Bir grup aydın ve sanatçı, yaptıkları basın açıklamasıyla, 24 Nisan 2011’de Batman Kozlu’da askerlik hizmeti sırasında öldürülen Sevag Şahin Balıkçı davasında adalet istedi. Açıklamada, katilin ve ailesinin tanıkları yönlendirdiğine dikkat çekilerek, mahkemenin katili tutuklamaya gerek görmemesinin kabul edilemez olduğu ifade edildi.
Yapılan açıklamada, katilin ve ailesinin tanıkları yönlendirdiğine dikkat çekilerek, mahkemenin katili tutuklamaya gerek görmemesinin kabul edilemez olduğuna vurgu yapıldı. Kamuoyunu bu davanın takipçisi olmaya davet eden açıklamada “Tanıkları baskı altına alanlar cezalandırılmalıdır. Katil tutuklanmalıdır. Irkçı cinayet hakkındaki tüm gerçekler açığa çıkarılmalıdır. Sevag’ın hayatını korumayanlar hesap vermelidir. 13 Şubat’ta Diyarbakır’da gerçekleşecek duruşmada Sevag için adaletin sağlanmasını istiyoruz” denildi.
Basın toplantısına Sevag'ın babası Garabet Balıkçı, annesi Ani Balıkçı, Rakel Dink, Arat Dink, Yasemin Göksu, Hayko Bağdat, Zeynep Tanbay, Şanar Yurdatapan, Işın Eliçin, Nil Mutluer, DSİP Eş sözcüsü Şenol Karakaş, Irkçılığa ve Millliyetçiliğe DurDe Girişimi sözcüsü Cengiz Alğan, Hrant'ın Arkadaşları'ndan Garo Paylan ve Kemal Gökhan Gürses gibi çok sayıda ırkçılık karşıtı katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Ufuk Uras şunları söyledi:
'Bugün Sevag için Adalet Girişimi olarak buradayız. Biliyorsunuz pazartesi Diyarbakır'da askeri mahkemede dava devam edecek. Bizler ırkçı cinayetlere, ırkçı nefrete karşı kamuoyu duyarlılığını yükseltmek için, Sevag için buradayız. Tek isteğimiz adalet ve gerçeklerin üzerinin örtülmemesi. Aldığımız kötü kokuları burada sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Biz Sevag'ın katilinin elini kolunu sallayarak hala Elazığ sokaklarında dolaşmasını kabullenemiyoruz. Katilin gecikmeden tutuklanmasını, cinayeti yönlendiren tek bir kalıptan çıkmış ifadeleri de yönlendiren, belki de baskı kuran şebekenin ortaya çıkarılmasını istiyoruz.
Gerek cinayet tarihinin seçimi, gerek hedef alan kişinin kimliği münferit olmayan, kararlaştırılmış, örgütlenmiş bir cinayet olduğu gerçeğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bu karanlık şebekenin cinayeti karartmaya, üstünü örtmeye asla gücü yetmeyecektir. Bu tahammüden cinayet karşısında ancak vicdansızların vicdanı rahat olabilir.
Bu nesil dindar mı tinerci mi olacak bilmiyorum ama katil bir nesil olmamasını istiyoruz. Potansiyel katilleri yaratan bu Ergenekon iklimini, azınlıkları misyonerleri hedef gösteren MGK kararlarını sorumlu buluyoruz.
Aslında askeri mahkemeler bu davalarda bizatihi taraftır. 40 yıl ceza alan Büyükanıt'ın 'iyi çocuklarını' beraat ettiren bu askeri mahkemeler değil miydi? Kan dediğimiz vücuttaki sıvıdan başka övüncü olmayan bir toplum istemiyoruz biz. 1,5 milyon+Hrant+Sevag... Ama artı olmasını istemiyoruz. O yüzden AKP'siyle, CHP'siyle, MHP'siyle bugün de devam eden İttihat ve Terakki mirası ile yüzleşmenin en önemli yolunun Sevag davasının akibeti olduğunu, bu davanın adaletle vicdanları rahatlatacak bir şekilde sonuçlanması olduğunu biliyoruz.
Biliyorsunuz Egemen Bağış İsviçre'de 'Soykırım yok, tutuklayın da görelim' demişti. Biz de 'Burnunuzun dibinde cinayet var. Tutuklayın da görelim' diyoruz.
