Mumcu ve Cengiz, ombudsmanın Dink açıklamasını köşesine taşıdı

Radikal gazetesinden Özgür Mumcu ve Orhan Kemal Cengiz, Başdenetçi Nihat Ömeroğlu’nun Hrant Dink’i hâlâ suçlamaya devam etmesini köşesine taşıdı.

Nihat Ömeroğlu

Ah Ömeroğlu ah!

Karşımızda basit bir soru var. Verdiği kararın kimin hakkında olduğunu bir unutup bir hatırlayan ombudsmana mı yoksa Çetin'e mi inanacağız?

ÖZGÜR MUMCU

Ombudsman’ı unutmuştuk. Ama o kendini hatırlatmayı bildi. Yüce Meclis, AKP oylarıyla kimi ombudsman seçti? Nihat Ömeroğlu’nu. Kimdi Ömeroğlu? Yargıtay Ceza Genel Kurulu üyesi.

Ombudsman’ın vazifesi ne? İdarenin eylem ve işlemlerini ‘insan haklarına dayanan bir adalet anlayışıyla’ denetlemek.

Göreve şu yemini ederek başladı: “Görevimi tam bir tarafsızlık, dürüstlük, hakkaniyet ve adalet anlayışı içinde yerine getireceğime, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

Pek güzel. Hem senelerce hâkimlik yapmış, belli ki hukuk biliyor. Hem de andını içmiş, geçmiş koltuğuna oturmuş.

Fakat hatırlarsınız belki, seçilmesinden önce adaylığına itiraz eden çok olmuştu. Neden itiraz edilmişti Sayın Ömeroğlu’nun adaylığına? Kendisi, Hrant Dink’in Türklüğe hakaret ettiğine dair verilen kararı onayan Yargıtay Ceza Genel Kurulu üyelerinden biriydi.

Yazının devamını okumak için tıklayın

 

Zehirli kan ve zamanın ruhu

AİHM'ye rağmen, Kamu Denetçisi Ömeroğlu, Dink hakkındaki utanç verici kararı savunmaya devam ediyor.

ORHAN KEMAL CENGİZ

Tam dört kere Nisa Suresi’ni okuduktan sonra bize dönüp hâlâ diyor ki, “Kuran namaz kılmayın buyurmuştur.” Bir kere değil. İki kere değil. Dört defa ve aradan geçen bunca yıldan sonra...

Yargıtay’ın Hrant Dink’i ‘Türklüğe hakaretten’ mahkûm ettiği kararı, Nisa Suresi’nden Kuran’da “Namaz kılmayın buyurulmuştur” sonucunu çıkarmak anlamına geliyordu.

“Ey inananlar, namaza yaklaşmayın ne söylediğinizi bilmeyecek kadar sarhoşken...” diyen surenin ilk üç kelimesini önümüze koyup, “Bakın burada ‘Namaza yaklaşmayın’ deniyor” dediler.

“Türkten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin...asil damarlarında mevcuttur” demişti Hrant.

Uzun ve çok ilginç bir yazı dizisinden bir cümleydi bu. Hrant, diyaspora Ermenilerini Türk nefretinden kurtulmaya çağırıyordu.

Hrant’a karşı dava açılınca dosya bilirkişiye gitti, bilirkişi doğru anladı denilmek isteneni. “Bu ifadeler Türklere ya da Türk kimliğine yönelik değildir. Ermeni toplumunun oluşturduğu Türk anlayışına yöneliktir” dedi.

Yazının devamını okumak için tıklayın

Kategoriler

Güncel Gündem