‘Ayrımcılıkla mücadele’ ajandadan pakete terfi etti

Pazartesi günü açıklanan demokratikleşme paketinin kapsamında Başbakan Erdoğan, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik komisyonunun kurulacağını deklare etti. Bu adım belki de paketin getirdiği ve uzun vadede olumlu sonuçlar doğurabilecek en önemli reformlardan biri olma niteliği taşıyor.

NAYAT KARAKÖSE
nayatk@gmail.com

Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik komisyonunun kurulması,‘açılım süreci’nin başladığı 2009’dan bu yana hükümetin gündeminde olan bir konuydu. Hükümetin ağır toplarından Beşir Atalay, bu niyeti farklı dönemlerde dile getirdi. Tam da bu süreçten hemen önce İnsan Hakları Ortak Platformu ve Uluslararası Azınlık Hakları Grubu işbirliğiyle oluşturulan hukukçular grubu, ‘Ayrımcılığın Önlenmesi ve Ortadan Kaldırılması Kanunu Taslağı’nı hazırladı. Bunu takip eden dönemde İçişleri Bakanlığı da bir taslak hazırladı. Lakin yasa ile yasa çerçevesinde kurulacak ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik komisyonu o süreçtenbu yana bekliyordu.

Pazartesi günü açıklanan demokratikleşme paketinin kapsamında Başbakan Erdoğan, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik komisyonunun kurulacağını deklare etti. Bu adım belki de paketin getirdiği ve uzun vadede olumlu sonuçlar doğurabilecek en önemli reformlardan biri olma niteliği taşıyor.

Komisyonun işlevi

Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik komisyonu, ayrımcılığa karşı yasaların pratikte uygulanmasında önemli bir işlev görür. Bağımsız bir kamu otoritesi olan komisyonun içinde, insan hakları uzmanları, STK temsilcileri ve akademisyenler yer alır. Komisyon, ayrımcılıkla ilgili yasalara dayanarak bireylerin şikâyetlerini inceler,mağdurlara hukuki destek sağlar,  uzlaştırıcı ve destek verici kurum işlevi görür. Ayrımcılığa uğrayan kişilere tazminat ödenmesini, kişilerden özür dilenmesini öneren komisyonun tavsiyeleri yerine getirilmezse mağdur, ayrımcılıkla ilgili yasadan yararlanarak yargıya başvurabilir. Komisyon, ayrıca ayrımcılıkla ilgili araştırma yapar, süregiden vakaları raporlaştırır, tavsiyelerde bulunur, basını bilgilendirir. AB ise üye ülkelerden ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik komisyonu kurmasını bekler ama bu kurumların nasıl işlemesi gerektiğine dair belli bir AB standardı mevcut değildir.

Ayrımcılığın birçok çeşidi vardır ve hazırlanacak yasa doğrudan olmayan ve dolaylı olan türleri de içermelidir.  Yasanın içermesi gereken en temel ayrımcılık türlerinden bazıları doğrudan ayrımcılık, dolaylı ayrımcılık, dolayısıyla ayrımcılık, varsayılan temele dayalı ayrımcılık, taciz, ayrık tutma ve çoklu temelde ayrımcılık.

2009’da İnsan Hakları Ortak Platformu ve Uluslararası Azınlık Hakları Grubu’nun hazırladığı ‘Ayrımcılığın Önlenmesi ve Ortadan Kaldırılması Kanun Taslağı’ içinde cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç,etnik köken, cinsel kimlik, sosyal statü, medeni hal, hemşehrilik, hamilelik gibi temellerin bulunduğu ayrımcılıkları yasaklıyor ve istihdam, serbest meslek, eğitim ve öğretim, sağlık hizmetleri, ulaşım hizmetleri, iletişim hizmetleri, konaklama ve diğer turistik hizmetler, sosyal hizmetler,  sosyal güvenlik ve ödenekler, yargı hizmetleri, kolluk faaliyetleri, kamuya açık alanlar ve binalar, spor ve kültürel faaliyetler, taşınır taşınmaz malların kiralanması, satışı ve devri gibi alanlarda meydana gelebilecek olan ayrımcılıkları kapsıyor.Kanun taslağının en önemli özelliklerinden biri, ispat yükünün ayrımcılığa uğrayan kişi yerine ayrımcılığı gerçekleştiren kişide olması.

‘Eşitlik kurumu barışın inşasında önemli bir araç’

‘Ayrımcılığın Önlenmesi ve Ortadan Kaldırılması Kanun Taslağı’nı hazırlayan Uluslararası Azınlık Hakları Grubu’ndan hukukçu Nurcan Kaya, taslağın ve eşitlik kurumunun Kürt sorununun çözüm sürecinde de önemli bir rol oynayacağını düşünüyor. 

