Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Huzur’ adlı romanı, Kalem Ajans’ın teşvikiyle Doğu Ermenicesine çevrildi ve Ermenistan’da, Antares Yayınları tarafından yayımlandı. Ermenistanlı on edebiyatçının yapıtları da Türkçeye çevrilmek için gün sayıyor
Fotoğraf - Berge Arabian |
ZEYNEP EKİM ELBAŞI
zeynepekim@agos.com.tr
NERMİN MOLLAOĞLU: “Sürekli bir şekilde gündemimizde olan bir ülkeden bahsediyoruz aslında. Ama kendisini çok iyi edebiyat okuru olarak tanımlayanlar dahi, eseri Ermeniceden Türkçeye çevrilmiş bir yazar ismi söyleyemiyorlar.” |
Ermenistan Edebiyat Vakfı ve Avrupa Birliği Kültürel Programı destekli ‘Book Platform Project’ tarafından düzenlenen ve geçen hafta Yerevan’da yapılan Uluslararası Edebi Eserler Çeviri Atölyesi’ne Türkiye’den Kalem Ajans da katıldı. Ermenistan’ın edebiyat dünyasını keşfe çıkan Kalem Ajans’ı ziyaret edip, kurucusu Nermin Mollaoğlu’yla, aralarındaki sınır kapalı olan bu iki komşu ülkenin edebiyat üzerinden kurduğu bağa dair konuştuk.
Kalem Ajans, yedi yıldır, hem Türkiyeli yazarları yurtdışında temsil ediyor, hem de başka dillerde üretilen eserleri Türkçeye kazandırma konusunda yoğun çaba harcıyor. Çalışmalarını halen 12 kişiyle sürdüren ajans, Türkiye’nin ilk ve tek uluslararası edebiyat festivali olan ‘İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali’ni de düzenliyor. Aynı ekip, ayrıca, Kalem Kültür Derneği adı altında, kâr amacı gütmeyen etkinlikler organize ediyor. Örneğin, iki yıl boyunca, küçük ve orta ölçekli yayınevlerine e-yayıncılığı öğretmek amacıyla Avrupa Birliği tarafından desteklenen bir proje yürütmüşler. Dernek çatısı altında çeşitli çeviri atölyeleri de yapılıyor.
‘Ermenice edebiyattan bihaberiz’
Nermin Mollaoğlu, Kalem Ajans olarak şimdiye kadar yirminin üstünde ülkeyi ziyaret ederek, çeşitli kitap fuarlarına ve festivallere katıldıklarını söylüyor. Mollaoğlu, bu ülkeler arasına Ermenistan’ı da katmış olmaktan çok mutlu. “Sürekli bir şekilde gündemimizde olan bir ülkeden bahsediyoruz aslında. Ama kendisini çok iyi edebiyat okuru olarak tanımlayanlar dahi, eseri Ermeniceden Türkçeye çevrilmiş bir yazar ismi söyleyemiyorlar. Bu yüzden, orada düzenlenen atölyeden davet alınca çok heyecanlandım ve sevinerek gittim” diyor. Programa çeşitli ülkelerden katılan yayıncılar ve telif hakları ajansları, Ermenistan’da bulundukları süre boyunca, ülkenin yayınevlerini ziyaret etmiş, hangi yayınevinin ne tür kitaplar bastığını öğrenmiş ve edebiyatçıları hakkında bilgi toplamışlar. Ermenistan’daki yayıncılık faaliyetleri, 2012’de Yerevan’ın ‘Dünya Kitap Başkenti’ olmasının ardından hızlı bir gelişme göstermiş. Mollaoğlu’nun gözlemlerine göre, ülkenin kültür bakanlığı da yayıncılığı geliştirmek için çok ciddi bir çaba sarf ediyor.
Yayıncı, aralarında diplomatik ilişki olmayan, sınırları birbirine kapalı olan bu iki ülke arasında edebiyat üzerinden kurulmaya çalışılan ilişkiyi ise şu şekilde değerlendiriyor: “Bir ülkenin edebiyatını okumak için diplomatik ilişkiye gerek yok. Diplomatik ilişkimizin olmadığı başka bir ülke olan Tayvan’a da gittik. Daha zor oluyor. Fakat biz dünya edebiyatını tanımaya engel olan her şeyle savaşıyoruz. Önyargılar tabii ki var, ama kimse kalkıp buradan oraya gitmezse, oradan buraya gelmezse, buzlar hiçbir zaman kırılmayacak.”
