Bizim basın biraz yazdı, ama nedense gazetecilerin bile duymayacağı kadar: Soydaş Azerbaycan, İran sınırında İsrail’e bir hava üssü verdi. Haberi, ABD’nin ünlü Foreign Policy dergisi 28 Mart sayısında duyurdu. ABD’li üst düzey bir yetkilinin Şubat başında yaptığı açıklamaya göre, İsrail Azerbaycan’dan, İran’ın kuzey sınırında bir havaalanı satın aldı. Haberde şu hususlar da yer aldı:
1) Şubat sonunda, İsrail’in Azerbaycan’a 1,6 milyar dolarlık Heron ve uçaksavar füze satmasına ilişkin anlaşma imzalandı.
2) İran yine Şubat’ta, Azerbaycan’a iki nota verdi. Biri, Mossad ajanlarının Azerbaycan topraklarında faaliyette bulunmasını, diğeri İsrail’de eğitilmiş suikast timlerinin İranlı bilimcileri hedef almasını protesto ediyordu.
3) İktidardaki Yeni Azerbaycan partisinin bir üyesi, hükümetten, ülkenin adının ‘Kuzey Azerbaycan’ olarak değiştirilmesini istedi. Kuzey İran’da yaşayan 16 milyon Azeri’nin bağımsızlığa kavuşturulmasını kastediyordu.
4) WikiLeaks’in yayımladığı, ABD Bakü Büyükelçiliği Müsteşarı Donald Lu imzalı bir kriptoda (2009), İlham Aliyev’in şu sözleri yer aldı: “İsrail’le ilişkilerimiz buzdağına benzer.”
İsrail haber hakkında yorum yapmayı reddetti. Azerbaycan biraz bekleyip yalanladı, haberi İran’la aralarını bozmaya yönelik bir iftira olarak niteledi. Ancak ABD kaynakları şu noktaya dikkat çekti: Azerbaycan Savunma Bakanı Safar Abiyev, üs verme haberi duyulmadan önce bir soruyu yanıtlarken, İran’ı bombalamaktan dönecek İsrail uçaklarının Azerbaycan’a inmesi ve oradan İran’da arama-kurtarma operasyonu yürütmek istemesi halinde bunu yasaklayacaklarını söylemekten kaçınmıştı. Israel Hayom gazetesinin 29 Mart sayısında da yer alan bu husus, eski bir ABD diplomatı tarafından da İsrail’in Haaretz gazetesinde dile getirildi (29.03.2012). Burada 3 şey söylemek istiyorum:
Olayın yorumu
1) Böyle ‘sivri’ haberlerde ihtiyatlı davranırım. Ama olay doğru. Dışişleri’ndeki arkadaşlara sordum, şu cevabı aldım: “Satın alma değil, kullanma hakkı verilmiş.” Azerbaycan’da Sovyet döneminden kalma, İsrail’in yararlanabileceği 8 metruk havaalanı olduğunu Independent, Londra Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün ‘Askeri Denge 2011’ raporuna dayanarak yazdı (30.03.12).
2) Haberi sızdıran tabii ki ABD. İsrail’e söz geçiremeyince, kendi başı da belaya girmesin diye süreci durdurmak için yaptı.
3) Bu olay inşallah Türkiye’nin kulağına küpe olur. 1923’ten beri özerk olan Dağlık Karabağ’ın özerkliğini 1989’da tek yanlı bir parlamento kararıyla kaldırıp kendi başını belaya sokan, o günden beri de Karabağ’ı kurtarmaktan başka hiçbir şey düşünmeyen Azerbaycan, Türk dış politikasının tartışmasız en büyük zararlısı.
Tek taraflı aşk
24.04.2004 Annan referandumunda Kıbrıslı Türklerden ‘evet’, Rumlardan ‘hayır’ çıkması halinde KKTC’yi tanıyacağını açıklamıştı Azerbaycan; sonuç malum. 29.04.2004’te, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde KKTC milletvekillerinin oturumlara katılmalarını sağlayacak rapor oylanacakken, Azeri heyeti “kokteylleri olduğu için” salondan ayrıldı. Haziran 2005’te Erdoğan Bakü’yü ziyaret ettiğinde Aliyev KKTC pasaportlarını kabul edeceklerini, KKTC’ye doğrudan uçuşları başlatacaklarını, Azeri şirketlerin KKTC’de büro açacaklarını bildirdi; sonuç malum.
22.04.2009’da Ermenistan’la protokollere giden süreç duyulunca, Azerbaycan iki Türk camisini kapattı (Hürriyet, 20.05.09) ve Türkiye’ye ‘indirimli’ sattığı doğalgaza zam ilan etti (Taraf, 26.04.2009. Türkiye’ye doğalgazı 120 dolardan satma anlaşması yaptığında, Rusya’ya 80 dolardan satıyordu). Ardından, Türk şehitliğindeki Türk bayraklarını direkleriyle söktü (Milliyet, 18.10.09). Sonuçta Türkiye’nin Ermeni meselesinde önünü açacak protokolleri başarıyla sabote etti. Şubat ayında, Taksim’deki ‘Dişe Diş, Kana Kan, İntikam’ mitingini finanse etti.
Şimdi de Türkiye’nin –haklı veya haksız– canını dişine takarak uğraştığı İsrail’e hava üssü verdi. Türkiye’nin –doğru veya değil– ABD’yi küstürme riskini göze alarak Güvenlik Konseyi nükleer pazarlığında arka çıktığı İran’a her an saldırabilecek bir konuma geçti.
Yine de kabahat bizde: Biraz doğalgaz korkusundan, biraz “iki devlet, tek millet” diye diye, çok şımarttık bu ülkeyi. Aslında onun yaptığıdır normal olan: Menfaatini güdüyor.