‘Yerkaran: Gomidas Vartabed’in Ermenice, Kürtçe ve Türkçe Derlemelerinden Düzenlemeler’ adlı albüm geçen hafta Kalan Müzik etiketiyle çıktı. Aralarında Aram Kerovpyan, Murat Aydemir, Ara Dinkjian, Murat İçlinalça, Aşuğ Bingöl, Ali Tekbaş, Ertan Tekin ve Şevval Sam’ın da bulunduğu çok sayıda müzisyenin sesi ve sazıyla katkıda bulunduğu albümün repertuarındaki çeşitlilik, Gomidas’ın derleme çalışmalarına damga vuran üslup ve dil zenginliğini yansıtıyor.
ALTUĞ YILMAZ
altugyilmaz@gmail.com
LORA SARI
lorasari@agos.com.tr
‘Yerkaran: Gomidas Vartabed’in Ermenice, Kürtçe ve Türkçe Derlemelerinden Düzenlemeler’ adlı albüm geçen hafta Kalan Müzik etiketiyle çıktı. Gomidas’ın 19. yüzyıl sonu - 20. yüzyıl başında Osmanlı ve Rus imparatorluklarının topraklarında yaşayan çeşitli kişilerden ve yazılı kaynaklardan derlediği binlerce şarkıdan seçilen üç farklı dilden eserlerin yeni düzenlemelerle seslendirildiği albüm, Türkiye’de halk müziği derleme çalışmalarının tarihi ve icra çalışmalarında değerlendirilmesi açısından özel bir önem taşıyor.
İstanbullu Ermeni, Türkiyeli, Ermenistan’dan ve diasporadan, aralarında Aram Kerovpyan, Murat Aydemir, Ara Dinkjian, Murat İçlinalça, Aşuğ Bingöl, Ali Tekbaş, Ertan Tekin, Aytekin Ataş ve Şevval Sam’ın da bulunduğu çok sayıda müzisyenin sesi ve sazıyla katkıda bulunduğu albümün repertuarındaki çeşitlilik, Gomidas’ın derleme çalışmalarına damga vuran üslup ve dil zenginliğini yansıtıyor. Zeybek formunda Türkçe bir türkü, dengbej tavrı ile okunan Kürtçe bir şarkı, Ermenice bir dini ezgi, Gomidas’ın ‘Yerevan Ezgisi’ notu ile notaya aldığı Şii ezanı, Ermenice bir kentli popüler müzik örneğinin de yer aldığı CD, Türkçe, Ermenice ve İngilizce olarak üç dilde hazırlanmış bir kitapçıkla birlikte sunuluyor. Kitapçıkta, Gomidas’ın hayatı ve çalışmalarının yanı sıra, şarkıların sözleri, kaynaklarına ilişkin ayrıntılı notlar ve arşiv değeri taşıyan birçok fotoğraf da bulunuyor.
Albüm, ‘Resounding Gomidas’ Legacy’ (Gomidas’ın Mirasını Yeniden Seslendirmek) adlı bir projenin ilk ayağını oluşturuyor. 2010’da başlayan ve Anadolu Kültür, Kalan Müzik ve Hollanda’dan Prince Claus Fund’un desteğiyle, Burcu Yıldız, Melissa Bilal, Saro Usta ve Ari Hergel tarafından yürütülen projenin ikinci aşamasında ise, Gomidas Vartabed’in akademik çalışmalarının Türkçe çevirilerini ve bazı arşiv belgelerini içeren bir kitap yayımlanacak.
Albümü hazırlayan, Arakats Orkestrası ve Bajar grubundan tanıdığımız gitarist ve düzenlemeci Ari Hergel, ve İTÜ Konservatuarı öğretim üyesi Burcu Yıldız ile, albümün ortaya çıkış hikâyesini ve Gomidas Vartabed’i konuştuk.
-
Bu albümü hazırlama fikri nasıl doğdu?
