Zaman yazarı Mehmet Kamış, Hrant Dink cinayetiyle ilgili kaleme aldığı yazıda, Hrant Dink'in öldürülmesini 'kelebek etkisi'ne benzetiyor. Kelebek etkisini 'mazlumun, zayıfın nelere sebep olabileceğini anlatan çok önemli bir ifade' olarak tanımlayan Kamış, 'Sonuçta Hrant Dink bize sığınmıştı, canını bize emanet etmişti ama biz onu koruyamadık' diyor.
10 Ocak 2007 tarihinde, yani katledilmesinden 9 gün önce Hrant Dink, ''Ruh halimin güvercin tedirginliği' başlığını taşıyan bir yazı kaleme almıştı.
Şöyle diyordu Dink: 'Muhtemelen 2007 benim açımdan daha da zor bir yıl olacak. Yargılanmalar sürecek, yeniler başlayacak. Kim bilir daha ne gibi haksızlıklarla karşı karşıya kalacağım? Ama tüm bunlar olurken şu gerçeği de tek güvencem sayacağım. Evet, kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.''
Hrant Dink bu yazıyla bir kez daha bu ülkeye sığınıyordu. Bir kez daha, canımı size emanet ediyorum, diyordu. Tehcire uğramış bir halktan geriye kalan, daha sonraki yıllarda da bu ülkeyi terk etmemeyi tercih ederek canını bize emanet eden Hrant, her şeye rağmen tavrını değiştirmiyor, olduğu yerde duruyordu.
Ancak bu yazıyı yazdıktan 9 gün sonra göz göre göre katledildi. Neredeyse naklen yayınlanan bu cinayetin arkasındaki ele ulaşmak, onun kim olduğunu görebilmek, aradan geçen beş yıla rağmen hâlâ mümkün olmadı. Bir türlü de mümkün olamıyor. Sabah gazetesinde Nazlı Ilıcak'ın dünkü yazısından da iyice anlıyoruz ki, bu cinayet çirkin bir şebekenin işinden başka bir şey değil. Türkiye'yi, hükümeti ve demokrasiyi cendere içine almak isteyen kanlı bir şebekenin işlediği bu cinayetin gerçek faillerini maalesef hâlâ bulamadık.
Bunun aydınlatılamamış olması, büyük bir yüz karası olarak alnımızda dururken, cinayetin tetikçisiyle sanki bir kahramanmış gibi fotoğraf çektiren polisi, emniyet müdürü yapmanın anlamı nedir? Oysa bu olay ortaya çıktığında söz konusu polis, açığa alınmış, 16 aylık kıdem durdurma cezasıyla karşı karşıya kalmıştı. O zamandan bu yana ne değişti? Ne değişti ki, hem cinayetin soruşturması akim kaldı, hem de kamu vicdanını yaralamış bir polis ödüllendirilip, Hrant'ın doğduğu topraklara emniyet müdürü yapıldı?
Bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine 'kelebek etkisi' denir. Bunu ilk dillendiren Edward N. Lorenz der ki; 'Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir. Ya da, bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir.' Kelebek etkisi mazlumun, zayıfın nelere sebep olabileceğini anlatan çok önemli bir ifadedir. Kelebeğin o güçsüz, o zayıf kanatları öyle bir vakte denk gelir ki, kocaman şehirleri yerle bir edebilir. Kelebeğin kanadını da, mazlumun âhını da hiç hafife almamak gerekir.
Hrant Dink cinayeti bu ülkede yaşayan herkesin boynunda büyük bir vebal olarak duruyor. O olayın gerçek katillerini bulup cezalandırmadıkça kelebeğin kanadı bizi tehdit etmeye devam edecek.
Sonuçta Hrant Dink bize sığınmıştı, canını bize emanet etmişti ama biz onu koruyamadık. Şimdi katillerini bulup cezasını vermek boynumuzun borcu...
Mehmet Kamış / Zaman