Ermeni toplumundaki idari boşluğa karşı ne çözüm getirileceği konusunu kanaat önderlerine sorduğumuz sütunlarımızda, bu hafta, VADİP’in kurulduğu günden itibaren platform için büyük emek sarf eden kişilerden biri olan VADİP Genel Sekreteri Harutyun Şanlı’nın görüşlerine yer veriyoruz.
Harutyun Şanlı
BARUYR KUYUMCİYAN
baruyr@agos.com.tr
Geçen hafta, Ermeni vakıflarında her kademede görev yapmış saygın bir isim olan Melkon Karaköse’nin deneyimlerinden süzülen ‘yeni yönetim modeli’ni kamuoyunun dikkatine sunduk. Toplumda idari bir boşluk olduğu hemen herkes tarafından dile getirilirken, değişimin nasıl gerçekleşeceği, adını ‘2014 Nizamnamesi’ koyduğumuz tartışmaların sonucunda belli olacak. Toplumun önde gelenleri ve kanaat önderlerinin fikirlerine yer vereceğimiz sütunlarımızda, bu hafta, VADİP’in kurulduğu günden itibaren platform için büyük emek sarf eden kişilerden biri olan VADİP Genel Sekreteri Harutyun Şanlı’nın görüşlerine yer veriyoruz. Melkon Karaköse’nin yeni yönetim modeli önerisine destek çıkan Şanlı, patriklik seçiminin de zaman kaybedilmeden yapılması gerektiğini söyledi.
Agos’un son sayısında yer alan, yeni yönetim modeli önerisiyle dikkat çeken Melkon Karaköse’nin toplumun her kesimde kabul gören bir isim olduğunu ve sunduğu modelin çok mantıklı olduğunu söyleyen Gedikpaşa Surp Hovhannes Kilisesi Vakfı Başkanı ve Vakıflararası Dayanışma Platformu Genel Sekreteri Harutyun Şanlı, ‘Danışma Kurulu’ ve VADİP bünyesinde çalışması öngörülen kurulların bir an önce yasal zemine oturtulması gerektiğini ifade etti.
VADİP çatısı altında çeşitli kurulların oluşturulabilmesi için yoğun emek sarf ettiklerini belirten Şanlı, bu çabaların sonuçsuz kalmasını, VADİP’in yaptırım yetkisi olmamasına bağlıyor: “VADİP bünyesinde ‘Mali Komisyon’la ilgili çok ciddi çalışmalar yaptık. Komisyon oluşturulup vakıflardan denetim için evrakları talep edildiğinde, söz konusu vakfın VADİP’i tanımama gibi bir lüksünün olmaması gerekiyor. Burada Laki Vingas’ın çıkışı da çok anlamlı. Bir hukuka ihtiyacımız var. O hukuk olmadığı ve herkesin kendi doğru bildiğini referans aldığı sürece, kimsenin bu konularda fikir yürütmesine, görüş beyan etmesine tahammül edemiyorlar. Sorun zaten buradan kaynaklanıyor. Mesela bugün 10 tane vakıf VADİP toplantılarına katılmıyor. Üç Horan Vakfı başlangıçta temsil ediliyordu, neden katılmamaya başladı? Çünkü genel kurulda, hakkında ciddi tenkitler oldu, bu tenkitlerin ardından VADİP’ten çekildi. Büyükdere Vakfı ve Rumelihisarı da son dönemdeki tenkitler nedeniyle çekildiler. Surp Haç da öyle. Toplantılara kerhen destek veriyorlar. Kuzguncuk Vakfı’yla yaşadıkları sorunlardan ötürü bu vakfı protesto etmemizi ve aralarında tercih yapmamızı bekliyorlar; bunu yapmadığımız için de toplantılara katılmıyorlar. VADİP için bu kadar emek verilirken, yöneticilerin bu denli keyfi davranmamaları gerekiyor.”
‘Toplumda duyarsızlık var’
Karaköse’nin Patrikhane konusundaki tespitlerine de katıldığını ifade Harutyun Şanlı, patriklik seçimlerinin bir an önce yapılması gerektiğini vurguluyor. Öte yandan, VADİP’in bugüne kadarki tavrının prensip olarak yanlışı dışlamak ve doğrunun yanında yer almak yönünde olduğunu söyleyen Şanlı, toplumun duyarlı olması durumunda keyfi tutumlarının önüne geçileceğine dikkat çekti: “Vakıflar, işlerine gelmeyen durumlarda eleştirileri dikkate almıyorlar. Burada en önemli şey, kendi cemaatimizin tepki koyması. Cemaatin tepkisi olmadığı ve bu konular etrafında birlik olmadığımız sürece, eleştirdiğimiz unsurlarda sağlam temellere sahip olsak dahi çözüme ulaşmamız zor. Bu olumsuzlukları dile getirdiğiniz zaman ‘kötü adam’ siz oluyorsunuz. VADİP’in bugüne dek başardığı en önemli şey, kötü vakıf yöneticilerini ortaya çıkarmak ve afişe etmek oldu. Doğru insanların yanında olmaya çalıştık. Toplum bazı durumlarda bunları görerek kararlarını vermeye başladı. Bu sayede, yanlış olanların elimine olacağına inanıyorum. Ben, yapıcı yöndeki her adımın faydalı olacağı fikrindeyim. Çalışmalarımızın yasal zemine oturması, cemaatimiz açısından büyük kazanç olacaktır.”
‘VADİP’e 100 liralık aidatı ödemeyen vakıflar var’
Vakıf yöneticilerinin keyfi davranışlarının toplumu yönetilemez hale getirdiğini vurgulayan Şanlı, yönetimlerde duyarlı insanların sayısının artması ve gençlerin katılımıyla, zihniyet değişiminin doğal yollardan gerçekleşeceğini düşünüyor: “Üniversitelerde okuyan veya yeni mezun olmuş gençlerimizle ilgili bir çalışma yapılması gerekiyor. Geleceğimizi emanet edeceğimiz bu gençlerin alt komisyonlarda çalışmalarını ve topluma fayda getirmelerini sağlamamız şart. Bugün 400’e yakın gencimiz üniversitede okuyor. VADİP bünyesinde iki yıldır hayata geçirmeye çalıştığım bir proje var. Üniversiteyi bitirip iş hayatına atılmış veya halen okuyan gençlerimizi bir araya getirmek ve cemaatten beklentilerini, cemaate niçin uzak durduklarını dile getirebilecekleri bir panel düzenlemek istiyoruz. En büyük sıkıntımız, elimizde bir veri tabanı olmaması. Gençleri bir araya getiren bir profil havuzu oluşturmamız gerekiyor. Bunun için profesyonel bir sosyolojik çalışma yapılması gerekiyor. Burada da keyfilik karşımıza çıkıyor. Bunun bütçesi nasıl yapılacak? Örneğin VADİP kurulurken sekreterya gibi masraflar için vakıfların 100’er TL aidat ödeyerek katkıda bulunması kararlaştırıldı. Bugün bu kapsamda, vakıflardan 100 bin TL’ye yakın alacağımız bulunuyor. Yani bu keyfi zihniyetle hiçbir adım atamazsınız. Az önce bahsettiğim proje hayata geçirilmiş olsaydı, elimizde bir insan kaynakları havuzu olurdu. Bu konuda en iyi çalışmaları yapanlar Yahudiler. Yeri geldiğinde biz de onların insan kaynaklarından faydalanıyoruz. Bunun gibi acilen yapılması gereken birçok çalışma kenarda bekliyor.”