Gomidas’ın ‘ezan’ıA.H.- Gomidas’ın derlediği ezanı, onun derlemecilik perspektifinin ne kadar geniş olduğunu, derlemelerinin barındırdığı kültürel çeşitliliği göstermek için aldık. Sözleri bizim kullandığımız külliyatta Ermenice harfli Arapça olarak yazılıydı. Bu ezanı kaydedebilmek için, önceden ezan okumuş ve nota okuyup yorumlayabilecek birine ihtiyacımız vardı. Sami Dural çok iyi nota okuyabilen ve –babası imam olduğundan– ezan ezgileriyle büyümüş biri. Sami, bu ezanın sözlerine baktığında, Türkiye’de okunan ezanda olmayan bazı kelimeler olduğunu fark etti. Sonra, bu kelimelerden birinin sadece Şii ezanlarında kullanıldığını öğrendik. Derleme kitabında yer alan notlarda, Gomidas’ın bu ezanı Yerevan’da duymuş olduğu ve bir tiyatro oyunu için notaya aktardığı belirtilmiş. Yerevan’da okunması, bunun bir Şii ezanı olma ihtimalini güçlendiriyor. |
BURCU YILDIZ - İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında Gomidas’la ilgili de bir gündem oluşturuldu, konserler verildi, çeşitli albümler çıktı. Biz de, dünyanın farklı yerlerinde yapılmış, kimi Gomidas’ın Klasik Batı Müziği alanındaki çalışmaları ile çokseslilik perspektifini yansıtan, kimi rock sound’uyla yapılmış ya da popüler müzikten beslenen Gomidas yorumlarını bir araya getiren bir albüm yapmak istiyorduk. Bu seçkiye, bulabilirsek, birer-ikişer Kürtçe ve Türkçe şarkı ekleyecektik. Gomidas’ın derlediği Kürtçe şarkıların notaları yayımlanmıştı ama Türkçe derlemeleri ortada yoktu. Tam o dönemde elimize, Ermenistan’da Gomidas’ın derleme defterleri temel alınarak yayımlanan 14 ciltlik külliyatın son cildi geçti, ve o ciltte Kürtçe ve Türkçe şarkılar vardı. Kalan Müzik’ten Hasan Saltık’la bu bilgiyi paylaştık ve onun da teşvikiyle, mevcut Gomidas yorumlarını bir araya getirmek yerine, Gomidas’ın Türkçe, Kürtçe ve şimdiye kadar duyulmamış Ermenice derlemelerini kendimiz yorumlamaya karar verdik. ‘Gomidas Vartabed kimdir?’ sorusunun yanıtı olarak art arda dizebileceğimiz birçok tanım var: Rahip, besteci, müzikolog, derlemeci, koro şefi, müzik öğretmeni... Bu albüm, onun derlemeci yönünün vurgulandığı bir çalışma.
-
Gomidas nerelerde, ne tür şarkılar derlemiş?
B.Y.- Vağarşabad civarındaki Ezidi köylerinden Kürtçe şarkılar, memleketi Kütahya’dan ve İstanbul’dan Türkçe şarkılar derlemiş. Halk şarkılarının yanı sıra şehirlerde popüler olan şarkılar ve aşuğ şarkıları da derlemiş. Eçmiadzin’deki rahiplerden dini eserler, Eçmiadzin çevresindeki köylerden Ermenice halk şarkıları kaydetmiş. Sadece kendi derlediği halk şarkılarını değil, Dikran Çituni ve Hovsep Canigyan gibi başka araştırmacıların derlemelerini de notaya almış.
ARİ HERGEL - Anadolu’yu dolaşarak yaptığı derlemelerin yanı sıra, çevresindeki insanlardan yaptığı derlemeler de olması dikkat çekici. Öğrencilik yıllarında, farklı coğrafyalardan gelmiş arkadaşlarının beraberlerinde getirdikleri ezgi ve sözleri öğrenip kâğıda dökmüş. Kendi öğrencilerine de, tatillerde memleketlerine giderken ödev verir, derlemelerle dönmelerini istermiş. Onların memleketlerinde dinleyip Hampartzum Notası’yla yazdıkları ve Gomidas’a ulaştırdıkları halk şarkıları da var. Yaptığı derlemelerin sayısından ve özelliklerinden anladığımız kadarıyla, Gomidas neredeyse duyduğu her şeyi notaya almış bir derlemeci. Bu sayede, Ermeni müziğinin yanı sıra –tabii ki Ermeni müziği için ifade ettiği anlamla kıyaslanacak boyutta değildir ama– Anadolu’da yankılanmış diğer dillerden şarkıların da günümüze ulaşmasını sağlamış. Bu çok önemli. Yerevan’da duyduğu bir ezanı da notaya almış, bir Kürt dengbejin anlattığı destansı bir savaş hikâyesini de – çok geniş bir yelpaze... Buna rağmen, akademik dünyada Gomidas’ın adından yeni yeni bahsedilmeye başladı.
