Muhafazakâr Ermenistan’ın hedef tahtasında kuir sanat

Ermenistan’da kuir ya da eşcinsel olmak her zaman hedef tahtasında olmak anlamına da gelir. Tüm baskılara rağmen pek çok sanatçı ve sanatçı kolektifi, sanatta ifade özgürlüğü için mücadele ediyor. Görsel sanatlar ve medya başta olmak üzere, şiir, makale, fotoğraf, enstalasyon ve grafiti gibi mecralarda üretim yapıyorlar.

Nazik Armenakyan Ermenistan’ın trans seks işçilerini fotoğrafladı

KARINE AGHAJANYAN
karine.aghajanian@gmail.com

Ermenistan’da kuir ya da eşcinsel olmak her zaman hedef tahtasında olmak anlamına da gelir. Tüm baskılara rağmen pek çok sanatçı ve sanatçı kolektifi, sanatta ifade özgürlüğü için mücadele ediyor. Görsel sanatlar ve medya başta olmak üzere, şiir, makale, fotoğraf, enstalasyon ve grafiti gibi mecralarda üretim yapıyorlar.

Ermenistan’da kuir sanatçıların yeterince görünür olamamalarının arkasında, ülkenin farklılıklara yer bırakmayan, çok muhafazakâr ve kapalı bir toplum yaratan jeopolitik konumu yatıyor. Neredeyse tamamı Ermenilerden oluşan toplum, haliyle aşırı derecede geleneksel.

Son yıllarda, bir dizi uluslararası organizasyon ve Ermenistan’da görev yapan diplomatik temsilcinin yayınladığı bildiride Ermeni otoritelerini LGBTİ bireylerin durumunu değiştirmek üzere adım atmaya çağıran ifadelere yer verildi. Ancak bu çabalar farklı cinsel kimliklere sahip bireylerin güvenliğini garanti altına alma konusunda bir başlangıç olamadı.

2012 yılından önce LGBTİ bireylerle ilgili konular genel bir insan hakları ihlalleri çerçevesinde ele alınıyordu. 2012’deki LGBTİ bireylere yönelik rahatsız edici eylemler, onların sorunlarına yaklaşımın bağlamını değiştirdi.  Örneğin, 8 Mayıs 2012’de, DIY adlı bara, bar sahibi Armine Oganezova’nın (Tsomak olarak tanınıyor) 2011’de Türkiye’ye giderek eşcinsel onur yürüyüşüne katılmasını bahane eden bir grup genç saldırgan tarafından, yangın bombası atıldı. Saldırganlar elbette bar sahibi ile müşterilerin çoğunun ana akım kültür ve toplumun dışında LGBTİ, kuir bireyler olmalarından rahatsızlık duyuyordu.

2012’de, farklı insan hakları grupları bir ‘Farklılık Yürüyüşü’ düzenledi. Bu etkinlik, aşırı gruplar tarafından eşcinsel onur yürüyüşü olarak görüldü ve aslında yanlış olan bu bilgi medyada hızla yayıldı. Aktivistler 21 Mayıs’ta, yürüyüşün başlangıç noktası olan Kaskad’da buluştular. Aşırı milliyetçi gruplarsa eylemi engellemek için öncesinde bir karşı eylem sahneledi. Yürüyüş boyunca milliyetçi gruplar, katılımcılara hakaret ve saldırılarda bulundu. Katılımcılara yönelik saldırı ve fiziksel şiddeti, polis memurları engelledi.

Kuşku yok ki çok gergin bir durumda yaşıyoruz. Ancak aktivistler ve sanatçılar, baskıcı, patriarkal zihniyete karşı mücadele etmek için uğraşıyorlar. Sanat ise Ermenistan’da LGBTİ mücadelesini yükselten mevzilerden biri. Toplu bir bakışla, sanatın hiçbir alanında yeterli bir kuir görünürlükten söz edilemeyeceği söylenebilir. Yine de farklı dallarda farklı çabalar ve kıymetli kimi üretimler geleceğe dönük umutlu olmamızı sağlıyor.

Kuir sinema yok

Ermeni sineması artık pek çok film üretiyor olsa da, bu üretim rahatsız edici şekilde hâlâ dar konu kalıplarına sığıyor: Azerbaycan’la savaş, aynı oyuncuların yer aldığı birbirinin aynısı komediler, 20. yüzyılın ulusal kahramanları ve soykırım... Bu filmlerde kuir ve eşcinsel karakterlerin yer almıyor olmalarına da şaşırmamak gerekir.

Yine de hem Diaspora’dan, hem de Ermenistan’dan, az tanınan kuir sanatçıların yaptığı, alternatif yaklaşımlarla kuir hikâyeler anlatan filmler yok değil. Örneğin Arpi Adamyan ve Melissa Boyajian ‘Aregnazan’  (‘The Magical World’) adında deneysel bir film çektiler. Film Aregnazan adlı genç ve kuir başkarakterin fantezi dünyasında kötülüklerle savaşan bir kahraman olarak ortaya çıkışını izliyor. Aregnazan bu yolculuk sırasında maskeli bir adam, cyborg bir kadın, bilmeceler soran tuhaf bir adamla, kanatları olan gizemli bir kadın ve kötücül bir oligarkla karşılaşıyor ve açgözlü bu oligark tarafından yönetilen solgun Uyuyan Kent’in vatandaşlarını uyandırmak için bir yol bulmaya çalışıyor.

