Kamuoyunda tanınmış ve söz sahibi isimlerin bir araya gelerek oluşturduğu bir grup, ' 'Hak' söz konusu olduğunda, Müslümanlar meselenin tabiî ve zaruri tarafıdırlar' diyerek, Hrant Dink cinayeti davası için bir imza kampanyası başlattılar.
Biz bu davanın tabii tarafıyız diyerek yola çıkan Müslüman aydınlar, davanın yeniden görülüp, hukuka uygun, kapsamlı ve sahici bir yargılama yapılması için çalışacaklarını belirtti ve bir imza kampanyası başlattı.
İmza metnini aşağıda bulabileceğiniz kampanyanın çağrıcıları ve destekçileri ise şöyle;
Çağrıcılar
Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Cemal Uşşak, Cevat Özkaya, Rıdvan Kaya, Hidayet Şefkatli Tuksal, Ahmet Faruk Ünsal, Üstün Bol, Nevzat Çiçek, Mehmet Bekaroğlu, Abdurrahman Dilipak, Ufuk Çoşkun, Fatma Bostan Ünsal, Yılmaz Ensaroğlu, Taner Ayaz, Betul Ayaz, Emrullah Beytar, Cihan Aktaş, Gülcan Tezcan, Cahit Koytak, Adnan İnanç, Neslihan Akbulut, Hilal Kaplan, Fadime Özkan, Özlem Albayrak, Burhan Kavuncu, Bülent Şahin Erdeğer, Yasin Aktay, Ramazan Kayan, Hüseyin Hatemi, Kezban Hatemi, Nureddin Şirin.
Destekleyenler
Bekir Berat Özipek, Nihal Bengisu Karaca, Altan Tan, İhsan Eliaçık, Ferhat Kentel, Şanar Yurdatapan, Mustafa Akyol, Nuray Mert, Murat Aksoy, Yıldıray Oğur, Orhan Kemal Cengiz, Baskın Oran, Erdal Doğan...
Kampanyanın çağrı metni
Hrant Dink'in katledilmesinin üzerinden beş yıl geçti.
Ancak aradan geçen onca yıl boyunca, bu cinayetin bütün boyutlarıyla aydınlatılması için gerekli irade oluşmadı. Varlığı herkes tarafından bilinen derin fail ortaya çıkarılmadı. İlk günden itibaren, adaletin tahakkukunu önlemeye yönelik kolektif bir bürokratik direnç sergilendi. Bu cinayetin aynı zamanda kendisini de hedef aldığı siyasi irade ise bu direnci kırmak ve adil yargılamanın gerçekleşmesini sağlamak için gereken iradeyi ortaya koyamadı. Kısacası bu cinayeti gerçekleştiren örgüt, yapı ve işleyiş ortaya çıkarılıp cezalandırılamadı, hak yerini bulmadı.
Adaletin yerini bulmasını bekleyen bizler, bu tablo karşısında derin bir hayal kırıklığı içindeyiz.
'Hak' söz konusu olduğunda, Müslümanlar meselenin tabiî ve zaruri tarafıdırlar.
'Bir insanı haksız yere öldürenin tüm insanlığı öldürmüş' gibi olduğuna inananlar, her durumda adaleti üstün tutmak ve hakikatin şahitliğini yapmakla yükümlü olanlar, bu aleni haksızlık karşısında da susamazlar ve inançları gereği müdahil olmak zorunda oldukları bir davaya kayıtsız kalamazlar.
Müslümanların adaletten yana ağırlık oluşturması ve bu davanın hukuka uygun bir şekilde sonuçlanması için ihtiyaç duyulan desteği sağlaması, adaletin tahakkuku bakımından hayati bir önem taşımaktadır.
İslami hassasiyet sahibi tüm kişi ve kuruluşları kendi davalarına sahip çıkmaya, sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye ve heba edilen beş yılın ardından, kapsamlı ve sahici bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için her kesimden vicdan sahibi insanlarla beraber daha aktif bir şekilde çalışmaya davet ediyoruz.