-
Halk müziği alanı ve derlemeciliğin, ulus devletlerin ve milli kimliklerin inşasında özel bir yeri var. Gomidas ve derlemeleri bu çerçevede değerlendirilebilir mi?
B.Y.- 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyıl başlarında, özellikle Avrupa’da romantik milliyetçiliğin etkisinde şekillenen halk müziği derlemeciliği, ulus-devletlerin inşasında çok etkili bir çalışma alanı olmuş. Otantisitenin kaynağı olarak görülen köylü halk şarkılarının derlenmesi, müzik araştırmacıları ve antropologların çalışmalarının odak noktasında yer almış. Derlenen köylü-halk şarkılarının, Batılılaşma etkisinde çoksesli bir düzenleme anlayışı ile estetize edilerek halka tekrar sunulduğu görülüyor. Gomidas’ın yapmaya çalıştığı şey de, Ermeni köylü müziğini Ermeni otantisitesinin kaynağı olarak ortaya koymak ve milli müzik inşasını gerçekleştirmek. Aynı dönemde bir bilim dalı olarak tanımlanmaya başlayan müzikoloji içinde karşılaştırmalı çalışmaların özellikle Berlin ekolünden araştırmacılar tarafından yürütüldüğünü görüyoruz. Gomidas’ın çalışmalarını da, bu dönemde Kevorkyan Cemaran’da ve Berlin’de aldığı eğitim, müzikoloji konferanslarında yaptığı sunumlar ve yazdığı makaleler çerçevesinde, bu kapsamda değerlendirebiliyoruz. Bu nedenle Gomidas’ın çalışmaları Osmanlı coğrafyasında ve Türkiye müzik araştırmaları tarihinde çok önemli bir yerde duruyor. Türkiye’de derleme çalışmaları genelde Cumhuriyet dönemine referansla anlatılır. Halbuki Gomidas Vartabed’in derleme çalışmaları çok daha erken bir döneme ışık tutuyor. Bizim de bu projede öne çıkarmaya çalıştığımız temel nokta, bu derlemelerin üslup ve dil çeşitliliği oldu.
-
Albüm için, bu geniş yelpazenin içinden, binlerce derleme arasından nasıl seçim yaptınız?
A.H.- Burcu’nun sözünü ettiği külliyatta dört ölçülük, çok kısa ezgiler de var, olduğu gibi alınıp icra edilebilecek, uzun ve ayrıntılı ezgiler de. Albüme, bir giriş ezgisi veya ara ezgi yaratarak, bölümlerin akışını değiştirerek şarkı formatına getirebileceğimiz sekiz ölçülük bir derleme ezgisini de aldık, baştan sona hazır olan, iyi yorumlayabileceğimizi düşündüğümüz şarkıları da. Burada estetik anlayışımız belirleyici oldu. Ama seçkide üslup ve form açısından bir çeşitlilik olmasını da istedik; albümde şehirli şarkılara da, daha Anadolulu, geleneksel tınlayan şarkılara da yer verdik. Tabii, sözler de önemliydi bizim için.
-
Kâğıt üzerindeki notaları yorumlarken neleri gözettiniz?
B.Y.- Gomidas, ezgileri Hampartzum Notası’yla kayda geçirmiş ama bizim kaynak olarak kullandığımız kitaplar bu transkripsiyonların Batı notasyonuna aktarılmış versiyonları. Tampere sisteme göre yazıldığından, koma sesler belirtilmemiş ve makamsal yapılar kâğıda aktarılmamış. Sadece Türkçe şarkıların ve türkülerin isimlerinin yanında hangi makamda oldukları belirtilmiş. Bu yüzden bu derlemeleri seslendirirken, zaman zaman makamsal yapılara dair çeşitli tahminlerde bulunmak zorunda kaldık. Zaten bu kayıtlarda bir otantiklik kaygısının peşinde olmadığımızı özellikle belirtiyoruz. Çünkü her kayıt altına alma çabası aslında yeni bir yaratım ortaya çıkarıyor. Tabii, derleme kitaplarının sonlarında verilen çeşitli tarihsel referansların ve icra ortamına dair betimlemeler içeren etnografik notların, şarkıların düzenlenmesinde çok fayda sağladığını da söylemek lazım.
A.H.- Gomidas’ın kâğıda döktüğü notaları çalıp, sadece arşiv işi yapmış olmak istemedik. Dinleyiciler bu albümü dinlediklerinde belleklerine bir şarkı daha girmiş olsun, sadece raflarında arşiv olarak saklayacakları bir albüm olmasın dedik.
