Vakıf yöneticilerin ortak kanaati, geçen yıllarda yapılamayan eşpatrik seçiminin artık mutlaka yapılması gerektiği yönünde. Yöneticiler, toplumun, seçimle iş başına gelen bir patriğin ruhani önderliğinde, günümüz koşullarına uygun bir şekilde yeniden organize edilmesi gerektiğine inanıyor. Şimdi gözler, 22 Ekim’de yapılacak olan VADİP toplantısında.
Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı ve VADİP Başkanı Bedros Şirinoğlu, Agos’ta geçen haftalarda yer alan açıklamalarında, Ermeni toplumunun bazı önemli sorunlarının çözümü için eşpatrik seçimi yapılmasının şart olduğunu, ‘Patrik Genel Vekili’ sıfatıyla hareket eden Başepiskopos Aram Ateşyan’ın sivilleri kale almayan, başına buyruk tavırlarla toplumu zarara uğrattığını açıklamıştı. Ateşyan’ın tepkisini çeken bu açıklamaların ardından, önde gelen bazı vakıf yöneticilerine, konuyla ilgili görüşlerini sorduk.
Yöneticilerin ortak kanaati, geçen yıllarda yapılamayan eşpatrik seçiminin artık mutlaka yapılması gerektiği yönünde. Yöneticiler, toplumun, seçimle iş başına gelen bir patriğin ruhani önderliğinde, günümüz koşullarına uygun bir şekilde yeniden organize edilmesi gerektiğine inanıyor. Şimdi gözler, 22 Ekim’de yapılacak olan VADİP toplantısında. Toplantıdan, seçim ve diğer sorunlarla ilgili ortak bir görüşün çıkması bekleniyor.
‘Tabii ki seçim olmalı’
Yesayi Demir (Samatya Surp Kevork Kilisesi Yönetim Kurulu Başkanı)
“Bu konu uzun süredir gündemde. Meselelerin barış içinde tartışılması gerekiyor. Tabii ki biz de eşpatrik seçilmesi gerektiği kanısındayız. Vekilin seçilmiş patrikle aynı etkiye sahip olmayacağı ortada. Patrikhane en üst mecra olduğu için, bu kararların uzlaşmacı bir zeminde alınması, seçimler yapılırken Patrikhane’nin yıpratılmaması gerekiyor. Başında kim olursa olsun, önemli olan patriklik makamının saygınlığıdır.”
‘Toplantıda ortak karar çıkar’
Murat Öğer (Feriköy Surp Vartanants Kilisesi Yönetim Kurulu Başkanı)
“Seçimle göreve gelmiş biri olursa, o makama bakış değişecektir. Gerçek anlamda seçilmiş bir dinî liderin orada olması, görevin vekâleten yürütülmesinden farklı olacaktır. Ancak, bu konuda bir yorum yaparsam, derler ya, ne İsa’ya yaranabilirim ne de Musa’ya. O yüzden vakıf başkanı olarak fikir beyan etmem doğru olmayacaktır. Önümüzdeki VADİP toplantısında ortak bir kanaatin ortaya çıkmasını umuyorum.”
‘Geç kalmak, hiç yapmamaktan iyidir’
Toros Alcan (Tıbrevank Lisesi Yönetim Kurulu Başkanı)
“Bize göre, seçimin yıllar önce yapılmış olması gerekirdi. Zamanı geldi, çünkü beş yıl içinde bu ihtiyaç azalmış değil. Patrik Hazretleri yaklaşık beş yıldır hem hukuken, hem de sağlık olarak iş göremez durumda. Dinî bir makam söz konusu olduğu için tabii ki mucizelere inanılacaktır, ancak hastalandığı dönemde en azından bir eşpatrik seçimi yapılmalıydı. Bu, Patriğin sağlığına kavuşması ihtimali de göz önünde bulundurularak alınmış bir karardı zaten. Bu konu gündeme çok geç geldi. Yine de, geç kalmak, hiç yapmamaktan iyidir.”
‘Dün şarttı, bugün de şart’
Hrant Moskofyan (Kumkapı Surp Asdvadzadzin Patriklik Kilisesi Vakfı Başkanı)
“Patrik II. Mesrob’un hastalığının ortaya çıktığı ve görevine devam edemeyeceğinin anlaşıldığı dönemde, eşpatrik seçimini bütün cemaatimiz gönülden arzu ediyordu. Günümüzde de değişen bir şey yok. Birkaç yıl önce Valilik’ten gelen bir yazı üzerine, konu bertaraf edildi. Patrik seçimlerinin yapılması gerekiyor.”
