ROBER KOPTAŞ

Rober Koptaş

HAYAT OLDUĞU GİBİ

Krikor Odyan’ın izinde yeni anayasa

 

Mithat Paşa’yla birlikte 1876 tarihli ilk Kanun-i Esasi’yi hazırlayan Krikor Odyan’ın torunları, kendilerine yakışanı yaptılar ve Ermeni toplumu adına, demokratik ve çoğulcu bir öneri paketini TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sundular. Bu öneri metniyle Türkiye Ermenileri, kendilerini ikinci sınıf vatandaş olarak gören devlet bakışına meydan okurcasına, eşit yurttaşlar olarak, memleketlerinde, adalet temelinde bir toplumsal barış istediklerini duyurdular. Sadece duyurmakla da kalmadılar, o barışçı geleceği inşa etmek için çorbaya tuz da kattılar.

Metnin ruhunu yansıtan şu pasaj, sadece Ermenilerin veya diğer gayrimüslim grupların değil, Alevisi, Sünni’si, Türk’ü ve Kürd’üyle tüm Türkiye’nin sorunlarını çözecek formüldür:

“Yeni Anayasa’nın;

• Dinlere, sosyal ve kültürel gruplara, etnik kimliklere, ideolojilere eşit mesafede durması,

• Türkiye toplumunun çok kültürlü, çok dilli, çok dinli bir toplum olduğu gerçeğini benimsemesi; ihtiyaç duyan grupların devamlılığını desteklemek için tedbir almayı sağlayabilmesi,

• Vatandaşlık tanımını bir etnik kimlik çerçevesinde yapmaması,

• Devlet tipi din yaratma amacı taşımaması; tüm dinlerin özgürce örgütlenmesini sağlaması,

• Hak ve özgürlükler, kadın, çocuk, çevre, cinsiyet, emek konularında evrensel, ulus-ötesi, insani hukuk standartlarını temel alması, bu düzlemdeki uluslararası hukuk literatürüne çekince getirmemesi şarttır.

Bu değerler etrafında yapılacak bir Yeni Anayasa’nın, Türkiye toplumunun barışını, huzuru ve farklılıklarıyla bir arada yaşamasını sağlayacağına inancımız tamdır.”

Geç oldu iyi oldu

Ermeni toplumu adına bir anayasa paketi hazırlanma süreci kolay olmadı. Başta tutulan yol çok doğru değildi ve o yanlış yolun terk edilmesi sayesinde, son derece ileri öneriler sunan bir metne sahip olabildik. Biliyorsunuz, daha önce, Ermeni Patrikliği, bütün gayrimüslim azınlık toplulukları adına, diğer dini önderliklerle birlikte yürütülen çalışmalara katılmıştı. Bu, başlangıcı itibarıyla çok doğru bir çalışma değildi, çünkü her cemaat adına seçilen uzmanlar, kendi tabanlarıyla herhangi bir temasa gerek duymadan, kendi zihinlerindeki anayasa önerisini yazmak için bir araya gelmişti. Bu, diğer topluluklara nazaran en kalabalık ve en heterojen grup olması nedeniyle, en çok Ermeni toplumu için bir hataydı.

Ekümenik Patrikhane’de yürütülen bu çalışmalar sona geldiğinde, nahoş bir durum yaşandı ve Ermeni ve Rum Patrikhaneleri arasında bir anlaşmazlık doğdu. Öneriyi sunmak üzere Ankara’ya Ekümenik Patrik Bartholomeos’un kendi heyetiyle gitmesi karşısında Ermeni Patrikliği olumsuz tutum takındı ve Ermeni toplumunun anayasadan beklentilerini yansıtan farklı bir metin üzerinde çalışılacağını ve Uzlaşma Komisyonu’na bu metnin ayrıca sunulacağını duyurdu. İyi ki de böyle yapıldı, çünkü diğer öneri paketi, bizlerin taleplerini yansıtmaktan uzak, sadece darbe Anayasası’nın getirdiği sorunlara çözüm öneren ve yeni bir gelecek talebini taşımaktan uzak bir metindi.

