VAHAKN KEŞİŞYAN

Vahakn Keşişyan

Edebiyatın densizliği

Edebiyat üzerine kurulan bir ulus eninde sonunda yıkılmaya mahkûmdur. Varlıklarının yegâne işlevi eski tarihi yeniden üretmek olan uluslar var. Tabii ki bu yolla ulus inşa edilemez. Ulus inşa etmek zaten anormal bir durum. Ulus ya oluşur, ya da oluşmaz. Yok, eğer ulus oluşturacağım diye ulus edebiyatı oluşturulursa, buna ulus denmez edebiyat ulusu denir.

Burada siyasi- antropolojik etütler yapıp hangi ulusun edebiyat ulusu, hangisinin gerçek ulus olduğunu sınıflandırmaya kalkışmayacağız. Zaten mesele de o değil. Mesele ulus olduğunu iddia eden toplumun bireylerinin kendi toplumlarından ne bekleyebileceğidir. Bireylerden bağımsız olarak toplumun kendi kimliği vardır. Veya toplum üyelerinin kümelenmesi ile oluşur. Her iki durumda da birey ulusundan ne bekleyebilir?

Eğer birey- toplum ilişkisi doğrulanamamışsa toplum seçkinler zümresinin sömürü alanına dönüşür. Bu zümre de edebiyatın iplerini elinde tuttuğu sürece iktidarını sürdürebilir. Böylece milliyetçilik de edebiyatın birincil amacına dönüşür.

Sabancı Üniversitesi öğretimüyelerinden Dr. Mark Nışanyan Beyrut’taydı. Dr. Nışanyan pek çok makalelerinde ve kitaplarında edebiyat ve ulus konularını işlemiştir. Alman Orient Institute ve Beyrut Amerikan Üniversitesinin ortaklaşa düzenledikleri bilimsel toplantıda Dr. Nışanyan “ulusun hayaletleri” başlıklı bir sunum yaptı. Dr. Nışanyan Beyrut’ta tanınan bir isim. Daha önce de benzer toplantılara katıldı. Özellikle de bir yıl boyunca Beyrut’taki Haygazyan Üniversitesinde ders verdi.

Dr. Nışanyan Ermeni olarak ne bekleyebilirdi Beyrut Ermenilerinden? Ya Amerikan Üniversitesinin Ermeni öğrencilerinden? Söyledikleri Ermenilere dair olduğu halde Ermeniler ilgi göstermemişlerdi Nışanyan’ın söylediklerine. İyi de Ermenilerin kendilerine dair düşünme, fikir yürütme yetenekleri var mı? Yoksa bu da edebiyat ulusu olmanın sonuçlarından biri mi?

En tehlikelisi de edebiyat ulusunun bireylerinin edebiyat dışındaki konulara duyarsızlığı. Yani mesela konu “dünyanın en eski ayakkabısını Ermeniler üretmiştir” olsaydı herkes koşarak gelirdi. Kimileri bayraklarını da alıp gelirdi.

Gerçi konferans salonu tıklım tıklım doluydu Dr. Nışanyan’ın Lübnan toplumunda ilgi gördüğü söylenebilir. Ama Ermeni olmayan Lübnanlılar nezdinde. Bu durum Dr. Nışanyan’ın konularının Ermeni toplumu için çok da çekici olmamasından kaynaklanıyor. Ermeni toplumunun kendi gerçekliliğine karşı ilgisizliğinden değil, zaman içinde bir edebiyat beğenisine alışmış olduğundan kaynaklanıyor bu durum.

Edebiyat beğenisinin net sınırları var. 24 Nisan, 28 Mayıs, Ermenilerin muhteşem geçmişi, Ermenilerin adalet talebi ve ne yazık ki diasporada 19 Ocak günü de aynı ruh hali ile karşılanıyor. Dolayısıyla bu edebi beğeninin dışında kalan bütün konular eğer “düşmanca” sayılmıyorlarsa bile, en hafif ifadesi ile “önemsiz” kabul ediliyorlar. Edebiyat beğenisi ulus bireylerine sürekli olarak kendini dayatır ve böylece bireylerin bilincinde topluca var olmanın yegâne anlamına dönüşür.