Kitabın adı: Bu Dosyayı Kapatıyorum. Yazarı, bir dönem Milli Eğitim Talim Terbiye Kurulu’nda da çalışmış olan eğitimci Yunus Zeyrek. Kitap, önce Kültür Bakanlığı, ardından Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılmış; son baskısı ise Kartal Kaymakamı Nuh Mehmet Hamamcı tarafından ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü vasıtasıyla geçen hafta Kartal’daki liselere dağıtıldı.

Kitabın içeriğine gelince: Ali Bayramoğlu, Hasan Cemal ve Murat Belge, “Ermeni Muhipleri Cephesi’nin çocukken iğfal edilerek yanlış yollara düşürülmüş mensupları.” Etyen Mahçupyan ise “köpeksiz köyde değneksiz gezen bir adam.” Ermenilere gelince, onlar da “Balkanlar’dan gelip oraya buraya yerleşmiş, kökeninin ne olduğu bilinmeyen bir halk.”

Bir an için Kartal’da öğretmeninin tavsiyesine uyup bu kitabı okuyan liseli gencin yerine kendinizi koyun. Hocalı mitinginde gördüğümüz o pankart, hani Başbakan Erdoğan’ın ‘münferit’ ilan ettiği pankart, birileri tarafından elinize tutuşturulsa yadırgar mısınız? Bir bebekten katil yaratan karanlık, bu ülkede devletin derinliklerinde değil, bizzat onun en çok görünen yüzünde, üstelik gözümüzün içine baka baka örülüyor.

AGOS

'Milli Eğitim’in beni eleştirmeye hakkı yok'

EMRE ERTANİ 
emreertani@agos.com.tr

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, “Yapılan eleştiriler doğru, kitapta ırkçı ifadeler var” sözleriyle ırkçı kitap hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu ve toplatılma kararı alındığını açıkladı.  Kitabın dağıtımını yapan  Kartal Kaymakamı Nuh Mehmet Hamurcu ise önceki gün gazetemize verdiği röportajda “Milli Eğitimin beni eleştirme hakkı yok ki. Niye eleştirsin? Kimseden de bir tepki almadım, neden tepki alayım ki? Milli Eğitim’den veya herhangi bir kurumdan izin almam gerekmeden, gençlerin kitabı okumasını uygun görerek kitabı dağıttım” ifadelerini kullanmıştı.

Uzun uğraşlar sonucu röportaj talebimizi kabul eden Kartal Kaymakamı Nuh Mehmet Hamurcu, oldukça rahat tavırlarıyla ve büyük bir gururla kitabın dağıtımında sorumluluğun sadece kendisine ait olduğunu, bu konuda Milli Eğitim’den ya da başka bir kurumdan izin almaya gerek duymadığını ifade etti. Hamurcu, devlet politikasına uygun kitapları dağıtmak konusunda her zaman göreve hazır olduğunu ifade etti. 1915’te yaşananları soykırım olarak adlandıranlara karşı mücadelesini hem şahsen hem de devlet olarak vereceğini ifade eden Hamurcu, “Nihayetinde, Ermeni Diasporası’nın Türk milletine attığı iftiralar karşısında onlar ne yapıyorsa ben de onun aksini yapmak gibi bir yükümlülük hissediyorum, hem şahsen hem de devletim adına” diyor.

Kİtapla ilgili haberi okumak için tıklayın

Kaymakam Hamurcu, görüşmemizin sonunda, Ermeniler hakkında nefret dolu ifadeler içeren kitabı, “Agos gazetesine hediyemdir” notuyla imzaladı.   

• Nasıl karar verdiniz bu kitabı dağıtmaya?

Kitabı dağıtmaya ben karar verdim. Dağıtamaz mıyım? Okuyan çocuklar için dağıttık. Hepsine dağıtmadık, okumayı seven çocuklar varsa onlara kitap dağıtıyorum dedim. Milli Eğitim’den veya herhangi bir kurumdan izin almam gerekmeden, gençlerin kitabı okumasını uygun görerek kitabı dağıttım. Kitabın giderlerini mahalli imkânlarla karşıladık. Buluyoruz bir yerlerden, kişiler var, sağ olsunlar. Zaten büyük bir para da değil, 3-5 milyar bir para, bunlar ne ki?

