Ermenistan, Avrupa Birliği’yle siyasi ilişkiler ve serbest ticaret müzakerelerini geçen ay tamamlamıştı ve Kasım ayında, diğer eski Sovyet cumhuriyetleriyle birlikte Vilnius’ta anlaşma masasına oturacaktı. Görünüşe göre, Kasım’a kadar çok şey değişecek. Bu hafta Serj Sarkisyan Rusya’yı ziyaret etti ve oradan da Rusya, Kazakistan ve Belarus’un üye olduğu Avrasya Birliği’ne katılmak istediğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Kremlin’in resmi internet sitesinde yayımlanan hedeflerini, Moskova’ya gitmeden bir gün önce bizzat teyit etti. Ertesi gün Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinde, Sarkisyan AB ile iyi ilişkileri korumak istediğini belirtiyordu. Ama belli ki, AB’ye daha fazla yaklaşmak gibi bir niyeti yok. Tabii, Avrupa’nın da Ermenistan’a ne kadar yaklaşmak istediğini bilemiyoruz.
Acaba Ermenistan’daki iktidar çevreleri, AB’ye yaklaşmalarının, Kasım’da yapılacak olan Vilnius toplantısının kendileri için siyasi bir değeri olmadığını, zararlarının getirilerinden fazla olacağını mı hissettiler? Burada aslolan, Rusya’dan korkmaları değil; Avrupa’nın Ermenistan için, siyasi bir sığınak olarak ne denli güvenilir olduğudur. Belli ki AB, Ermenistan’ı Dağlık Karabağ konusunda tavizler vermeye, Türkiye ile kendi çıkarına aykırı şartlar altında müzakereler yürütmeye ve belki de en can alıcısı, İran’la arasına belli bir mesafe koymaya zorlayacak. Bu üç adım, doğal olarak, intihara eşdeğerdir ve Ermenistan’ı kısa bir süre içinde bütünüyle AB’ye bağımlı hale getirecektir. Üstelik, Ermenistan, AB’yi güvenen Gürcistan’ın başına neler geldiğini de çok iyi biliyor.
Öte yandan, Ermenistan siyasal elitinin AB’ye yaklaşma konusunda çekinceleri de var. İnsan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü, eşitlik vs. Ermenistan siyasi eliti için çok ciddi değişimler ifade ediyor. Oysa Ermenistan toplumu içinde, bugünkü siyasi elitin karşısına, yukarıda anılan ideolojilerle donanmış bir alternatif yok. Tabii ki, oligarklara karşı adalet mücadelesinin öncüsü olmaya hazır insanlar var ama bu da şartlara bağlı. AB bu insanlığın güvenliğini sağlayabilir mi? Siyaset meydanında öne çıkmalarını ve gerçek bir muhalefeti örgütlemelerini destekleyebilir mi? Elbette böyle bir şey yok. Olsaydı, şimdiye kadar bir şeyler yapmasına olanak sağlayan bazı fırsatlar doğduğunda ortaya çıkardı.
Ancak AB’nin siyasi dehası, mevcut iktidarlarla düşmanlık üretmemek üzerine kurulu. AB, temelinden hileye bulaşmış seçimleri yasal kabul ederek, mevcut iktidara desteğini sundu. Daha önce Ermenistan’ın AB ile imzaladığı bütün anlaşmalarda olduğu gibi, bu imzaların da fiili hiçbir geçerliliği olmayacak. Türkiye’yle de barışa giden protokollerin imzalanması da buna dahil. Ermenistan’ın siyasi eliti, bu yıl değilse gelecek yıl kendi sonunu getireceği kesin olan bir adımı nasıl atacak?
AB’nin vaatleri Ermenistan’da fazla karşılık bulmuyor. Hatta gelecekte AB üyesi olma hayali, son zamanlarda Ermenistan vatandaşlığı almış olan Diaspora Ermenilerinin inanmak isteyecekleri bir rüya. Ermenistan’daki sivil toplum örgütlerinin demokrasi propagandası yapan ofislerinin internet masraflarını ödemek için Avrupa’dan fonlar almayı çok isteyeceklerdi (Sergei Vartanyan, ‘Pembe Şehrin Rengi’). Ancak Ermenistan’da gaz fiyatlarının üzerindeki Rus tehditleri çok daha etkili. Keza, çok daha etkin olan bir faktör de, Azerbaycan ile Rusya arasında imzalanan yeni askeri anlaşmalar.
Ermenistan’daki ağır gerçeklik, dış göç ve yaygın yozlaşma. İkisi de, Ermenistan’ın AB’ye veya Avrasya Birliği’ne yaklaşımıyla ilintili. Ermenistan’ın zavallı halkına kalansa, Rusya ile AB’nin birbirine yaklaşmasını ve o süreçte Ermenistan’ın ayaklar altında kalmamasını ümit etmek.