-
Albümdeki düzenleme ve icralar, İstanbul, diaspora ve Ermenistan’da yerleşik olan Gomidas algısının epey uzağında...
A.H.- Bu şarkıları, Gomidas, Kütahya’da akrabalarından, yakınlarından veya Osmanlı topraklarındaki herhangi başka bir kaynaktan derlemiş. Notaya alırken, piyanoda çalarken ya da okurken, kendisi de bunlara bir yorum getiriyor aslında. Dolayısıyla, biz onun yorumlarını yorumlamış olduk. Gomidas Türkçe parçaların başında makam belirtmiş olsa da, bunları kim okursa okusun eminiz her seferinde başka bir ses çıkacak. Biz kendi müzikal perspektifimizi yansıtabildiğimiz bir albüm yapmak istedik, ancak bunu yaparken Gomidas’ın makalelerini tarayıp, onun çokseslilik anlayışını da hesaba kattık. İstihareye yatıp içimizden geleni yapmadık yani. Melodik hattı gözeterek, bulduğumuz detay bilgileri de yorumun içine katarak yaptık bu işi. Ancak albümdeki şarkıların, Gomidas’ın derlediği notaları bire bir yansıttığı gibi bir iddiamız yok. Bizce Gomidas’ın düşüncelerine ters bir albüm olmadı ama, klasik Gomidas dinleyicisi memnun kalır mı bilemiyoruz. Beğenenin çok beğeneceği, beğenmeyenin ise yerden yere vuracağı bir iş yapmış olabiliriz.
B.Y.- Kendimiz için de müzikal bir icra ve düzenleme alanı yaratmak istedik. Örneğin, albümde ilk sırada yer alan ‘Ay Açılsa’ makamsal olarak çok güçlü bir parça. Bir gün Ermenice şarkıları tararken ‘İ Nınçmanet Arkayagan’ın ezgisinin, bu şarkının ezgisine çok benzediğini fark ettim. Yakından incelediğimizde, iki parçanın melodik örgülerinin birbirine çok yakın olduğunu gördük. Biri din dışı, biri dini olan bu iki eseri birlikte yorumlamanın halk müziği ile dini müziklerin iç içe gelişen gelenekler olduğunu vurgulayabilmemiz açısından önemli olacağını düşündük, ve ikisini art arda icra ettik.
-
Albüm repertuvarını sahneye taşıyacak mısınız?
A.H.- Aslında sahneye taşınmazsa bu çalışmanın eksik kalacağını düşünüyoruz fakat albümün müzikal çeşitliliği ve parçaların yapısı gereği oluşan farklı düzenleme anlayışları bu işi zorlaştırıyor. Formlara uygun olarak seçilen çalgılar müzikal dilde çok belirleyici; örneğin sadece bir parçada çalan tambur veya çello o parçadaki tüm hissiyatı yansıtıyor. Sahneleme adına yapılacak değişiklikler veya ortaklaştırma çabası, parçaların karakterini biraz bozabilir; albümdeki her şeyi sahneye taşımaya çalışmak da prodüksiyonu çok büyütüp uygulanabilirliği zorlaştırabilir. Albümün çok solistli ve uluslararası, kolektif bir iş olması da ayrı bir zorluk kaynağı, ama uygun bir ara yol bulursak, konserin, yapılan işin yayılmasında en uygun araç olduğunu düşünüyoruz.
GOMİDAS VARTABED
Asıl adı Soğomon Soğomonyan’dır. 1869’da Kütahya’da doğar. Her ikisi de müzisyen olan anne ve babasını küçük yaşta kaybeder. 1882’de dini eğitim alması için Eçmiadzin’e gönderilir. Oradaki ruhban okulunda (Kevorkyan Cemaran) Ermenice öğrenir, Klasik Batı Müziği ve Ermeni Kilise Müziği ile tanışır.
1890 yılında başdiyakoz rütbesini alır.
1893’te ‘Gomidas’ adı ile rahip olarak atanır ve Kevorkyan Cemaran’da müzik öğretmeni olarak görev yapmaya başlar. Bu dönemde halk müziği ile ilgilenir, yazıya döktüğü halk şarkıları için çoksesli düzenlemeler yapar ve bunları korolara okutur.
1896’da, müzik eğitimi için Berlin’e gönderilir. Oradaki konservatuarda kompozisyon, orkestra şefliği, şan ve müzikoloji eğitimi alırken, bir yandan da konferanslar verir ve makaleler yazar.
