Anjelika Meliksizyan, yaklaşık 13 yıldır Türkiye’de yaşayan bir Ermenistanlı. Üç yıl önce evlendiği eşiyle birlikte halen Antalya’da yaşıyor. Antalya’da Ermenistanlı olduğu için oğluyla beraber saldırılara uğradığını ifade eden Meliksizyan, oğlunun okuldan, kendisinin de iş yerinden ayrılmak zorunda kaldığı olayları anlattı.
İstanbul’da yaşadığı zaman hiçbir zorlukla karşılaşmadığını ancak Antalya’ya taşındıktan sonra saldırıların başladığını ve artık şehirde yaşayamaz duruma geldiğini söyleyen Meliksizyan, başından geçenleri şöyle anlatıyor: “Oğlum, 75. Yıl Cumhuriyet Lisesi'nde okuyor. İlk zamanlar iyiydi, ancak sonraları okula gitmek istemediğini söylemeye başladı. Tarih öğretmeni tarafından sürekli diğer çocukların kendisine karşı kışkırtıldığını ve sonunda sınıf arkadaşları tarafından dövüldüğünü anlattı. Artık hiç okula gitmek istemiyor. Ben gidip hocayla konuştum. Bu tip şeyleri önlemesini rica ettim. Sonra çocuğumu okul tuvaletinde dövdüler. Bunun üzerine biz de daha fazla dayanamadık ve oğlumu mecburi yeniden Ermenistan’a gönderdim.”
‘Çok yalnızız’
Meliksizyan, çalıştığı iş yerinde de ayrımcı saldırılara maruz kaldığını anlatıyor: “Antalya merkezde bir kuyumcu atölyesinde çalışıyorum. Sürekli olarak tam iş yerimin kapı önünde, çeşitli kampanyaları gerekçe gösterip ‘Yalancı Ermeniler’ diye imza topluyorlar. Bütün gün böyle bir ortamda çalışmak zorunda kalıyorum. Antalya’ya geldiğimden beri bu sıkıntıları yaşıyordum. İş yerinde en ufak bir sorun olduğunda ‘Ermenisin çık git kendi ülkene, burası senin toprakların değil’ diye cevap veriyorlar. Sonunda işten de ayrılmak zorunda kaldım.”
Savcılığa ya da polise herhangi bir başvuru yapmadığını söyleyen Meliksizyan, durumdan bir hayli umutsuz: “İstanbul’da da 4 yıl önce bir saldırı oldu. O zaman da polise gittiğimde “Ne olacak ki her gün böyle şeyler oluyor” diye cevap verdiler. Yabancılar Şubesi'nde de muamelenin daha farklı olmadığını belirten Anjelika Meliksizyan, “Çocuğumun okula gitmesi için bir kimlik numarası vermeleri gerekiyordu, bu işlemi yapmaları tam altı ay sürdü” diyerek duygularını şöyle ifade ediyor: “Polise gidince de bir şey değişmeyecek biliyorum. Çok yalnızız.”