CHP’yi yakından izleyen siyaset bilimcilerden Doç. Ayşen Uysal, yerel seçimler öncesi CHP ve çevresinde yaşanan adaylık mücadelelerini yorumladı.
AYŞEN UYSAL
Deniz Baykal’ın geçtiğimiz aylarda Kılıçdaroğlu ile Sarıgül konusunda uzun bir konuşma yaptığı, ‘hatırlatmalarda’ bulunduğu biliniyor. Dolayısıyla, Sarıgül’ün İstanbul adayı olarak gösterilmesi durumunda CHP’de bir kopma olacağına dair güçlü sinyaller var. |
İçinde yaşadığımız günlerde, siyasi partilerin 2014 yerel seçimleri için İstanbul’a kimi aday göstereceği konusundaki tartışmalar, bölünme senaryoları eşliğinde hızla derinleşiyor. Bölünmenin en çok dillendirildiği mesele ise Sırrı Süreyya Önder’in Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) adayı olarak çıkıp çıkmaması. Bu bölünme senaryosuna göre “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Adalet ve Kalkınma Partisi’nden ‘kurtarılacaksa’ bu ancak Sarıgül isminin rakipsiz ve birleştirici olması ile mümkün”. Böylece hem Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi hem de seçmenleri başka bir partinin aday çıkarmamasını isteme hakkını kendilerinde görüyorlar. Bu tutum karşısında insanı gülümseten bir gerçeklikle karşı karşıya kalıyoruz: CHP’nin bu kadar mesafeli durduğu bir partinin oy tabanını kendi partisinin oy tabanına bu kadar yakın görmesi, parti açısından tam bir paradoks. Ayrıca, bu tür bir tutumla, olası bir seçim bozgununda ‘günah keçisi’ni de daha aylar öncesinden tayin etmiş oluyorlar.
Önder CHP’yi böler mi?
Oysa mesele çok daha karmaşık. Zira Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) aday göstermemesi durumunda seçmen tabanının hangi parti lehine oylarını kaydıracağı oldukça tartışmalı. Aynı durum, BDP aday gösterse bile üstü örtük olarak CHP’nin adayına destek verdiğinde de geçerli olacaktır. Durum bu iken, CHP’lilerin BDP oylarının kendisine geleceği hesabında olması ve dolayısıyla da Sırrı Süreyya Önder’in kendi oylarını bölen aday olarak mahkum edilmesi, partinin seçimlere ne kadar hazır olduğuna dair önemli ipuçları veriyor.
Diğer yandan Sırrı Süreyya Önder’in, özellikle Gezi Direnişi ertesinde, kendi bireysel mevcudiyetine giderek daha fazla önem atfetmesi, son günlerde CHP’liler aleyhine sarf ettiği sözler ve hedefine Adalet ve Kalkınma Partisi’nden ziyade CHP’yi oturtmuş olması da oldukça problemli. Önder, hem merkezi hem yerel iktidarda AKP’nin olduğunu unutmuşçasına kendisine rakip olarak CHP’yi belirlemiş durumda ve bu durum aslında iktidarın değişmesi gibi bir hedefi olmadığını da ortaya koyuyor. Eleştirilerinin merkezine iktidarı yerleştirmeyen bir muhalefetin ne derece muhalefet olduğu siyaset bilimi açısından oldukça problemli. Elbette Önder “ben siyaset tanımını değiştiriyorum” diyebilir. Böyle bir cümle de tarzına hiç de aykırı olmaz, hele şaşırtıcı hiç olmaz.
Ya Sarıgül?
Bölünme senaryosu her ne kadar Sarıgül-Önder oyları açısından yazılsa da, aslına bakarsanız asıl senaryo CHP içinde yazılıyor. Nisan-Mayıs aylarında Mustafa Sarıgül’ün aday gösterileceği az çok netleşmiş ve Haziran başında bu durumun kamuoyu ile paylaşılması kararlaştırılmış ise de, parti içi etmenler nedeniyle Ekim sonu itibariyle bu konuda herhangi bir netleşme sağlanabilmiş, adım atılabilmiş değil. Bunun en temel nedeni parti içinde Sarıgül’e karşı yükselen muhalefet.
Mustafa Sarıgül partiden ihraç edilmiş olduğu için ancak Parti Meclisi (PM) kararı ile tekrar partiye üye olabiliyor. Onun adaylığının kesinleşmesine giden yol da tam burada tıkanıyor. Zira Kemal Kılıçdaroğlu, PM’de Sarıgül’ün üyeliği reddedilir mi kaygısını taşıyor. O nedenle PM’den emin olmadan meseleyi gündeme getirmek istemiyor.
Kılıçdaroğlu’nun zor kararı
CHP içinde Sarıgül’e şiddetle karşı çıkan isim Deniz Baykal. Baykal’ın geçtiğimiz aylarda Kılıçdaroğlu ile bu konuda uzun bir konuşma yaptığı, iki üç kez de ya kendisi ya da yakınındakiler aracılığı ile ‘hatırlatmalarda’ bulunduğu biliniyor. Dolayısıyla, Sarıgül’ün İstanbul adayı olarak gösterilmesi durumunda CHP’de bir kopma olacağına dair güçlü sinyaller var. Yerel seçimler öncesi böyle bir bölünme yaşanması genel seçimleri de etkileyeceğinden, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul adayı konusunda cesur ve kesin bir adım atamıyor ya da en azından bu adımı mümkün olduğunca geciktirmeye çalışıyor.
Bu açıdan baktığımızda aslında CHP yönetimi Sarıgül-Önder kıskacından çok Baykal-Sarıgül kıskacında kalmış durumda. Yani, mevcut manzarada Sırrı Süreyya Önder CHP’yi böler mi bilinmez ama, Mustafa Sarıgül böler gibi görünüyor.