1899’da Eçmiadzin’e dönerek müzik öğretmenliği ve koro şefliği görevlerini yeniden üstlenir. Bu dönemde çalışmalarını Ermeni Halk Müziği üzerinde yoğunlaştırarak birçok makale yayımlar; Tiflis, Berlin, Paris, Cenevre, Venedik, Iğdır, Bakü ve Batum’da konferanslar ve konserler verir.
Derleme çalışmalarına Cemaran öğrencilerinden ve Eçmiadzin’deki rahiplerden derlediği şarkı ve dini eserlerle başlar. Eçmiadzin çevresindeki köylerden Ermenice halk şarkıları kaydeder. Kütahya, İstanbul ve Eçmiadzin’de Türkçe, Vağarşabad civarındaki Ezidi köylerinden Kürtçe şarkılar derler. Derlemeleri arasında halk şarkılarının yanı sıra, Osmanlı İmparatorluğu ve Rus Çarlığı sınırları içinde yaşayan Ermenilerin kentlerde ürettikleri şarkılar, devrimci şarkılar ve aşuğ şarkıları da vardır.
1910’da Eçmiadzin’den ayrılıp İstanbul’a gelir. Burada, Getronagan ve Esayan okullarının öğrencilerinden oluşan üç yüz kişilik ‘Kusan Korosu’nu kurar. 1915’e kadar Ermeni Kilise Müziği’nin çokseslendirme yönünde çalışmalar yapar; koro çalışmalarını, konserlerini ve konferanslarını sürdürür.
24 Nisan 1915’te, İstanbul’daki birçok diğer Ermeni aydınla birlikte tutuklanıp Çankırı’ya sürgüne gönderilir. Birkaç ay sonra, ABD büyükelçisi Morgenthau’nun arabuluculuğu sayesinde İstanbul’a dönebilir, fakat bir süre sonra, akli dengesinin ciddi şekilde bozulmuş olduğu görülür. Üç yıl İstanbul Şişli’deki Lape Hastanesi’nde kalır, ardından Paris yakınlarındaki bir psikiyatri kliniğine nakledilir. Burada gitgide içine kapanıp etrafıyla ilişkisini keser ve 1935’te vefat eder.
Kevorkyan Ruhban Okulu çalışanları (Vağarşabad, 1908) |
Vartabed’i anlayan ve anlatan bir çalışma
PAKRAT ESTUKYAN
Çağdaş Ermeni müziğinin kurucusu olarak tanınan Rahip Gomidas suskunluğa mahkûm edilişinden ancak yüz yıl sonra Türkiye’de, en azından müzikle ilgili çevrelerde tanınmaya başladı. Son birkaç yıl içinde yayınlanan eserleri Türkiyeli müzikseverler için olduğu kadar, Ermeniler için de yenilikler taşıyor. Ünlü besteci ve derlemecinin Ermenice halk şarkılarına aşina olanlar, artık onun Türkçe ve Kürtçe derlemeleri ve besteleriyle de karşılaşıyorlar. Bugün iğneyle kuyu kazar misali yoğun emeklerle gün yüzüne çıkarılan pek çok eser geçmişte çeşitli ortamlarda seslendirilmişti, ama bu icralar kayıt altına alınmamış, unutulmaya terk edilmişlerdi. O yüzden de, Burcu Yıldız ve Ari Hergel’in hazırladığı albüm, çok önemli bir eksikliği tamamlıyor.
Geçmişte Gomidas o denli yüceltildi, hatta kutsal sayıldı ki, onun Türkçe veya Kürtçe eserler derlemiş, bestelemiş olması, özellikle etrafından dolaşılan bir konu oldu. Oysa Gomidas’ın bu alana ilgi duyduğu bir sır değildi. Ari Hergel ve Burcu Yıldız, bugüne dek seslendirilmemiş olan bu eserleri sayfaları solmuş nota defterlerinden çıkarıp yeniden düzenleyerek onlara hayat vermiş oldular.
Bu çalışma, Mikail Aslan’ın, birkaç yıl önce yine Kalan Müzik’ten çıkan ‘Petag’ adlı albümünü anımsattı bana. Aslan da, Hergel ve Yıldız gibi, kitap sayfalarında tozlanmış Çemişkezek türkülerini yeni bir düzenlemeyle yorumlamış ve derlenişlerinden neredeyse doksan yıl sonra onlara nefes vermişti. Mihran Tumacan’ın 1920’li yıllarda Boston’da yaptığı derleme çalışmaları ilk kez Mikail Aslan’ın çabaları sonucunda dinleyicisiyle buluşmuştu.