 

Bu gelişmeler olurken, Ermeni toplumunun içinde Anayasa’ya yönelik çalışan bir grubun öncülüğünde oluşan Eşit Yurttaşlık platformu, İstanbul’un farklı semtlerinde Anayasa toplantıları düzenliyor; bu toplantılarda aydınlar yeni anayasayı konuşuyor, çok daha önemlisi, yüzlerce insan Anayasa’dan beklentilerini yazılı ve sözlü olarak aktarıyordu. Geç saatlere kadar süren bu toplantıların ses ve görüntü kaydı yapıldı, öneriler teker teker not alındı ve bu notlardan yola çıkarak, Ermeni toplumunun sesini en iyi yansıtacak öneri metnini oluşturmak için zorlu bir çalışmaya girişildi. Bütün bu çalışmaların lokomotifi ise, enerjisi ve iyi niyetiyle pek çok kişiyi sürece dahil eden Tatyos Bebek oldu.

Patrikhane’nin dahil olduğu cemaatler arası çalışmanın istenmeyen bir şekilde son bulmasının ardından, Patriklik yetkilileri, doğru bir adım attılar ve Eşit Yurttaşlık grubunun temsilcilerini, anayasa çalışmalarına davet ettiler. Böylece, bir şerden bir hayır doğmuş oldu ve toplumun talepleriyle Patriklik’te yürüyen çalışma ortak bir zeminde buluştu. Nihayetinde, Uzlaşma Komisyonu’na sunulan metin gösterdi ki, halkın beklentilerini dikkate alan çalışma, kapalı kapılar ardında yürüyen cemaatler arası diğer çalışmadan çok daha ileri ve makul talepler dile getiriyor ve insanlarımızın “eşit yurttaşlar olarak Türkiye’nin sorunlarına müdahil olma, söz hakkı talep etme” hevesini dile getiriyor.

Örnek olsun

Aslında böylece, Ermeni toplumu, çok önemli bir iş yapmış oldu. Farklı beklentiler, farklı sesler, farklı talepler, katılımcı, çoğulcu, eşitlikçi bir zeminde dile getirildi ve pekâlâ kakafoniye dönüşebilecek bir süreç, uzlaşma zemininde, makul bir talepler silsilesi halini aldı. Zorlu görünen bir sorumluluk, irade, sabır ve iyi niyetle, güzel bir meyve vermiş oldu. Bu yönüyle Ermeniler, şüpheyle bakılan yeni anayasa yapım sürecinde örnek bir tutum sergilemiş oldu. Buna önayak olan herkesi, Eşit Yurttaşlık grubunu ve hatadan dönme erdemini gösteren Patriklik yetkililerini tebrik etmek gerek. Bundan sonrası, Anayasa sürecine daha yakından dahil olmak, onu takip etmek, gerektiği zamanlarda gereken tepkileri vermekten geçiyor. Yani, iş bitmiş değil asıl şimdi başlıyor.

Yazıya Osmanlı’nin ilk anayasasının mimarlarından Krikor Odyan’la başlamıştık. Onunla bitirelim. Odyan, Kanun-ı Esasi’ye katkıda bulunurken, ondan 14 yıl önce, 1863’te Azkayin Sahmanatrutyun Hayots, yani Ermeni Milleti Nizamnamesi’ni hazırlayan ekipte kazandığı deneyimi kullanıyordu. 1863 tarihli Nizamname, Ermeni halkının o zamanki yönetim ve işbölümü yapısını hukuki bir zemine oturtuyor, ‘Ermeni milleti’ni bir sivil yönetime kavuşturuyordu. Türkiye Ermenileri olarak, bugün de, son yıllardaki kavga ve kaos ortamını aşıp, geleceği konuşabileceğimiz yeni bir zemine ihtiyacımız var. Anayasa önerisi öncesinde yaşanan süreç, bu bakımdan anlamlı bir deneyim oldu. Yanlışlarla doğruları birbirinden ayıklayıp gerekli dersleri çıkardığımızda, yapıcı bir işbirliğini hayata nasıl geçirip Ermeni toplumunu yarına nasıl taşıyabileceğimizi de konuşmaya başlayabiliriz.

*Krikor Odyan: 1834’te İstanbul’da doğan Krikor Odyan, Paris’te tanık olduğu 1848 devriminden etkilendi ve siyasetle yakından ilgilendi. 1851’de İstanbul’a döndükten sonra Ermeni Milli Nizamnamesi’nin hazırlanması çalışmalarına katıldı. Bu süreçte ve daha sonra üstlendiği resmi görevlerde edindiği deneyimlerle, Osmanlı Kanun-ı Esasi’sinin hazırlanmasında Mithat Paşa’ya yardım etti. Abdülhamit rejiminin Anayasa’yı askıya almasından sonra Paris’e göç etmek zorunda kaldı ve hayatını orada kaybetti. Mezarı, Père Lachaise mezarlığındadır.