Ermenistanlı yazarların eserleri çevrilecek
Ermenistan’da kitaplar bağımsız matbaalarda basılmıyor, her yayınevinin kendi basımevi var. Çoğu kitap sert kapaklı olarak piyasaya sürülüyor ancak baskı adedi ortalama 300; bir kitap bin adet basıldığında best-seller oluyor. Mollaoğlu, nüfusun azlığı ve ekonomik durumla ilişkili olan, satış rakamlarından düşüklüğü ilk duyduğunda çok şaşırmış.
Nermin Mollaoğlu, Ermenistan’da kitapların, Kalem Ajans’ın iki ülke arasında kurduğu ilişkinin ilk ürünü, geçen Ekim ayında, Ermenistan’ın en büyük yayınevi olan Antares’ten çıkan, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Huzur’ adlı romanının çevirisi. Şimdi ise Ermenistanlı edebiyatçılar Aram Paşyan, Hovhannes Tekgözyan, Gurgen Hanciyan, Hraçya Saribekyan, Bakur, Hovhannes Yeranyan, Levon Heçoyan ve Vahram Martirosyan’ın eserlerini çevirmek için kolları sıvamış durumdalar.
“Ermenistan şimdiye kadar gitmediğimiz tek komşumuzdu” diyen Nermin Mollaoğlu, bir ilki daha gerçekleştirmiş olmanın haklı gururunu yaşıyor. Ajansın bu girişimi önümüzdeki dönemde iki ülkenin edebiyat aracılığıyla birbirine çok daha yakından temas etmesine vesile olacak. Bu cesur örneğin yaygınlaşması, en büyük temennimiz.
Ahmet Hamdi’nin ‘Huzur’u Ermenicede
Tanpınar’ın ‘Huzur’unu Doğu Ermenicesine çeviren Arpi Atabekyan, Yerevan Üniversitesi’nde Türkoloji eğitimi almış. 2009’da Elif Şafak’ın ‘Baba ve Piç’ kitabını okuduktan sonra, bu romanın Ermeniceye çevrilmesi gerektiği kanaatine vardığını söyleyen Atabekyan’ın ilk çevirisi de, bu kitaptan, Ermeni Soykırımı’nı anlatan bölümler olmuş. Üç yıl önce Antares Yayınları’yla çalışmaya başlayan çevirmen, daha sonra bu romanın tamamını Ermeniceye kazandırmış. Atabekyan, 2012’de çevirmeye başladığı ‘Huzur’ hakkında şunları söylüyor: “Tanpınar’ın edebiyatıyla tanışmak benim için çok zevkliydi. Tabii, anlatım tarzı biraz zor, ama bir yandan da çok güzel, şiirsel ve betimsel. ‘Huzur’ benim için büyük önem taşıyor, çünkü 30’ların İstanbul’unu, oradaki orta sınıf insanları, daha çok genç olan Cumhuriyet’in hayatını yakından yaşamış biri olarak anlatıyor. Bizim Türkiye’yle ilgili okuduğumuz kitapların çoğu Osmanlı ve Ermeni Soykırımı üzerine. Bu kitap ise, Ermenistanlı okuyuculara Türkiye edebiyatının farklı yönlerini gösteriyor.”
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisans çalışması yapan Atabekyan, iki ülke insanının birbirini tanımasının yolunun edebiyattan geçtiğini düşünüyor ve “Müzakerenin gündeminde olan sınır açma meselesi için daha vaktin gelmediğini düşünüyorum. İki toplumda da çok fazla kalıp ve önyargı var. Bu açıdan sivil toplum örgütlerine çok iş düşüyor. Bu işi biz yapacağız, genç sosyologlar, politikacılar, araştırmacılar yapacak” diyor. Arpi Atabekyan’ın Ermeniceye çevirdiği, Orhan Pamuk’un ‘Benim Adım Kırmızı’sı da, yine Antares Yayınları tarafından yayına hazırlanıyor. Çevirmenin bir sonraki çalışması ise Ahmet Ümit’in ‘İstanbul Hatırası’ adlı romanı olacak.