‘Yerkaran’ albümü, yalnızca titiz bir müzik arkeolojisinin ürünü olarak değil, düzenlemelerde ve icralarda tutturulan olağanüstü içtenlik ve yerellik-geleneksellik-güncellik dengesi ile de, dönüp dönüp dinleyeceğimiz, referans göstereceğimiz bir çalışma.
‘Ermeni Müziği’nin ikonu Rahip Gomidas*
Gomidas’ın müzisyen ve müzikolog olarak sürdürdüğü çok yönlü çalışmaların, Ermeniler arasında 19. yüzyılın son çeyreğinde hızlanan ve genel olarak Osmanlı dünyasında da yoğun şekilde süren Batılılaşma hareketi içinde önemli bir yeri vardır. Gomidas, Ermeniler arasında 19. yüzyılın ortalarında başlamış olan folklor hareketini halk ezgileri derleyerek ilerletmiştir (...)
1912’de, Trablusgarp Savaşı’nda yaralanan askerler yararına (...) Harp Okulu’nun salonunda düzenlenen bir konsere küçük bir koro ile katılmış ve Türkçe eserler okutmuştur. Mart 1915’te, yeni kurulan Türk Ocağı’nda dinletili bir konferans vermiştir. Konuşması sırasında, dernek başkanı Hamdullah Suphi’nin gözyaşlarını tutamadığı söylenir. Türk Ocağı üyelerinden Halide Edip ve şair Mehmet Emin’in (Yurdakul) Gomidas’la yakın ilişkileri olduğu, Gomidas’ın, Mehmet Emin’in birkaç şiirini bestelediği bilinmektedir. Halide Edip de, hatıralarında, Rahip Gomidas’ın birçok kere evine gelip piyano çalmış olduğunu yazar.
Gomidas’ın, özellikle Ermeni Halk Müziği alanındaki çalışmalarında ‘milli müzik’ anlayışının ön planda olması ile, Türk Ocağı üyeleriyle kişisel ilişkiler kurmuş olması, ilk bakışta birbiriyle çelişen durumlar olarak görülebilir. Ancak, 20. yüzyıl başlarında, Ermeniler arasındaki kültürel milliyetçilik hareketinin halen ‘Osmanlılık’ kimliği çerçevesinde yürütüldüğü göz önünde bulundurulursa, bunun bir çelişkiden ziyade, ‘zamanın ruhu’na uyan bir durum olduğu söylenebilir. (...) 1915’te tutuklanan Gomidas’ın ve ‘Osmanlı’ kimliği taşıyan tüm Ermenilerin yaşadıkları ise, bize ‘zamanın ruhu’nun, belki de Gomidas’ın algıladığından farklı olduğunu düşündürüyor.
[19. yüzyılda yayımlanan Ermeni folkloru derlemeleri], 20. yüzyılın başlarında gelişen, yerel gelenekleri estetikleştirerek Batılı anlamda bir ‘milli kültür’ yaratma projesinin ana malzemesi olur. Bu yöndeki ilk adımlardan biri, müzik alanında, Gomidas tarafından atılmıştır. Gomidas’ın, Ermeni halk ezgilerini ‘yabancı etkilerden arındırıp’ Batı armonisi çerçevesinde düzenleyerek bir ‘milli müzik’ yaratmak amacıyla yürüttüğü sistematik çalışmalar, dönemin Ermeni edebiyatçıları için de bir model oluşturmuştur. Çağdaşı olan ünlü yazar Hagop Oşagan, Gomidas hakkında şu ifadeleri kullanır: “Emektar bir rahip, bize artık yabancı olan şarkılarımızı alıp tecelli kadar mucizevi bir müziğe dönüştürdü.”
“Ermeni Müziği Gomidas’la başlar” gibi bir önermenin bugün Ermeniler arasında (...) genel kabul görüyor olması, Batılılaşmanın ve Şarkiyatçılık ürünü bir ‘ulusal kültür’ anlayışının ne denli içselleştirilmiş olduğunu gösterir.
* Aram Kerovpyan, Altuğ Yılmaz, Klasik Osmanlı Müziği ve Ermeniler, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Kültür Yay., İst., 2010, s. 140-143.