Mor ve Ötesi müzik grubundan Kerem Kabadayı’nın okuduğu ve “Sevag için adalet” başlığıyla yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Geçen yıl 24 Nisan’da zorunlu askerliğini yaptığı Batman Kozluk’taki Gümüşörgü Jandarma Karakolu’nda öldürülen Sevag Şahin Balıkçı için adalet istiyoruz. Sevag 9 ay önce aramızdan alındı. 9 aydır süren davasında adalet engellendi.
Sevag’ın hayatını korumakla sorumlu olan komutanlar, sorumluluklarını yerine getirmedikleri gibi tanıklar üzerinde baskı kurdu ve ifadelerini yönlendirdi.
Cinayetin ardından birbiriyle çelişen iki farklı tutanak düzenlendi. İlk tutanakta yer alan tanık ifadeleri birbiriyle çelişkili ve belirsizken, aynı gün içerisinde düzenlenen ikinci tutanakta yer alan ifadeler tek bir ağızdan söylenmiş gibiydi. Cinayet üzerine askeri yetkililer tarafından hazırlanan iki tutanak da Sevag’ın kasten değil, kaza sonucu hatta arkadaşıyla şakalaşırken vurulduğunu ileri sürüyordu.
Daha önceden verdiği ifadeyi değiştirerek geçen duruşmanın erken tarihe alınmasına yol açan bir tanık, “Komutanlar bizi topladılar” diyerek nasıl ifade vereceklerinin kendilerine söylendiğini açıkladı. Tanık, komutan tarafından hazırlanan tutanakların aksine, “Silahı doğrulttu ve tetiğe bastı” diyerek Sevag’ın öldürülmesinin bir kaza değil cinayet olduğunu söyledi ve bu ifade davanın seyrini değiştirdi.
Tutanak rezaleti gösteriyor ki Sevag’ın hayatını koruması gereken komutan, bunu yapmadığı gibi tanıklar üzerinde baskı kurmuş ve cinayeti örtbas etmeye kalkmıştır.
Katilin ailesi ve yakınları da tanıkları yönlendirdi.
Cinayetin tanıkları üzerinde baskı kuran sadece komutan değildi. Katilin ailesi ve yakınları da tanıklar üzerinde baskı kurdu. Vicdanı elvermeyen ve cinayeti gördüğünü itiraf eden tanık, katilin bir yakınının kendisini yönlendirdiğini söyledi.
27 Aralık’ta verdiği ifadede katilin tüfeğini doğrultarak Sevag’a ateş ettiğini itiraf eden tanık, 30 Ocak’ta katilin ailesinin kendisini yönlendirdiğini ancak olayı görmediğini söyledi. İfade ve mahkeme arasında geçen sürede ne oldu? Katilin yakınları devreye mi girdi? Bu olay, cinayet davasının tanıkları üzerinde çok yönlü baskının sürdüğüne işaret etmektedir.
Ortada bir cinayet varken, tanıklar baskıyla susturuluyorken mahkeme katili tutuklamaya gerek görmedi.
Sevag’ın kasten öldürüldüğü tanık ifadesiyle kayıtlara geçmişken, katil mahkeme heyetinin kararıyla tutuksuz yargılanmaya devam ediyor. Sevag’ı aramızdan aldı, dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Cinayet işledi ama tutuklanmıyor.
Sevag Balıkçı ırkçı bir nefret cinayetine kurban edilmiştir.
Cinayet 24 Nisan’da, Ermeni Soykırımı’nın 96. yıldönümünde gerçekleşti. Sevag Ermeni olduğu için öldürüldü ve davasına müdahale edildi. Katili ve cinayeti örtbas etmek isteyenlere dokunulmadığı, bu ırkçı nefret cinayeti cezasız kaldığı sürece, Ermeni gençlerin hayatı tehdit altındadır. Sevag için adalet sağlanmadığı sürece nefret iklimi devam edecek ve yeni cinayetler işlenecektir.
Tanıkları baskı altına alanlar cezalandırılmalıdır. Katil tutuklanmalıdır. Irkçı cinayet hakkındaki tüm gerçekler açığa çıkarılmalıdır. Sevag’ın hayatını korumayanlar hesap vermelidir. 13 Şubat’ta Diyarbakır’da gerçekleşecek duruşmada Sevag için adaletin sağlanmasını istiyoruz.
Bu davanın takipçisiyiz. Adaleti engelleyenlerin karşısındayız.