Mahkeme'nin göremediği örgütü savcı yargıtaya madde madde anlattı

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin örgüt bağlantısı görmediği Dink cinayeti davasının savcısı Hikmet Usta itiraz dilekçesine ‘Dink’i Ergenekon’un öldürdüğünün 18 kanıtını’ da ekledi. Hrant Dink davası savcısı Hikmet Usta, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “örgüt var ancak delillendirilemedi” kararı için hazırladığı temyiz dilekçesinde cinayetle Ergenekon arasındaki bağlantıyı gösteren 18 delili tek tek saydı.

 

Ergenekon’un Trabzon hücresi

Savcı Usta, “Rahip Santoro ve Malatya Katliamı’nı gerçekleştiren yapı, Dink cinayetini de işlemiştir. Kaos hedefleyen örgütsel yapının kullandığı tetikçilerin portresi ve eylemlerin amacı aynı” görüşünü belirtti. Mahkemenin “Örgüt var, delil yok” yönündeki 241 sayfalık gerekçeli kararını inceleyen savcı Hikmet Usta, cinayeti işleyen örgütün şifrelerini ve yapısını itiraz dilekçesinde anlattı. Star Gazetesi'nden Helin Şahin'in haberinde aktardığı üzere Dink cinayetinin Ergenekon terör örgütünün Trabzon hücresi tarafından gerçekleştirildiğini anlatan Usta, Santoro cinayetinde kullanılan tetikçiyle Ogün Samast arasındaki benzerliğe işaret etti. Malatya Zirve Yayınevi cinayetinin de aynı yapı tarafından gerçekleştirildiğini anlatan savcı, katliam davasında verilen birçok tanık beyanına dikkat çekti. Tanıklardan Erhan Özen’in Zirve cinayetinde Ergenekon sanığı Veli Küçük, Levent Ersöz ve Muzaffer Tekin’in 2004 yılında bir araya gelerek Malatya’daki misyonerlere yönelik eylem kararı aldıklarını ve yine Özen’in azmettirici Varol Bülent Aral’ın Küçük ve Tekin’in adamı olduğu iddialarını anımsattı. Yine, Zirve davasında ortaya çıkanlara değinen savcı, bir dönem Malatya İnönü Üniversitesi’nde verilen konferanslara katılan birçok ismin Ergenekon davasında yargılandığının altını çizdi.

Devleti sarsarak kaos yaratmak

Savcı, itiraz dilekçesinde her üç eylemde de hedef alınan kişilerin farklı inanç ve etnik kökenlere sahip olduklarını vurgulayarak, örgütün amacının devletin bütününü sarsarak kaos yaratmak olduğunu belirtti. “Rahip Santoro ve Malatya Katliamı’nı gerçekleştiren yapı Dink cinayetini de işlemiştir. Kaos hedefleyen yapının kullandığı tetikçilerin portresi ve eylemlerin amacı aynı” görüşünde bulunan savcı, Ergenekon ve Dink cinayeti arasındaki bağlantılara yer verdi.

1-) Birinci Ergenekon iddianamesinde, şu önemli tespit yer alıyor: “Ülkemizde son birkaç yılda meydana gelen benzer olaylara bakıldığında, Danıştay saldırısından önce ve kısa bir süre sonra benzer olayların zincirleme bir şekilde devam ettiği ve hemen hemen birçok olayda Ergenekon’u işaret eden ciddi şüphelerin bulunduğu görülmüştür.  Olayların birbirleri ile benzerlik gösterdikleri görülmüşse de yeterli delil edilmesi mümkün olmamıştır. Fakat eylemlerin amaç ve neticelerine bakıldığında aynı merkezden yönlendirildiği, ülkede kaos, anarşi, terör, kargaşa, huzursuzluk çıkarmayı ve ülkemizi uluslararası arenada sıkıntıya sokmayı hedeflediği net olarak görülmektedir. Ülkemizde son yıllarda meydana gelen provakatif amaçlı eylemlerden biri  Hrant Dink olayıdır. Bu olayın failinin 17 yaşındaki Ogün Samast olduğu görülmüştür. Ogün Samast’ın beyanları doğrultusunda olayın azmettiricisi ve planlayıcısı ile birlikte bir kısım şahıslar daha yakalanmış, fakat bu soruşturmada da daha ileriye gidilememiştir. Samast’ın tutuklu bulunduğu cezaevinde geceleri, kullanıldığını söyleyerek bağırıp çağırdığı biliniyor. Dink’in avukatı Erdal Doğan Hrant Dink’in ölmeden önce Veli Küçük tarafından tehdit edildiğini Veli Küçük’ün adamlarının Dink’in davalarına sürekli geldiklerini belirtmiştir.