• Siz kitaptaki ifadere katılıyor musunuz?

Ben tarihi belgelerle ilgili olan kısmını önemsiyorum tabii. Nihayetinde belgedir. Biliyorsunuz zaten devlet olarak Ermeni Diasporası’nın iddialarına katılmıyoruz. Kitabın son bölümüne çok bakmadım, bakmak da işime gelmez. Onlar yazarlar arasındaki kavgalar, çok da lazım değil. Baş taraflarını okudum.

• Bu kitabı okuyan gençler nasıl etkilenir sizce? Ermenilerden nefret etmez mi?

Hayır. Basının haber yaptığı gibi bir kindarlık yok zaten. Kindarlık dediğin zaman ‘Hadi kalkın gidelim, vuralım, kıralım’ demek. Öyle bir şey yok. Kitap, Ermeni iddialarının nereden nereye geldiğini anlatıyor. Hatta kitabın başına bakarsanız, Ermenilerin, Selçuklular döneminden beri nasıl bir Türk koruması altında olduğunu anlarsınız. Ermenilerin ne kadar sadık bir millet olduğunu anlatan bölümler vardır. Bu kitap Ermeni iddialarını çürütme adına yazılmıştır. Ben öyle okudum. Zaten önsözünde de kin ve nefret kitabı olmadığı yazıyor. Hakkı ve haklıyı arama kitabıdır bu.

İddialar var, malum Fransa’da yapılan bir yasa var. O yasa nefret için yapılmıyor mu? Biz de uğraşıyoruz. ‘Resmi tarih çürüdü’ deniyor. Çürüdüyse bilim adamları baksın. Bu kitabı yazan da bir bilimadamı, araştırmacıdır.

Soykırım olsaydı, İstanbul, İzmir, Ankara ve Kayseri’de Ermeni kalır mıydı? Ankara tehcire dahil değildi, Kayseri’de de Ermenileri tehcir edilmekten Kayseri halkı kurtarmıştır, bunun belgeleri de vardır. Birçok Ermeni İstanbul’a getirildi. Soykırım yapacak olsalar Payitaht’a getirilirler miydi? Böyle aptalca bir polika uygular mı katliam yapacak olsalar. Kitap tehcir rakamlarıyla ilgili olarak Murat Bardakçı’ya da laf vuruyor mesela, bu benim çok hoşuma gitti. Tehcir devlet polikası olarak uygulandı. Yollarda zayiat da olmuştur, ancak Suriye’de Cemal Paşa, bunlara ev yaptı, iskân etti. Sen kalkıp buna soykırım dersen herkesi karşında bulursun.

• Hükümet’ten ya da Milli Eğitim’den herhangi bir tepki, eleştiri aldınız mı?

Milli Eğitimin beni eleştirme hakkı yok ki. Niye eleştirsin? Kimseden de bir tepki almadım, neden tepki alayım ki? Bir suç varsa hükümetin müfettişleri var, gelirler bakarlar, ‘Neden bunu dağıttın’ diye sorarlar. Ben de hesabını veririm. Abartıldığı gibi bir kitap olmadığını okuyunca anlarsanız. Ajite ettiği bölümler var, yazar, bazı yazarlarla kavga etmiş, ama o kadar.

• Peki, kitabı eleştirilen yazarların kitabını dağıtır mısınız?

Dağıtırım. Ama bir şartım var, benim devlet politikama uygunsa. Benim devlet politikam ne? Ermeni iddialarını kabul etmiyorum. Böyle bir soykırım yoktur. Ermeni Soykırımı’nın olmadığına dair bilgi, belge getirsin Ali Bayramoğlu, Etyen Mahçupyan, onları da dağıtayım.