‘Neden seçim olmadığını anlayamıyoruz’
Harutyun Ebeoğlu (Getronagan Lisesi Vakfı Başkanı)
“Bugüne dek seçimler yapılmış olsa cemaatimiz açısından çok daha iyi olurdu. Bu konular gündeme geldiği zaman, ‘Patrik II. Mesrob hayatını kaybetmeden ya da istifasını vermeden seçim yapılamaz’ gibi bir şey dendiğini hatırlıyorum. Ancak sağlık durumu elverişsiz olduğu için istifa da edemiyor. Tüm bunlar biliniyorken, neden eşpatrik seçimi yapılmıyor, anlamış değiliz. Önümüzdeki VADİP toplantısında konu mutlaka gündeme gelecektir.”
‘Gündem seçim’
Monik Erganyan (Topkapı Levon Vartuhyan Okulu Vakfı Başkanı)
“Birkaç hafta öncesi Agos’la yaptığımız söyleşide, patrik seçimi konusunun ne kadar acil olduğunu sert bir üslupla belirtmiştim. O demeçten sonra çok olumlu tepkiler aldım. Uzun süredir VADİP toplantılarına katılmıyordum. Bu kez davet ettiklerinde katılacağımı belirttim. Önümüzdeki hafta düzenlenecek olan VADİP toplantısının gündeminde bu konu olacaktır. Oradan ortak bir görüş çıkacağını düşünüyorum.”
Deneyimli yöneticilerden Ateşyan’a Hovagim 1461 tepkisi
Başepiskopos Aram Ateşyan’ın, patriklik makamı adına, ‘Hovagim 1461’ adlı bir vakıf kurmak için yürüttüğü çalışmalarla ilgili olarak Agos’ta yer alan haber geniş yankı uyandırdı. Ermeni toplumunun deneyimli yöneticilerinden Melkon Karaköse’ye ve İskender Şahingöz’e, Ateşyan’ın Hovagim 1461 hamlesi hakkındaki görüşlerini sorduk. İki isim de, Ateşyan’ın bu adımına tepkili.
‘Sivillerden habersiz olmaz’
Melkon Karaköse (Samatya Surp Kevork Kilisesi Onursal Başkanı)
“Sayın vekil bir vakıf kurmuş ama biz bunu kulaktan kulağa duyuyoruz. Kimsenin haberi yok... Bu böyle olmaz. Bir vakıf kurulacağı zaman ya da cemaati doğrudan ilgilendiren başka bir şey olduğunda, toplumun bilgilendirilmesi gerekir. Aksi takdirde, fikrimizi söyleme şansımız kalmıyor. Belki diyeceğiz ki, ‘Şu şöyle olsa daha iyi olur, şurası şöyle olmalı’, ama bize bu fırsat tanınmıyor. Belki de hayırlı bir vakıf kuruluyordur, onu bilemeyiz ama böyle habersiz açılmasını yanlış buluyorum.”
‘Kulak asmıyor’
İskender Şahingöz (Ortaköy Surp Asdvadzadzin Kilisesi Vakfı Başkanı)
“Türkiye vatandaşı olan herkes, yan yana gelerek bir vakıf kurabilir. Bunun için hiçbir engel yok. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü, vakfın hangi amaçla kurulduğuna bakar ve o amaca hizmet edip etmediğini öğrenmek için sürekli denetleme yapar. Bunun dışında, tüzel kişiliği olmayan birinin kurduğu vakfa kimse bağış yapamaz. Kimseye haber vermeden, danışmadan açılmasıysa, tipik bir Aram Sırpazan hareketi. Bu cemaatte bu işlerden anlayan insanlar olmasına rağmen, kimsenin dediğine kulak asmıyor. Beykoz Vakfı’na ait arazinin üst kullanım hakkını alması meselesinde de yasal olarak bir engel bulunmuyor; gereken tek şey, Beykoz Vakfı yöneticilerinin onayını almak. Ama o arsanın üst kullanım hakkını aldıktan sonra yapacaklarından, günahıyla sevabıyla kendisi sorumludur.”