2-) Ergenekon davası sanığı emekli Albay Veli Küçük ve dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz arasındaki ilişki.

3-) Ergenekon sanığı avukat Fuat Turgut, sanık Yasin Hayal’in avukatlığını yaptı. Hakkında terör iddiasıyla dava açılan Turgut, yasalar gereği terör suçundan yargılanan birinin vekili olamayacağından Hayal’in avukatlığını bırakmak zorunda kaldı.

4-) Birinci Ergenekon iddianamesinde, tutuklu sanık yazar Ergun Poyraz için şunlara yer veriliyor: “Son zamanlarda meydana gelen misyonerlere yönelik saldırılar ve Malatya’daki cinayet olayı, Rahip Santora ve Hrant Dink olaylarının olması açısından şüphelinin o tarihlerde Yargıtay’da görülen misyonerlik davasıyla alakalı kulis yapıp hakimlerin misyonerler aleyhine oy kullanması şeklinde telkinlerde bulunduğu, şüphelinin avukat, savcı olmadığı halde hem Alman Vakıfları davası hem de misyonerlik davası gibi davalara müdahil olarak katılıp takip etmesi de belirtilen cinayetler açısından düşündürücü olmaktadır.

5-) Birinci Ergenekon davasında şu an tutuksuz olan sanık Fuat Ermiş ile ilgili şunlara yer veriliyor: “Şüphelinin yazarlık misyonu olmadığı halde Kuvva-i Milliye Derneği üyesi olması sebebiyle üye tabanına mesajları vermek için yazılar yayınladığı, beyanında da bu yazıyı tamamen okumadığını ‘Okusaydım asla yayınlamazdım’ şeklindeki savunmasından da örgütsel talimatlara istinaden yazıyı yayınladığı, yazı içeriğinde yayınlandığı dönem itibarıyla Hrant Dink ve Malatya’da ki misyonerlerin öldürülmesi olayları akabinde Türkiye’de ki yabancı dine mensup kişilerin öldürüleceğini ve daha sonra ülkenin kaos ortamına gideceğini anlatan yazıların tamamen Ergenekon terör örgütünün amaçları arasında bulunan kaos oluşturmak suretiyle darbeye zemin hazırlamak olduğu, şüphelinin de bu yazıları kendisi yazmadığı halde, sözde içeriğini de okumadığı halde yayınlaması hususları göz önüne alındığında, Ergenekon üyesi olduğu, halkı isyana tahrik ettiği, gibi ayrıca belli şahısların öldürülmesi amacıyla yazılan yazıyı Ergenekon talimatları doğrultusunda okumadan yayınlayıp Ergenekon’un amaçlan arasında bulunan darbe ortamına zemin hazırlamak suretiyle hükümete karşı isyana tahrik suçlarını işlediği gibi şok suikastlerle alakalı yazılar yazdığı anlaşılmıştır.