Kanun taslağı mevcut haliyle yasalaşırsa halen devlet memuru olamayan gayrimüslimler, komisyona başvurup dava açabilir. Ya da bir kadın başörtüsü nedeniyle gerekli niteliklere sahip olduğu halde işe alınmıyorsa komisyona başvurabilir ve telafisi gerçekleşmezse dava açabilir. Bir engelli herhangi bir kurumda istihdam edilip niteliklerinin çok altında bir birimde çalıştırılırsa, engellilik temelinde ayrımcılığa uğradığı gerekçesiyle komisyondan veya yasadan yararlanabilir. Bir başka örnekte ise, eşcinsel oldukları gerekçesiyle kendilerine ev kiralanmayan bir çift, bu yasadan faydalanarak dava açabilir.                                                                      

Eşitlik kurumu ayrımcılık yasasından bağımsız işleyebilir mi?

Nasıl bir eşitlik kurumu olduğuna bağlı… Eğer AB direktiflerine göre kurulan, pek çok AB ülkesinde olan tarzda kurumlardan söz ediyorsak, bunun mutlaka bir yasası olması lazım.Türkiye’de mevzuatta bazı ayrımcılık biçimleri zaten yok. Dilediğiniz kişiyi işe alabilirsiniz, dilediğinizi alamazsınız. Devlet memurları kanununda ayrımcılık yapılamaz diye yazılı. Milli Eğitim kanununda da fırsat eşitliği diye yazılı ama siz öğrenci ya da öğretmen olarak ayrımcılığa maruz kalırsanız, nereye başvuracağınıza dair tanımlı prosedürler yok.Türkiye’de mevzuatta ayrımcılığa dair düzenlemeler var. Oluşturulacak eşitlik kurumu belki Türkiye’deki mevzuatta olduğu kadarını hayata geçirir ama yetersiz kalır.

Eşitlik kurumları yargı üzerinde nasıl bir etkiye sahip?

Eşitlik kurumlarının işi yargılama yapmak değil. Bir  nevi uzlaştırıcı kurum işlevi  görürler. Eşitlik yasasının önemli bir özelliği çerçevesidir. Yasa sadece kamu birimlerinin yaptığı ayrımcılığı değil, özel kişilerin, kurumların yaptığı ayrımcılığı da içeriyor. Eşitlik kurumunu kamu denetçiliğinden ayıran budur. Bir birey, ayrımcılık mağduru olduğunu düşünüyorsa kuruma başvurur ve kurum da bunun ayrımcılık olup olmadığına kanaat getirir.Bu kanaate varılırsa, bunu yapan kişiye telafi için önerilerde bulunulur.Eğer karşı taraf önerileri reddederse o zaman yargıya gidilir.

2009’da tamamladığınız kanun taslağı ile İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı taslak arasında farklar var mıydı?

İçişleri Bakanlığı’nın taslağı, büyük oranda bizim hazırladığımız taslaktan yararlanılmıştı fakat farklılıklar da vardı. Devletin kırmızıçizgileri kendini göstermişti; varsayılan veya bağlantılı temelde ayrımcılık, cinsel yönelim, cinsel kimlik bakanlığın taslağında yoktu. Bir de esas olarak eşitlik kurumunun üyelerinin nasıl seçileceği gibi konularda farklılık vardı.

Böyle bir reform niçin önemli?

Türkiye’deki azınlıklar dâhil, kendine azınlık demeyen pek çok etnik topluluk artık hep eşit vatandaşlıktan söz ediyorlar. Her şey eşit sözcüğünün etrafında dönüyor. Bu yasa ve kurum sayesinde hem mağduriyetler azalacak hem de mağduriyetlerin tazmin edilmesi için katkı sağlanmış olacak. Ayrıca topluma “Biz gerçekten artık eşit vatandaşlık yaratmaya çalışıyoruz, herkesin hem kamuyla hem de özel kurumlarla ilişkilerinde eşit olması için artık kararlıyız”  mesajını verecek. Ayrıca bu reformun çatışma çözücü bir yanı da var. Kürt sorunu açısından da düşünürseniz sorunun özünde eşitsizlik var. Atılacak en önemli adımlardan birisi budur. İrlanda’da müzakere sürecinde böyle bir yasa çıktı ve kurum oluşturuldu. Böyle bir yasa ve kurum çatışma giderme ve barışın inşasında da çok önemli bir araçtır.

Gelinen aşamada sivil toplum ne yapmalı?

Sivil toplumun yapması gereken bir an önce hükümetin ne planladığını öğrenmek ve AB standartlarına uygun bir yasa hazırlanmasını teşvik etmek. Bizim hazırladığımız taslak standartların da ötesindeydi; uygulamadaki sorunlara bakılarak AB hukukunu da bilen avukatlardan alınan tavsiyeler doğrultusunda hazırlanan taslaktı. Olabilecek en iyi düzeyde ayrımcılık yasağı kanunun çıkması ve bunu en efektif şekilde uygulayacak kurumun oluşturulması içinyoğun bir kampanya sürecine girilmesi gerekir.