sonu yok, daima gelip onları buluyor.
Mezarı var olanın varlığı yok olmaz
Onun için düşman bellenen grubun mezarlıklarına saldırı tarihte vaka-i adiyedir. Onun içindir ki Ermenileri Anadolu’dan temizlemekle ‘yetinilmemiş’, mezarları da hedef alınmış, çoğu yerde dümdüz edilmiştir.