6-) Birinci Ergenekon iddianamesinde, tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz’in 09.01.2008 tarihinde Veli Küçük ile yaptığı telefon konuşmasında Kerinçsiz’in, “Şişli’den yine bir grup Adana’dan şikayet etmişler bu sefer bu PKK’lılar DTP’liler ayrı bir hazırlık numarası almış Beşiktaş Ağır Ceza Mahkemesi’nden de dosyayı Şişli Cumhuriyet başsavcılığına göndermişler ikimiz hakkında yapılan şikayet Savcı Naci Kanık’ta ben şimdi az önce ifade verdim sizi de rica ettiler ‘gelsin bir ifade versin de dosya yi kapatalım’ diye bu Hrant Dink’le alakalı yine” dediği, Küçük’ün “Hrant Dink mi gene” dediği tespit edilmiştir. 15.01.2008 tarihindeki Kerinçsiz-Küçük görüşmesinde Küçük’ün “Ben gittim o Şişli savcısına. Oradaki savcılar tanıdıklarımmış hepsi geldiler gerekli ifadeyi verdik. Bir netice çıktı mı bıktık şu Hrant Dink denen heriften yahu” dediği, Kerinçsiz’in “İyi de paşam Allah’tan bunlar bir tezgah kurmadılar. Bu yakalanan çocuklara iki kelime konuştursalardı tamamdık” dediği saptanmıştır. 12.01.2008 tarihinde Kerinçsiz-Sevgi Erenerol görüşmesinde Kerinçsiz’in “Özellikle Hrant Dink duruşmasının öncesinde ölümün yıldönümünün öncesinde bunu yapmakta fayda olduğun düşünüyorum” dediği, Erenerol’un “Biraz Hrant’ın olayına değinseydik keşke” dediği, Kerinçsiz’in “Hrant Dink’in konumuna bir inceleyecektik nerelerden yetişmiş olduğunu. Kimleri yetiştirdiğini” dediği tespit edilmiştir.

7-) Dink cinayetinde adı geçen sanıkların çoğunun ifadesi alınmadı. Dink cinayeti şeması olarak bilinen şemada Ergenekon davasında sanık olan Veli Küçük, Levent Göktaş, Levent Temiz ve Kemal Kerinçsiz’in Dink cinayeti sanıklarıyla irtibatlı oldukları iddia edilmişti. Bu kişilerden Levent Göktaş, savcılık tarafından bu şema ve Dink cinayetiyle ilgili sorgulandı.

8-) Birinci Ergenekon iddianamesinde sanık Muhammet Yüce bir telefon konuşmasında, “Ogün’ün hesabında trilyon varmış. Ya a..na koyam bunlar Dink’i hallettiler hiçbir si..m olmadı, ne akrabaları ne çevreleri hepsi kahraman oldu çıktı a..na koyam, Biz ona diyek ki gelin biz Orhan’ı dökek” demişti.

9-) Birinci iddianame sanığı Selim Akkurt bir telefon görüşmesinde, “Orhan Pamuk var onu halledecez 2 trilyon alacaz hazırlıkları yapacaz. Hrant Dink’i vuranlarla da Halil görüşmüş, Sedat Peker, Alaattin Çakıcı arkamızdalar. Emniyet Müdürü ve  savcıyla da bu hafta Bu görüşeceğiz, sen hazırlıklı ol” diyor.

10-) Birinci Ergenekon iddianamesinde sanık Ümit Sayın 18.07.2005 tarihli msn görüşmesinde “MGK’nın misyonerlerle mücadele konseptini kabul ettiği, Hrant Dink için rüzgârın ters taraftan esmeye başladığı yıl” ifadelerini kullandığı görülmüştür.

İkinci Ergenekon iddianamesinde, 18.07.2005 tarihinde sanık Ümit Sayın ile İ.Ü. Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. S. A. arasında  geçen MSN görüşmesinde, Sayın’ın “Hrant Dink bizim savaştığımız adam, o yazıyı bana yollayın. Grup izindeymiş, önümüzdeki hafta devredeler” dediği tespit edilmişti.

11-) Dink ile İstanbul Valiliği’nde yapılan görüşmede yer alanlardan biri Ergenekon sanığı MİT mensubu Özel Yılmaz’dı.

12-) Ergenekon sanığı Sevgi Erenerol 2006 yılının Ekim ve Kasım aylarında Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutalığı’nda misyonerlik faaliyetleri ve azınlıkları konu alan seminerler verdiği saptanmıştı. Erenerol’un seminer verdiği şehirlerden birinin de Trabzon olduğu görülmüştü.

