Sanat ve edebiyata derinlikli bakış

Sosyoloji, edebiyat, felsefe, sanat, tarihi, siyaset bilimi, antropoloji gibi farklı disiplinlere dair kitapları ile de dikkat çeken DoğuBatı Yayınları, çok özel iki çalışmayı da arka arkaya bastı. Özgür Taburoğlu’nun ‘Resim, Söz ve Yazı-İmge Yaratmanın ve Bozmanın Yolları ile Fermâ Lekesizalın’ın ‘Modern, Narsist ve Yararlı-Romanın Eleştirel Ufukları’ başlıklı kitapları, sanat ve edebiyat alanında ufuk açmaya ver ilham vermeye aday.

KARİN KARAKAŞLI

İki ayda bir yayımlanan dergisi kadar sosyoloji, edebiyat, felsefe, sanat, tarihi, siyaset bilimi, antropoloji gibi farklı disiplinlere dair kitapları ile de dikkat çeken DoğuBatı Yayınları, çok özel iki çalışmayı da arka arkaya bastı. Özgür Taburoğlu’nun ‘Resim, Söz ve Yazı-İmge Yaratmanın ve Bozmanın Yolları ile Fermâ Lekesizalın’ın ‘Modern, Narsist ve Yararlı-Romanın Eleştirel Ufukları’ başlıklı kitapları, sanat ve edebiyat alanında ufuk açmaya ver ilham vermeye aday.

Benjamin, Derrida ve Tanpınar

Taburoğlu ‘Resim, Söz ve Yazı’sı, imgeyi her boyutuyla ele alan bir çalışma. Sac ayak olarak belirlediği bu üç ifade aracının yanına edimi de koyarak imgenin tarih boyu kimi zaman bu alanların ortaklaşmaları kimi zaman da özerk dünyaları içinde ayrı ayrı nasıl oluştuğunu incelerken, farklı yazar, sanatçı ve düşünürlerin görüş ve deneyimlerini buluşturuyor. Antik Yunan’dan günümüze ulaşan bir kronolojik düzlemde yayınevine ismini veren Doğu Batı koordinatları da önemsenmiş. Hal böyle olunca Platon, Arsitotoles, Walter Benjamin, Paul Cézanne, Jacques Derrida, Gilles Deleuze, Latife Tekin, Ahmet Hamdi Tanpınar ve daha nice isim birbirini tamamlarcasına karşımıza çıkıyor.

Resimde  ikon ve tespihle başlayıp rüyalarda ve bilinçdışında karşımıza çıkan mitolojik arketiplere, aynadaki suretlere, modern zaman  imajlarına uzanan çalışma, söz alanında da yine Eski Yunan’daki  retorikten, kavram ve dil oyunlarına, metaforlardan çocuk dilinin biricik yapısına kadar birbirinden çarpıcı duraklara uğruyor. Akıcı bir üslupla ve yerinde geniş alıntı ve örneklemelerle ilerleyen çalışma; yazı alanında harflerin dünyasından, şiir ve düzyazının farklı imkânlarına edimde ise tragedyadan kapitalist düzende edimsel sanatın çatışmalarına geniş bir yelpazede bilgilenme ve çağrışım yoluyla zenginleşme fırsatı sunuyor.

Özgür Taburoğlu imgenin hem yaratan hem bozan dinamiklerine eğilmiş. Yaratım evresinde bir yolculuk vurgusu ağır basıyor. “İmge yaratma edimi, basit bir harften yazıya, anlatılara; bir ses biriminden söze, konuşmaya, müziğe; temel renklerden ve çizgilerden desenlere, resimlere kadar imgenin hallerinin birleşip ayrışmasına dair tüm konumları, işlevleri kat edebilir.” Estetik ile etiğin gergin ilişkisini de gözler önüne seren çalışma; imgesel bütünlük kayboldukça, imgedeki sorumluluk payının yerini yüzeysel bir gösteri ve eğlence beklentisine bırakabileceğini gösteriyor. Modern zamanlara dair bu tehlikeler konusunda okuru düşünmeye sevkeden Taburoğlu, imgenin kamusal vicdan ve başkalarıyla ilgili sorumluluklarına dair olarak da şu tespitte bulunmuş: “Güzel ve iyi olanın üretiminde her zaman için bu sorumluluk varlığını duyurur. İmge üreten, sadece kendi sahip olduklarına değil, başka olanın da yazısına, görüntüsüne, sesine, eylemine ulaşmaya ve yaşam vermeye çalışır.”

Modern romanın eleştirisi

Fermâ Lekesizalın’ın DoğuBatı’dan çıkan ‘Modern, Narsist ve Yaralı’ kitabı ise özellikle dünyada tüketim ekonomisinin yükseldiği 1900-1945 dönemindeki romanlarda Caz Çağı’nın parlaklığı altında bireyin parçalanmışlık ve yalnızlık travmasının izini sürüyor. D. H: Lawrence, Ernest Hemingway, F. Scott Fitzgerald, Jean Rhys ve Nella Larsen’in eserleri eşliğinde toplumsal eleştiri ve popüler kültür izleklerin eğilen Lekesizalın, dönem edebiyatının kapitalist sitemin yeni iktidar kurma yöntemlerini nasıl ifşa ettiğini ve bireyin yabancılaşmasını hangi çarpıcı metafor ve yeni dil arayışları ile aktarmaya çalıştığını gösteriyor.

‘Modernliğin Yaraları’ altbaşlığı altında çağdaş edebiyatın usta isimleri Lawrence ve Hemnigway’in romanlarında yarattıkları kahramanlar aracılığıyla beden ve cinsellik üzerinden sistemin sömürü ve yozlaşmalarını örnekleyen Lekesizalın, Fitzgerald’ın eserlerinde karşımıza çıkan bol yanılsamalı, parlak Amerikan Rüyası’nı da ayrıntılarıyla ele alıyor. Caz Çağı’nın haz arayışları arasında modern insanın içler acısı yalnızlığı ve çıkmazları gözler önüne seriliyor. Popüler kültürün beyaz hegemonyasının kıran Afro-Amerikalı kadınlar Nella Larsen’in romanlarıyla karşımıza çıkarken, metalaşan  ve sınıfsal dışlanmışlıklarla derin yalnızlıklara itilen toplum dışı kadınları da Jean Rhys olanca yakıcılığı  içinde tanımlıyor. Lekesizalın bütün bu modern anlatı örneklerinde insanı metalaştıran iktidara karşı dağılan birey aracılığıyla modern romanın aslında ideolojik inşanın temellerini sarstığını savunuyor.

Hayatı algılar ve çoğaltırken bize adeta üzerinde yaşadığımız dünyaya koşut eşzamanlı, alternatif evrenler yaratan sanat ve edebiyatı mesafelenerek daha geniş bakış açısıyla görüp yaşamak için şimdi iki özel kaynağımız daha var. En güzeli ise bu kitapların bize kendi deneyim ve izlenimlerimiz üzerinden düşünme ve kendi çetelemizi yaratma fırsatı sunmaları. İç hazinemize ulaşmak için bundan daha kıymetli bir imkân olamaz.

Resim, Söz ve Yazı
İmge Yaratmanın ve Bozmanın Yolları
Özgür Taburoğlu,
DoğuBatı
343 sayfa.

Modern, Narsist, Yaralı
Romanın Eleştirel Ufukları
Fermâ Lekesizalın
DoğuBatı
168 sayfa.

Kategoriler

Güncel Gündem