İstiklal Caddesi'nde müzik yapan 'Light in Babylon' grubunun vokalisti Michal Elia Kamal İran asıllı bir İsrail vatandaşı. Pasaportu nedeniyle ülkesi İran'a giremeyen Michal'in en büyük hayali bir gün de Tahran sokaklarından şarkı söylemek.
GÜLŞAH KELEŞ
gulsahkeless@gmail.com
“Barışı duyurmanın sanat için bir çok formu var. Belki yaşanan savaşları, çatışmaları, sonsuz tartışmaları etkilemiyor ama insanların zihinlerini değiştirmek, onların hislerine dokunmak için gerçek bir arabulucudur sanat. Irk,dil,din,milliyet diye ayrıştırılmış insanlar arasında özel ve açıklanamaz bir bağ örüyor” diyor Light in Babylon müzik grubunun solisti ve şarkı sözü yazarı Michal Elia Kamal.
Her şey 5 yıl önce İstanbul’un İstiklal Caddesi’nde başladı. Michal ve Julien İstanbul’un bu çokkültürlü caddesinde başka müzisyenlerle buluşmak için çıktıklarında Metehan Çiftçi ile karşılaştılar. İran asıllı İsrailli Michal Elia Kamal, Fransız Julien Damarque ve Türkiyeli Metehan Çiftçi müzikal anlamda iyi anlaşınca Light in Babylon doğdu.
Sanatın ışığı
Grubun adı, sokak müziği yaparken elde ettikleri izlenimlerinin bir yansıması. “İlk etabımız sokaklar oldu.” diyor Michal, ”İstiklal Caddesi’nde insanlar evlerine gidiyor, işlerine gidiyor, kimse birbirine bakmıyor ve gülmüyorlar ama müziğimizi yapmaya başladığımız an insanlar duruyor, dinliyor, gülümsüyor, dans ediyor ve birbirleri ile konuşuyor. Babil Kulesi’nin hikayesi gibi, bizi sadece tek yöne bakmaya zorlayan bir sistemin içine sanatın herhangi bir formunu koyduğunuzda bir ışık yaratırsınız ve insanların farklı yönlere bakmasını sağlarsınız. Kendi müzik grubumuzda da farklı kültürlerden geliyoruz, farklı dillerden konuşuyoruz. Ama paylaştığımız ortak bir kültür ortak bir dil var, bu da müziktir.”
Grup sadece sokaklarda müzik yapmıyor, festivallerde de çalıyor. Michal, hem sahnede hem de sokakta müzik yapmanın bir müzisyene çok farklı deneyimler kazandırdığını söylüyor.
Dünyada yaşayan müzik
“Müziğimizi tanımlamak için kelime bulmakta biraz zorlandık ama bize en çok uyan kategori dünya müziği” diyor Michal, ”Dünyada yaşıyoruz ve dolayısıyla dünya müziği yapıyoruz ama müzik tercihimizi etkileyecek hiçbir sınır hissetmiyoruz ama hala akustik ses tonlarına sahip çaldıklarımız.”
Farklı kültürlerden olmaktan mutlu olduklarını belirten grup üyeleri müziklerine kendi kültürlerini de kattıklarını söylüyor. İsrail pasaportuyla seyahat edemediği Lübnan, Pakistan, Dubai, İran, Filistin ve birçok yerden hayranları olduğunu, onlara internet üzerinden ulaştıklarını söyleyen Michal müziğin insanların kalbine, zihnine dokunmada büyük bir gücü olduğuna inanıyor.
“Ortadoğu gibi birçok farklılığı, zenginliği barındıran bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada büyük acılar çeken, gitmek zorunda kalan, yaşam savaşı veren insanlara, müziğimizle barış mesajları ve dualarımızı gönderiyoruz”diyor Michal.
“İstanbul halkların, müziklerin karışımı bir ev”
İstanbul’un enerjisinin,ritminin; yaptıkları müziklerin melodilerinde kendi yolunu bulduğunu;c addenin gürültüsünün,gidiş-gelişlerin şarkılarının bir parçası haline geldiğini söyleyen Michal, İstanbul’un Light in Babylon’un karakterini belirlediğini düşünüyor; ”İstanbul, halkların, müzik stillerinin karışımı bir ev gibi, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir coğrafya yok. Ama böyle bir şehirde yaşamanın başka türlü sorunları da var. Her gün artan çevre sorunları mesela.. “
“Çözüm halkları ve iktidarları birbirinden ayırabilmekte”
Ana dili İbraniceyle söylediği bütün şarkıların sözleri Michal’e ait. Yakında Türkçe, Fransızca ve Farsça şarkılar söylemeyi düşünüyor. İran İslam Devrimi sonrasında Yahudi ailesi İsrail’e göç etmek zorunda kalan Michal’in en büyük hayali bir gün Tahran sokaklarında şarkılar söylemek. İsrail pasaportuyla İran’a giremeyen Michal, devletler ve halklar arasındaki uçurumu her zaman hatırlamamız gerektiğini söylüyor. ”İktidarlar, hakların kalbini, zihnini kontrol etmek üzerine kurulu. Birgün yine İstiklal Caddesi’nde çalarken bir adam yaklaşıp birlikte fotoğraf çektirmek istedi. Nereli olduğunu sorduğumda Filistin cevabını verdi; bana sorduğunda ben de İsrail cevabını verdim. ’Vallahi mi? Komşuyuz” deyip gülümsedi. Müzik evrenseldir. Çözüm halkları ve iktidarları birbirinden ayırabilmekte.”