13-) İkinci Ergenekon iddianamesinde, sanık Emin Gürses’ten elde edilen, “emin gürsesdİjİtallermaxtor e1pc1t1ez9999 40gbdocvatan-devrim-mülakat.doc” adlı belgede, “Eski  İstanbul Ülkü Ocakları İl Başkanı Levent Temiz’in (Temiz’in yanıt hakkı baki) 26 Şubat 2004’te AGOS’un kapısına gidip, ‘Hrant Dink, bundan sonra bütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir’ demesi bir yeşil ışık mı? Levent Temiz, Amerikan Konsolosluğu’nun peşinden ‘gel, bir konuşalım’ diye yalvardığı biridir. Ama bunu kabul etmediği için de birçok yerden dışlanmıştır. Ben size bunu bir bilgi olarak söylüyorum. Zaten bu yeşil ışıklar da öyle orta yerde yakılmaz. Temiz’in yaptığının adı eylem” yazıldığı belirtilmiştir.

14-) İkinci Ergenekon iddianamesinde sanık ATO Başkanı Sinan Aygün’ün kaleme aldığı notlarda X isimli şahıs, her iki olayda da düğmeye basan kişinin emekli Tuğgeneral Veli Küçük olduğunu belirttiği iddiası yer alıyordu. Notta “Bölüm 5 Suikastlar (Danıştay-Hrant Dink) Çeteler-Hedefleri-Bundan Sonraki Stratejileri” yazıyor. Notların yer aldığı belgedeki anlatımlar ismi yazılmayan ancak Veli Küçük’ü 1998 yılından beri tanıdığını belirten bir  kişiye ait. 

15-) Yine ikinci Ergenekon iddianamesinde itirafçı Alaattin Kanat’ın ifadesinde, “Dink cinayetinin arkasında JİTEM ve Veli Küçük var” dediğine dair notlar yer almıştı. 

16-) İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Neriman Aydın tarafından 24.01.2007 tarihinde noyan.selda@gmail.com adlı kişiye gönderilen e postada,  “Harbiyeli, bir Ermeni’nin (Hrant Dink) hangi emeller için neden ve kimler tarafından vurulduğunu elbette tahmin edecek ferasettedir Türk Milleti’nin evlatları... Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan Ermeni’nin Ermenistan ile kuracağı asil damarında mevcuttur.’ 13 Şubat 2004 Hrant Dink. Hoşgidişler ola Mustafa Kemal Paşa. Hrant Dink Katil Devlet.... Hrant Dinkin ardından  PKK. Şimdi kanları daha mı temiz oldu Sera Dink  22 Ocak 2007 Devlet taşlarının altını temizlesin, onu öldürerek kurtulamaz Rakel Dink 22 Ocak 2007. PKK ve DHKP/C : Hepimiz Hrantız, hepimiz Ermeniyiz 22- 24 Ocak 2007. Dink milli kuvvetlerdendi Emin Gürses 23 Ocak 2007” şeklinde ifadelerin geçtiği görülmüştür.

17-) İkinci Ergenekon davasının sanıklarından Durmuş Ali Özoğlu’nda ele geçen ve Genelkurmay’daki bir bilgisayarda hazırlandığının tespit edildiği iddia edilen ‘PH 02.2.2 Ermeni Sorunu’ başlıklı belgede, Ermeni vatandaşların Türkiye’deki sayıları çıkartılarak Türkiye nüfusuna oranının yüzde 15 olduğu öne sürülüyor. ‘PH 01.5 TSK ve dünyada psikolojik harekat teşkilleri’ başlıklı belgede, psikolojik harekatın Türkiye’de hangi birimler tarafından uygulandığı anlatılıyor. ‘Uygulanmakta olan harekat planları’ şeklindeki alt başlığında ise şu kod isimler var: Bakır, Kalkan, Yavuz, Şahin, Kartal, Yıldız, Ümit, Huzur, Ergenekon ve Yenileri.

18-) Ergenekon soruşturması kapsamında açılan Kafes Eylem Planı davası iddianamesinde yer alan planda, “Rahip Santoro, Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant Dink operasyonlarısonrasında, Türkiye’de yaşayan gayrimüslimlerin irticai grupların hedefinde olduğu yönünde kamuoyu oluşmuş” ifadeleri yer alıyor. Yine Kafes Eylem Planı belgesinde “Hrant Dink cinayeti sonrasında, geniş bir kitle tarafından, Hepimiz Ermeni’yiz, hepimiz Hrant ‘ız şeklindeki sloganlarla Hrant Dink ve Türkiye’de yaşayan gayrimüslimlere sahip çıkılmıştır” deniliyor.