Devletin fukaraya, bakıma muhtaç olana hangi gözle baktığı malum. Ya yok sayıp toplum dışına itmek, ya da, iyi ihtimalle, aslında hak olanı bin bir naz u niyaz ile lütfetmek… Kırk katır ya da kırk satır. Ama devlet bu: Zaten devran dönsün, çarklar işlesin diye var. Ondan daha iyisini yapmasını beklemek pek de akıl kârı değil.
Devletin fukaraya, bakıma muhtaç olana hangi gözle baktığı malum. Ya yok sayıp toplum dışına itmek, ya da, iyi ihtimalle, aslında hak olanı bin bir naz u niyaz ile lütfetmek… Kırk katır ya da kırk satır. Ama devlet bu: Zaten devran dönsün, çarklar işlesin diye var. Ondan daha iyisini yapmasını beklemek pek de akıl kârı değil.
Peki ya bizim sayıca azalmış, azaltılmış Ermeni toplumu? Peki ya bizlerin yararı için, önceki nesillerin emeği ve alın teriyle kurulmuş vakıflarımız? Üzerine titrediğimiz asırlık kurumlarımız? Onlar hangi gözle bakıyor fukaraya, hastaya, sakata, muhtaca?
Arada uğur niyetine kimi olumlu örneklere rastlasak da, çoğu zaman görüyoruz ki, Ermeniler de ihtiyaç içinde olanın derdine derman bulmak konusunda devletten pek farklı değil. İnsanı, halkı, toplumu değil, bürokrasiyi, kurumu, binayı, cihazı yücelten bir zihniyet hâkim dört bir yanda. Bu konuda şikâyetin bini bir para ama bozuk çarkı düzeltmek için elini taşın altına sokan yok. “Hop, ne oluyor? Kendimize gelelim. İnsanlara eziyet etmeyelim. Şunun şurası kaç kişi kaldı ki, elbirliğiyle, işler bir sistem kurarsak hiçbir fakirimiz aç, açıkta kalmaz” diyen yok. Adamsendecilik, bananecilik geçer akçe. Üstelik sadece şu ya da bu kurumda değil sorun. Bizde, hepimizde…
Ama vurdumduymazlığımız, bu kez bir insanın canını aldı. Karda, kışta kıyamette sokakta kalmış, sırtından pardösüsü, ayağından ayakkabısı çalınmış yaşlı bir adama sığınacak bir saçak altı ulamadık.
Bugün hepimizle beraber nefes almaya devam edebilecekken, onun ölmesine seyirci kaldık. Hiç değilse son günlerini, son saatlerini huzur içinde, temiz bir çarşaf üstünde geçirmesini sağlayamadık. Çünkü bütün bunlardan haberdar olabileceğimiz bir dayanışma ağını bile kuramadık. Bir can bir cihan demek. Göz göre göre giden bir canın vebali ödenmez.
Ne yapacağız? Bu veballeri yüklenmeye devam mı edeceğiz? Yoksa artık dertlere bir derman mı bulacağız?
Karar bizim.