Yetenekli Ermeni fotoğrafçı Nazik Armenakyan’ın Ermenistan’daki trans seks işçilerini konu alan fotoğraf projesi de ilgiyi hak ediyor. Seks işçisi travesti ve transseksüel kadınların kimliklerini gizlemeleri, Ermenistan’daki diğer LGBTİ topluluğu ile kıyaslandığında kuşkusuz çok daha zor. Trans seks işçileri daha fazla tehlike altındalar ve sık sık saldırıya uğruyorlar. Bunların bir çoğu, evlerinden ayrılmak zorunda kalan ve iş bulamadıklarından seks işçiliğine başlayan eşcinsel erkekler. Erkek bedeninde bir kadın olma, arzu edilme ve haz verme deneyimini yaşayan bu erkeklerin birkaç yıl sonra gerçekten de transseksüelleşmediklerini düşünmekse güç. İçinde bulundukları bu durum bir maskeden çok, yaşam biçimi oluyor.

Kadın kılığında transfobi

Televizyon dizilerinde ilginç bir fenomen söz konusu: Erkeklerin kadınlar gibi giyinip, peruk takıp makyaj yapmaları, ancak tıraşsız olmaları kabul edilebilir bir şey. Bu karakterlerin kuirliği açıkça görülse de her biri bir tür alayla portre ediliyor ve çoğu komedi dizilerinde yer alıyor. Hayko Mko, Hayk Marutyan (Hayko diye tanınıyor) ve Mkrtich Arzumanyan’dan oluşan (Mko diye tanınıyor) bir Ermeni komedi ikilisi. En çok başrollerinde yer aldıkları iki popüler komedi şovu olan ‘Kargin Haghordum’ ve ‘Kargin Serial’ ile tanınıyorlar. Büyük ilgi gören bu programlarda eşcinsellerle ve transseksüel kadınlarla alay eden pek çok parodi yer alıyor. Hayko ve Mko, kendilerini heteroseksüel erkekler olarak tanımlıyorlar ancak programda her yaştan kadın karakteri canlandırıyorlar.

Bir diğer televizyon şovu Ağustos 2010’dan beri Shant TV kanalında yayınlanan ‘Vitamin Club, 32 Atam’ adlı stand-up komedi programı. Programın sunucusu Garik, canlandırdığı kadın karakter Ekatirin’le ünlü. Farklı programlara da kadın kıyafeti ve makyajıyla katılıyor. Oysa Garik kendisini ‘heteroseksüel erkek’ olarak tanımlıyor ve hem o, hem de oyuncu-şarkıcı arkadaşı Aram Mp3, Eurovision şarkı yarışmasının bu yılki galibi Conchita Wurst hakkında yaptıkları homofobik ve transfobik yorumlarla gündeme geldiler.

Yerevan kentinin sakinlerini konu alan bir komedi dizisi olan ‘Yere1’ da, erkek oyuncular Armen Petrosyan ve Grogor Danielyan tarafından canlandırılan kadın karakterler içeriyor.

Edebiyat, sinemaya göre daha az sınırlı bir mecra. Kuir sanat yapan pek çok sanatçı var ve sinemacılara oranla daha az hedef gösteriliyorlar. Ancak burada da baskılar yok değil. Örneğin, Tahran doğumlu, Ermenistanlı Violet Grigoryan, ‘Clit’ başta olmak üzere yazdığı şiirler nedeniyle nefret söylemine maruz kaldı. Amerika’da zor koşullarda çalışıp ailesine para gönderen pek çok Ermeni göçmenden biri olan şair, “penceresiz küçük odam” diye hitap ettiği  klitorisine yazdığı şiirde, İran’dan Ermenistan’a göçün zorluklarını ve maddi sıkıntılarla boğuşurken, kızına yük olmanın utancını yaşayan annesiyle olan diyaloğunu da aktarıyordu.


Klitoris üzerine tamamlanmamış bir övgü*

Klit-klit-klitorisim
ufak tefek huysuzum benim,
sessiz, minnacık pepem,
dilsiz, minnacık cıvıldağım,
kıvırcık saçlı buzağım,
oburum, küçük boğazım
pembe dudaklı kukum,
penceresiz küçük odam,
kekeleyen çaparim,
güzel minik aylağım,
kıkır kıkır kıkırdayanım,
saksılanmış kibirli balon balığım,
yaramaz, kaşıntılı bızdığım,
daima dik olan mini-pipim,
altın lüle saçlı meleğim,
sersemim, cücelere ağıt yakanım,
küçücük klaketim,
ufacık yeraltı dümencim…

* Şiirden küçük bir bölümü Lora Sarı Türkçeleştirdi.