Urfa’da cumhuriyet döneminde camiye çevrilen iki eski Ermeni kilisesi, on bir ay boyunca neredeyse boş kalırken sadece Ramazan ayında ilgi görüyor. Nedeni ise oruç tutan Urfalıların bu “klimalı cami”lerde dinlenerek iftar vaktini beklemesi.
Surp Arakelots Kilisesi
SERDAR KORUCU
serdarkorucu@hotmail.com
Urfa’da cumhuriyet döneminde camiye çevrilen iki eski Ermeni kilisesi, on bir ay boyunca neredeyse boş kalırken sadece Ramazan ayında ilgi görüyor. Nedeni ise oruç tutan Urfalıların bu “klimalı cami”lerde dinlenerek iftar vaktini beklemesi.
Urfa’da 1915’teki Ermeni Soykırımı’nın ardından boş kaldıktan sonra son 60 yılda camiye çevrilen kiliselerin başında kent merkezinde yer alan Surp Asdvadzadzin (Meryam Ana) ve Surp Arakelots (Havariler) geliyor. Ya da bugünkü adlarıyla Selahaddin Eyyubi ve Yeni Fırfırlı camileri…
Surp Asdvadzadzin değil Surp Astezan!
Balıklı Göl Yerleşkesi’nin yakınında yer alan, eski fotoğraf ve kartpostallarda şehrin siluetinde önemli yer tutan Surp Asdvadzadzin Kilisesi, 1915’e kadar Başepiskoposluk merkeziydi. ‘Büyük Kilise’ olarak anılan Surp Asdvadzadzin’in yanında Ermeni Koleji ve bugün Cumhuriyet Ortaokulu’nun bulunduğu yerde bir kilise daha bulunuyordu.
Surp Asdvadzadzin Kilisesi |
Girişinde tarihini anlatan tabelada Surp Asdvadzadzin adı ‘Ermeni Surp Astezan Kilisesi’ diye yer alan cami halen beklenen rağbeti görmüyor. Urfalılar pencerelerinin kenarlarında ejder kabartmaları bulunan, kilise geçmişi bilinen cami yerine şehrin eski Müslüman ibadethanelerini kullanıyor.Soykırım sonrasında Urfa Kalesi’ne kadar uzanan Ermeni mahallesi ile birlikte geçmişi silinen kilise, önce Anadolu’daki benzerleri gibi uzun yıllar harap bir halde bırakıldı, sonra elektrik santrali olarak kullanıldı. Son olaraksa 1993’te Selahaddin Eyyubi Camii’ne dönüştürülerek bir yıl sonra Müslüman cemaatin ibadetine açıldı.
Urfa valiliği ‘Ermeni’ demiyor
Benzer bir kaderi Surp Asdvadzadzin’den 37 yıl önce, 1956’da camiye çevrilen Surp Arakelots Kilisesi de yaşıyor. Kitabesi kayıp olduğu için tarihi tam olarak bilinemeyen kilisenin kapısında herhangi bir bilgi bulunmazken, valiliğin internet sitesinde Ermeni mirasından bahsedilmiyor, sadece buranın önemli, eski bir kilise olduğu şu cümleyle belirtiliyor: “Hristiyanlık açısından büyük önem taşıyan Varak haçı 1092 yılında Urfa’ya getirilerek bu kiliseye konulmuştur.”
Belediye’nin internet sitesiyse valiliğinkinden farklı olarak eski bir Ermeni kilisesi olan yapının, Yeni Fırfırlı Camii olarak değiştirilme kararının 1956’da alınmadan önce bir süre cezaevi olarak kullanıldığını belirtiyor.
1915 öncesinde kiliseyken bazı rivayetlere göre taş bezemeleri, bazı rivayetlere göre ise o dönemlerde tepesinde bulunan rüzgâr gülü nedeniyle ‘Fırfırlı’ olarak adlandırılan yapının isminin müftülük tarafından Hz. İyaz Bin Ganem Camii olarak değiştirilme talebi Anıtlar Kurulu tarafından kabul edilmezken, yapının Hıristiyan geçmişi ise bölgedekilerin hafızasında kalmayı sürdürüyor. Bu nedenle Selahattin Eyyubi Camii gibi Yeni Fırfırlı Camii de 11 ay boyunca cemaatin ilgisini çekmiyor. Çevredeki camilerde yer bulunamadığından yaya kaldırımlarına bile seccade serilerek namaz kılınırken, Müslüman ibadetine açılan bu iki eski kiliseye uğrayan olmuyor. Cuma günleri bile en fazla 2-3 saf tutulurken, eski kilise yeni camiler, sadece bir ay boyunca cemaat tarafından dolduruluyor. Bu ilgisizliğin nedeni ise çoğunlukla 40 dereceyi aşan Urfa’daki sıcaktan bunalan Müslüman cemaatin Ramazan ayında iftar vaktini klimalı yapının içinde beklemesi…